11.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜLDEN ÖKTEM
Paris Eyfel Kulesi ile Roma çeşmeleri ile Maastricht ise Andre Rieu’sü ile meşhur... Günümüzde stadyumlarda konser veren sayılı klasik müzik sanatçılarından biri olan Andre Rieu’nün, 4 Temmuz’da memleketi Maastricht’te verdiği konseri izlemek ve sanatçı ile söyleşi yapmak üzere bir grup basın mensubu Hollanda’ya gittik ve bizzat bu ‘meşhur olma durumunun’ tanığı olduk.
Maastricht’e ilk adım attığım andan itibaren kentin simgesinin Andre Rieu olduğunu fark etmek güç olmadı, zira ayakkabı ve kıyafet dükkânlarından kahvecilere ve enstrüman dükkânlarına dek her yerde Andre Rieu’nün fotoğrafları kullanılıyor. Çay ve kahve satan dükkâna girdiğimde, elinde kahve değirmeniyle poz veren sanatçının posteri ilk göze çarpan detay... Blanche Dael isimli bu dükkân, ‘Andre’s Choice’ (Andre’nin Seçimi) ifadesi olan özel bir paket hazırlamış müşterilerine. İçinde bir adet aromalı çay veya özel çekim kahvenin, üzerinde sanatçının isminin yazdığı bisküvilerin ve bir adet de Andre Rieu broşürünün olduğu ‘Andre’s Choice’ yaklaşık 15 avro civarında satışa sunuluyor. Paketlerin satış durumunu sorduğumuzda ise şu yanıtı alıyoruz: “Maastricht’e Andre Rieu konserleri için dünyanın her yerinden insanlar gelir ve kenti gezerken sanatçının simgesi olan her şeyden alırlar. Çünkü o bir yıldız ve tavsiyeleri insanlar için önemli.”
‘Artık benimle seviliyor’
Söyleşi sırasında kentin her noktasında karşımıza çıkan fotoğraflarına değindiğimde Rieu, “Maastricht, ‘90’larda yapılan Avrupa Birliği anlaşmaları ile anılıyor biliyorsunuz. Ancak, insanların çoğu bunu sevmiyor. Maastricht artık benim sayemde seviliyor. Şehrin adını farklı bir şekilde duyurdum. Konserlerime, başka ülkelerden otobüsler dolusu insanlar geliyor ve şehrin turizmi bu sayede hareketleniyor” diye cevap veriyor.
Konser alanına doğru ilerlerken kentin meydanına park etmiş, farklı ülke plakalı 16 tane şehirlerarası otobüs sayıyorum. Bu sırada Maastricht’in Vrijthof Meydanı’nda da konser için son hazırlıklar tamamlanıyor. Meydanın etrafı, Rieu’nün performansı için sabahın erken saatlerinde kapatılmış. Konseri izlemeye kente gelenler de meydanda bulunan restoranlarda, aylar öncesinden rezervasyonlarını yaptırmış ve biletlerini göstererek kapalı alanda yer alan lokanta ve barlarda ‘Andre Rieu Özel Menü’lerini sipariş ediyor.
Stadyumda maç izler gibi
Biletimi gösterip güvenlikten geçtiğim sırada elime, üzerinde Andre Rieu’nün fotoğrafının olduğu su şişeleri tutuşturuluyor. Bu sırada, alanda bulunan Theater aan het Vrijthof’un önünde hareketlenen kalabalık dikkatimi çekiyor. Rieu ve ekibi, Maastricht’te verdiği her konserde, geleneksel olarak konser öncesi seyircilerini burada selamlarmış. Gelenek bozulmuyor ve telefonlar, tepsi gibi tabletler, fotoğraf makineleri ve GoPro’lar havaya kaldırılıyor. Seyirciler ellerinde Andre Rieu’nün isminin yazdığı atkılarını, sanki stadyumda maç izlercesine havaya kaldırmış bir halde sanatçıya tezahürat ediyorlar. Rieu, halkı selamladıktan sonra içeri giriyor. Ancak tatmin olmayan seyirci, sanatçının tekrar çıkması için alkışlıyor. Selamlama seremonisi birkaç kez daha gerçekleşiyor ve bu sırada kırmızı kıyafetler içinde bir bando ekibi Theater aan het Vrijthof’un önünden bir geçit düzenliyor; Andre Rieu o sırada tekrar çıkıp halkını ve bandosunu selamlıyor. Söyleşi sırasında, selamlama seremonisinin sadece buraya özgü bir gelenek olup olmadığını sorduğumuzda Rieu, “İnsanlar beni özellikle Maastricht’te izlemek istiyorlar. Bu seremoni de onların hoşlarına gittiğinden tekrarlanıyor,” diye cevap veriyor.
‘Konserde ölenler oldu’
Konser saati yaklaşırken alanda yerlerini almaya çalışan seyircinin yaş aralığından söz etmemek olmaz... Konsere ambulansla ve sedyeyle getirilen de var, tekerlekli sandalyesine torunu eşlik eden de... En gencinin 50’li yaşlarda olduğunu düşündüğümüz seyircilerin coşkusuna, konser sonunda tanıklık edebiliyoruz. Zira konserin başlarında sakin sakin tempo tutan seyirci, Andre Rieu, Johann Strauss Orkestrası ve solistlerin üç saatlik performansının sonunda bir anda ayağa kalkıp sahnenin önüne atıyor kendini ve valslerle eşlik ediyor sanatçıya. Yaş skalası karşısında şaşkınlığımız, konsere ambulansla gelenler karşısında biraz daha artıyor.
Andre Rieu’ye söyleşi sırasında, konserlerinde daha önce hayatını kaybeden yaşlı bir seyircisi olup olmadığını soruyorum. Aldığım cevap şaşkınlığımı bir kat daha artırmaya yetiyor: “Sedyeyle gelip durumu ağırlaşanlar oluyor. Hatta, Johann Strauss Orkestrası’nı kurmadan önce küçük bir orkestramız vardı ve birlikte huzurevlerine konser vermeye giderdik. Söylemesi zor ama birkaç kez konser sırasında ölenler oldu.”