28.08.2008 - 19:53 | Son Güncellenme:
DİKİLİ (İzmir) (DHA)
İZMİR'in Dikili İlçesi'ndeki Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri'ne İnsan Hakları Vakfı'nı temsilen katılan Prof. Dr. Veli Lök, “12 Eylül 1980 döneminde yapılan işkencelerin izlerinin zamanla yok olması nedeniyle birçok işkence mağduruna Adli Tıp Kurumu'ndan ‘İşkence görmemiştir’ raporu verilmişti. Ancak gelişen tıp teknolojisi her türlü işkenceyi tespit etmemize olanak sağlıyor” dedi.
Dikili Barış Demokrasi ve Emek Şenlikleri'nin ikinci gününde, Prof. Dr Veli Lök, DSP eski Milletvekili ve Barış Meclisi Sözcüsü Prof. Dr. Cengiz Güleç ile Avukat Ergin Cinmen'in konuşmacı olarak katıldıkları ‘Hukuk, Demokrasi ve İnsan Hakları’ konulu panel gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Prof. Dr. Veli Lök, 12 Eylül döneminde 1 milyon insanın işkence gördüğünü ancak o dönem gözaltı sürelerinin bir ile 6 ay arasında değişmesi nedeniyle yapılan işkencelerin tespit edilemediğini hatırlatarak, günümüzde yapay radyoaktivite kullanılarak 25 yıl önce yapılan işkencelerin bile tespit edildiğini kaydetti.
Görünür işkence izlerinin zamanla yok olması nedeniyle birçok işkence mağduruna Adli Tıp Kurumu'ndan ‘İşkence görmemiştir’ raporu verildiğini dile getiren Prof. Dr. Lök, “Bu durumda olan işkence mağdurları bize başvurduklarında uyguladığımız yöntemle işkenceyi tespit edip o doğrultuda rapor veriyoruz. Bu yöntemi kullanmaya başladığımızdan beri işkence yapanlar işkence tekniklerini değiştirmek zorunda kaldılar. Ancak, gelişen tıp teknolojisi her türlü işkenceyi tespit etmemize olanak sağlıyor” dedi. Yapay radyoaktivite yöntemini uygularken vücuda damardan izotop verdiklerini ve bu işlemden iki saat sonra çekilen özel fotoğraflarla işkence yapılan bölgelerin tespit edildiğini anlatan Lök, “Bir yıl içerisinde yapılan işkencelerde yüzde 78.5, 1-11 yıl arası yapılan işkencelerde yüzde 60 ve 25 yıl önce yani 12 Eylül dönemi yapılan işkencelerde yüzde 56 başarı sağlanıyor” diye konuştu.
İşkencenin tespiti konusunda yürütülen bu çalışmaların artık dünya tarafından da ilgiyle izlendiğini dile getiren Prof. Dr. Lök, 2008-2009 arasında dünya genelinde 5 bin 500 yargıç, hakim, savcı ve doktorun bu yeni yöntem konusunda eğitim almak için Türkiye'ye geleceğini belirtti.
Prof. Dr. Cengiz Gülcen ise Türkiye'nin insan hakları konusunda sicilinin bozuk olduğunu sağır sultanın bile bildiğini ileri sürerek, “İşkence konusunda yaşanan bu gelişmeler, işkencenin tespiti ve bu alanda eğitimlerin verilecek olması Türkiye'yi bir işkence konusunda bir laboratuar haline getirmektedir. Bu aslında utanç duyulması gereken bir husustur” dedi. Türkiye'nin kan gölüne dönmüş bir mezbahaya döndüğünü dile getiren Gülcen, başta Kürtler olmak üzere Türkiye'nin acilen barışa ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Panelin son konuşmacısı avukat Ergin Cinmen de Türkiye'nin iki temel sorunu olduğunu, birincisinin Kürt sorunu ikincisinin ise laiklik olduğunu dile getirdi. Cinmen, Kürt sorunu ve laiklik sorunu çözülemeden Türkiye'nin normalleşemeyeceğini ifade etti.