GündemPatronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı! Türkiye'de yetişmeyen ne varsa üretiyor

Patronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı! Türkiye'de yetişmeyen ne varsa üretiyor

23.12.2022 - 06:54 | Son Güncellenme:

Mesut Türk hayatla yüzleştiğinde daha 3 yaşındaydı. Isparta’daki köyleri baraj altında kalınca ailesiyle Gökçeada’ya göçmek zorunda kalmıştı. Gökçeada küçük bir yerdi, iş imkanları da kısıtlıydı. O da çareyi İstanbul’a gitmekte buldu. Gökçeada’nın sakinliğinden sonra İstanbul’daki yaşam da çok zor ve ağır geldi. Ancak aldığı bir iş teklifi tüm hayatını değiştirecekti.

Patronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı Türkiyede yetişmeyen ne varsa üretiyor

Mesut Türk, 1981 yılında Isparta’nın Sütçüler ilçesinin Çandır Köyü’nde dünyaya geldi. Bir ablası ve bir abisi olan Mesut’un annesi ev hanımı, babası işçiydi. 1984 yılında köyleri baraj altında kalınca devlet 120 haneyi çiftçilik yapmak üzere Gökçeada’ya gönderdi. Mesut bir taraftan eğitim hayatına devam etti, diğer taraftan da zeytin toplayıp, garsonluk yaparak harçlığını çıkardı. Liseyi bitirdikten sonra da Gökçeada’dan ayrılmaya karar verdi. Çünkü Gökçeada küçük bir yerdi, iş imkanları da kısıtlıydı. Orada kalıp yaşamını idam ettirmesi neredeyse imkânsızdı. 2004 yılında İstanbul’a geldi ve Gökçeada’dan tanıdığı bir arkadaşının evinde kaldı. Tabii hemen iş aramaya başladı. Müşteri hizmetleri ve faktoring gibi sektörlerde çalıştı. Ancak İstanbul’da yaşamak istemiyordu. Gökçeada’nın sakinliğinden sonra İstanbul’daki yaşam ona çok zor ve ağır geldi. Aldığı bir iş teklifi ise onun bir süre daha İstanbul’da kalmasına neden olacağı gibi kaderini değiştirmesine de yardımcı olacaktı.

Haberin Devamı

Patronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı Türkiyede yetişmeyen ne varsa üretiyor

‘İSTANBUL’DA YAŞAMAK İSTEMİYORDUM’

Mesut, Antalya Manavgat civarında tarım ürünleri üretip İstanbul’da satışını yapan firmada 2005 yılında işe başladı, 2006 yılına kadar da çalıştı. Ancak İstanbul’da kesinlikle kalamayacağına karar verdi. Patronuna, İstanbul’da yaşamak istemediği için işten ayrılacağını söyledi. O da Mesut’a Antalya’daki üretime dahil olma teklifinde bulundu. Tabii Mesut bu teklifi hemen kabul etti ve çalışmaya başladı. Mesut Antalya’da çalışmaktan mutluydu ancak aldığı ücret ona yetmiyordu. Çünkü evlenme ve aile kurmak istiyordu. Patronundan zam talep etti. Tek isteği uzun vadeli, sürdürülebilir ve yaşanabilir bir ortamdı. Patronu Mesut’u çok seviyor, başarılarını her daim dile getiriyordu. Ancak konu zamlı maaş vermeye gelince çekingen davrandı. Yaptığı 25 liralık zam ile de Mesut’un tüm hevesini kırdı. O gün Mesut kararını verdi, işten ayrılacaktı. Bu konuyu patronuyla konuştu. Patronu Mesut’a, “Ne iş yapacaksın?” diye sordu. Mesut, “Bana Antalya bayiliğini verin. Satış yaptıkça ödeyeyim” dedi. Mesut o günleri şöyle anlattı:

Haberin Devamı

“Ancak patronum benimle alay etti. Bu durum çok ağırıma gitti. Ben de iş yerinde birlikte çalıştığım iki arkadaşımı evime akşam yemeğine davet ettim. Bir karar aldım ve bu kararı onlara açıkladım. Şirketteki arkadaşlarıma, ‘İşten ayrılacağım ancak yine bu işi yapacağım. Nereden başlayıp nasıl yapacağımı bilmiyorum. Cebimde bir tane kredi kartım var. Onun taksitli nakit avansından 3 bin lira çekip şirket kuracağım. Planım bu, var mısınız?’ dedim. Onlar da ‘Varız’ dediler. Ben ayrılıp tarım şirketini kurdum. Onlar bir süre daha çalışmaya devam etti. Öncelikle altı dönümlük bir yer kiraladım. Senetle demirciden demir aldım, portatif seralar yaptırdım. Tabii arkadaşlarımın benimle ortak olduğu duyulunca onlar da işten çıkarıldı. 2008 yılında Antalya’da yüzde 33 hisseyle üç arkadaş şirketi kurduk.”

Patronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı Türkiyede yetişmeyen ne varsa üretiyor

'HAYATIMDA AÇLIKTAN AĞLADIM GÜN VAR'

Üç ortak gece gündüz çalışıyor hatta tarlaya girip çapa yapıyorlardı ancak işler istedikleri gibi yolunda gitmiyordu. Paraları yoktu, her şeyi borçla yapmaya çalışıyorlardı. Yaşadıkları bu zor günlere ortaklardan biri daha fazla dayanamadı ve ayrılmak istediğini söyledi. Mesut, çevresinden borç para alarak ortağının şirketteki hisselerini satın aldı. Artık yollarına iki ortak devam ediyorlardı. “2014 yılına kadar inanılmaz zor bir dönem geçirdik. Altı gün aç uyudum. Hayatımda açlıktan ağladım gün var. Tarlaya ektiğim marulları yedim. Ev kiramı ödeyemiyordum, eve pencereden giriyordum. Açlık ve imkansızlıklarla mücadele ettim. 2014 yılında ufak ufak işlerimiz düzelmeye başladı” diyen Mesut,  bu sefer de diğer ortağıyla aralarında anlaşmazlıklar olduğunu dile getirdi. Ortağına, “Seninle ortak olmak istemiyorum. Burayı sana bırakıyorum. Ben ceketimi alıp gideceğim” dedi. O da, “Ben burayı istemiyorum, yürütemem. 200 bin lira ve arabayı istiyorum” karşılığını verdi. Mesut, ortağının talebini kabul etti.

Haberin Devamı

“Benim tek amacım hayatta kendime bir yer edinmekti. Gökçeada’da garsonluk yaptığım yıllarda masalarına hizmet verdiğim insanlar çalışmamı beğeniyor, hep güler yüzlü olduğumu söylüyorlardı. Ne olmak istediğimi sorduklarında, ‘Büyüyünce patron olmak istiyorum, yanımda çok sayıda  personel çalıştıracağım’ diyordum. Muhtemelen bunu kendime kodladım. Her fırsatta başarmam gerektiğini söylüyordum çünkü başka şansım yoktu. Başardım da. Ancak bunun için çok çalıştım, fırsatları doğru değerlendirdim ve risk aldım. Bunların yanı sıra yuvamı da kurdum. Bugün 10 yaşında bir kızım, 4 yaşında bir oğlum var.”

Patronu alay etti, açlıktan ağladı ama başardı Türkiyede yetişmeyen ne varsa üretiyor

ÇEKTİĞİ KREDİLERLE SERALAR KİRALADI

Mesut, artık tek başınaydı ve çok borcu vardı. Neredeyse her bankadan kredi çekti ve bunu yapmaktan hiç korkmadı. Bu paralarla seralar kiraladı. Sabah akşam çalışarak çektiği kredileri ödedi. Birkaç yıl sonra tekrar kredi çekti. Yeni bir yer alarak ürün gamını artırdı. Otellere, restoranlara giderek ürünlerini pazarladı. Mesut’un altı dönümlük araziye 10 çeşit renkli marul ekerek başladığı bu serüven bugün, 250 kişi çalışanla bin 200 dönümlük arazide 200 çeşit ürünle devam ediyor.

6 DÖNÜMDEN BİN 200 DÖNÜME ÇIKTI

Şirketinin yaklaşık 250 milyon liralık bir hacime sahip olduğunu  söyleyen Mesut, “Bugün büyük bir tarım firmasına sahibim. Türkiye’de yetiştirilmeyen ya da çok az yetiştirilen ürün gamına sahibiz. Taze baharatlar, mini sebzeler, paketlenmiş kullanıma hazır salatalar, renkli marullar, yenilebilir çiçekler, farklı dekoratif sebzeler ve mikro filizler gibi besin değeri çok yüksek inovatif ürünler yetiştiriyoruz. Yurt içindeki beş yıldızlı otel ve restoranların yüzde 90’ı benim müşterim. Rusya, Almanya, Maldivler ve İngiltere’ye ihracat yapıyoruz. Ancak ben ve ekip arkadaşlarım daha yolun başındayız. Yolumuza emin adımlarla daha da büyüyerek devam edeceğiz” dedi.

Haberin Devamı

'Benim de bir hikâyem var’ diyorsan, en önemli konuğumuz olarak seni de bekliyoruz: milliyetplus@milliyet.com.tr