02.01.2020 - 12:26 | Son Güncellenme:
Gündem haberleriyle yakından ilgilenenler, Kanal İstanbul Projesinin sürecini takip ediyor. Kanal İstanbul Projesi ile ilgili yetkililer tarafından yapılan açıklamalar, vatandaşların ilgi odağı oldu. Kanal İstanbul açıklamaları okuduktan sonra milyonlarca vatandaş, Kanal İstanbul Peojesi ne zaman yapılacak? Kanal İstanbul nereye yapılacak? Kanal İstanbul güzergahı neresi olacak? Kanal İstanbula ne zaman başlanacak? sorularını merakla aramaya başladı. İşte Kanal İstanbul ihalesi, Kanal İstanbul ÇED raporu...Özetle Kanal İstanbul...
KANAL İSTANBUL PROJESİ NEDİR?
Kanal İstanbul, İstanbul'un Avrupa yakasında Karadeniz'den Marmara Denizi'ne uzanması tasarlanan bir suyolu projesidir.
KANAL İSTANBUL GÜZERGAHI NERESİ?
Kanal İstanbul'dan kara yolu ve demir yoluyla oluşturulacak güzergahlar ise D-020 kara yolu geçişi, Kuzey Marmara Otoyolu (KMO), TCDD hızlı tren hattı geçişleri, Sazlıbosna kara yolu geçişi, KMO kesim-7 geçişi, TCDD Halkalı-Kapıkule konvansiyonel demir yolu hattı, Mahmutbey-Esenyurt metrosu, TEM otoyolu geçişi, Yenikapı-Sefaköy-Beylikdüzü metrosu, D-100 kara yolu geçişi olarak planlandı.
KANAL İSTANBUL PROJESİNİN AMACI NEDİR?
Dünya’daki ekonomik faaliyetlerin her geçen yıl artması, İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısının da buna paralel olarak artmasına sebep olmuştur. Yılda ortalama 50 bin geminin geçtiği İstanbul Boğazı, en dar yeri 698 metre olan doğal bir su yolu olup, ticari gemiler Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamında Boğaz’dan geçiş yapmaktadır. Ancak, Montrö Sözleşmesi’nin imzalandığı 1930’lu yıllarda Türk Boğazlarından yılda geçen gemi sayısı 3 bin mertebelerinde iken günümüzde gemi trafiğindeki artış, teknolojik gelişmeler sonucu gemi boyutlarının büyümesi ve özellikle, akaryakıt ve benzeri diğer tehlikeli/zehirli maddeleri taşıyan gemi (tanker) geçişlerinin artması, dünya mirası kent üzerinde büyük baskı ve tehdit oluşturmakta, İstanbul Boğazı’na alternatif bir geçiş güzergahının planlanmasını zorunlu hale getirmektedir. İstanbul Boğazı’nın günümüzde yaklaşık 50 bin mertebelerinde olan trafik yükünün dünya ve bölge ülkelerindeki gelişmeler dikkate alındığında 2070'li yıllarda 86.000 mertebelerine ulaşacağı tahmin edilmektedir.
İstanbul Boğazı’nın seyir, can, mal ve çevre güvenliğinin sağlanması Türkiye için olduğu kadar Türk Boğazlarını kullanan tüm ülkeler için de büyük önem arz etmektedir. Planlanan proje ile İstanbul Boğazı’ndaki yaşam ve kültürel varlıkları tehdit eden gemi trafiğinin minimize edilerek, Boğaz’ın her iki girişinde yoğun trafiğe maruz kalan gemilere alternatif geçiş imkanının sağlanması hedeflenmektedir.”
KANAL İSTANBUL ÇED RAPORU
Rapor hazırlanırken güzergah, çevresel duruma yönelik ölçüm ve analiz, flora-fauna, sosyal etki ve kültürel miras etki değerlendirme çalışmalarının sonuçları ele alındı.
Bu kapsamda Kanal İstanbul Projesi için seçilen güzergahın detaylı saha etütleri yapıldı. Deniz araştırmaları bölümünde akıntı, sıcaklık, tuzluluk, kirlilik ve bulanıklık, karasal araştırmalar sırasında ise jeolojik, jeoteknik, jeofizik ve hidrojeolojik değerler incelendi. Dalga ve tsunami modellemesi yapıldı, deprem riskleri irdelendi.
Kanala ve diğer işletmelere ilişkin riskler ile hem karasal hem de deniz ve tatlı sularda çevreye yönelik olumlu ya da olumsuz etkiler ele alındı.
Projede kanal genişliği, çevre etkileri değerlendirilerek belirlenirken, işletme senaryoları oluşturuldu ve risk analizi yapıldı.
Kanal güzergahına ayrıntılı inceleme
Ulaşım yollarının rezerv yapı alanını, kanal güzergahı ile diğer entegre ve yardımcı tesisleri içeren Marmara Limanı, Küçükçekmece Yat Limanı, Karadeniz Limanı, Karadeniz Dolgu Alanı ve Lojistik Merkezi de ÇED incelemesine dahil edildi.
Ayrıca, incelemeler doğrultusunda projenin, insani faaliyetlerle birlikte çevre üzerinde daha sonra yol açabileceği muhtemel değişiklikler de göz önünde bulundurularak Sazlıdere Barajı, İSKİ isale hatları, BOTAŞ hatları, otoyollar, kara ve demiryolları ile haberleşme ve nakil ağları da değerlendirmeye alındı.
Proje kaynaklı trafik yükü masaya yatırıldı
Rapor hazırlanırken, Kanal İstanbul Projesi kapsamında çevresel risk olarak görülen unsurlar ile bunlar için etki azaltıcı önlemler de belirlendi.
Kanal İstanbul'un yapımı sırasında denizde yapılacak dip taraması ile buradan çıkacak malzemenin yönetimi, deniz dolgusu, projenin askeri alan ve bölgeler, ulaşım alt yapısı, enerji nakil, doğal gaz boru ve telekomünikasyon hatları ile doğal sit ve arkeolojik sit alanlarıyla kesişme noktaları ayrıntılı şekilde ele alındı.
Projeden kaynaklı trafik yükünün etkisi de rapor oluşturulurken değerlendirilen başlıklar arasında yer aldı.
KANAL İSTANBUL MALİYETİ NE KADAR?
Kanalın proje maliyeti 75 milyar TL olarak hesaplandı. Kanalın yapımı ile birlikte Küçükçekmece Gölü’nü Marmara Denizi’nden ayıran köprü durumundaki kara parçası yaklaşık bir kilometre açılacak.
DÜZENSİZ VE PLANSIZ GELİŞMELERİN ÖNÜNÜ KAPATACAK
Çevre düzeni planı değişikliği kapsamında, kanalın her iki yakasında, yaklaşık toplam 26 bin 500 hektar planlama alanı içerisinde, 500 bin nüfusa hitap edecek yaklaşık 10 bin hektarlık alanda, mahalle konseptinde az katlı, yatay mimarinin hakim olduğu düşük yoğunluklu konut alanları ve bu konut alanlarına hizmet veren ticaret, resmi kurum, sosyal altyapı, teknik altyapı, sosyal tesis ve kültürel tesis alanlarının da yer alabileceği yeni yerleşim bölgeleri oluşturulacak. Bu yaklaşımın detayları alt ölçekli planlarda belirlenecek.
Planın hedefleri doğrultusunda "Kentsel Meskun Alan", "Kentsel Gelişme Alanı" kullanımlarında ekosisteme duyarlı yapılaşmalar ve yaşam alanları oluşturulacak. Kanal İstanbul'un her iki yakasında yerleşecek nüfus, İstanbul'a başka şehirlerden gelebilecek "göç nüfusu" değil, İstanbul'un riskli yapılarının yoğun bulunduğu yerleşik alanlarındaki riskli yapı stokunu ve nüfus yoğunluğunu azaltmak öngörüsü çerçevesinde gelebilecek nüfus olacak. Bu yerleşim bölgeleri sebebiyle İstanbul'un nüfusunun artması öngörülmüyor.
Planlamalar şehrin doğal, kültürel, tarihi ve sosyal özellikleri dikkate alınarak yapılacak. 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı, üst ölçekte İstanbul'un "makroformu"nun sürdürülebilir şekilde gelişimini öngörüyor. İstanbul'un makroformu içerisinde planlama alanı, afet riskli alanların dönüşümünde rezerv alan olarak ekolojik değerlerin korunduğu ve sürdürülebilir bir yaklaşımla değerlendirilecek.
Afet riski taşıyan bölgelerdeki riskli alanların dönüşümü için kullanılacak alanlar, kontrollü olarak planlandığı takdirde hem kentin riskli alanlarının dönüşümü için fayda sağlayacak hem de düzensiz ve plansız gelişmelerin önünü kapatmış olacak.
KANALIN HER İKİ YAKASINA YEŞİL KORİDORLAR YAPILACAK
Yeni yerleşim alanlarında, doğudan batıya, güneyden kuzeye, yeşil ekolojik koridorlar olacak. Ayrıca orman alanı, kıyı tesisleri, kentsel bölgesel sosyal donatı alanları, kentsel bölgesel yeşil ve spor alanları, üniversite alanı, teknoloji geliştirme bölgesi, turizm alanı, eko-turizm alanı, sağlık turizm alanı, kongre ve fuar alanı ve lojistik bölge, kıyı kullanımları gibi Kanal İstanbul'a değer katacak kullanımlar planlandı.
Planlama alanı içerisinde yer alan koruma alanları, tarihi, doğal, kültürel kimliği yansıtan ve tarihsel geçmişten gelerek bugüne ulaşan sit alanları, koruma kullanma dengesi ilkesi benimsenerek arkeolojik park alanı olarak planlanarak korunacak ve buraların yapılaşmaya açılması söz konusu olmayacak. Plan değişikliği 1 ay süreyle askıda kalacak. Bu süreçte varsa itirazlar alınacak. Bakanlığa gönderilen itirazlar ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilerek plana son şekli verilecek.