Osmanlı nakışlarının özgün yorumu

Nakış, tasarım ve renk sanatçısı olan ve Türkiye adına ülke liderlerine giden hediyeleri hazırlamasıyla tanınan Nahide Küçük’ün eserleri bir sergiye dönüştü. Küçük’ün, vefatının 10. yılında, kızları Gülden Küçük Çelebi ve Zeynep Küçük Willems, ressam Şahin Paksoy’un küratörlüğünde ‘10. Yıl Anısına Nahide Küçük’e Saygı’ adını taşıyan bir sergi hazırladılar. Maçka Art212’de açılan sergi, 25 Ocak’a dek devam edecek.

Anadolu tarihinin kültürel mirasını nakışlarına yansıtan Nahide Küçük’ün hazırladıkları, bugün devlet adına hediye edildikleri kişilerde, kraliyet çeyizlerinde, sefaret sofralarında, camilerde halen varlığını sürdürüyor. Fransız moda tasarımcısı Jean Paul Gaultier’ye yaptığı işleme ceket, Japon tasarımcı Yumi Katsura’ya işlediği gelinlik ve İngiltere Kraliyet Ailesine yaptığı özel işleme Nahide Küçük’ün eserlerinden yalnızca birkaçı. Küratör Şahin Paksoy’un “Bu işi Osmanlı ciddiyeti altında yapan son kişi,” olarak tanımladığı Küçük’ün sergide görülmemiş çok sayıda eseri yer alıyor. Paksoy Küçük’ün eserleriyle ilgili, “Nahide Hanım

tüm eserlerini sabırla, 18. yüzyıldaki gibi işlemiş. Böyle bir sanatın yaşatılmış olması bana çok gurur veriyor,” diyor.

Gülden Küçük Çelebi ise annesinin işlerinin önemini, “Biz, iki kardeş bu işlerle büyüdük. Annemin hem kızları hem de öğrencileri olduk. Biz de annemin işlerini devam ettiriyoruz. Onun 3 binden fazla model arşivi var. Biz de annemin modelleriyle iş üretmeye devam ediyoruz. O arşiv bizim kütüphanemiz. Biz annemin uygulayıcısıyız, asıl sanatçı annem. Annemi kaybettikten sonraki ilk yıllarda, yaşadığımız acı sebebiyle hiçbir şey üretemedik. Ama 10. yılında artık bu sergiyi açıp eski koleksiyoncuları da bu şölene davet etmek istedik” diyor.

Gülden Küçük Çelebi annesinin eğitimini ise şu sözlerle anlatıyor: “Annemin hocası Ayşe Ege. 1970’lerin sonunda Ayşe Hanım ve Nahide Küçük birbirini tamamlayan iki isim oldular. Ayşe Ege bu sanatı anneme devretti diyebiliriz. Ayşe Hanım’ın çocuğu yoktu, annemin de annesi yoktu. Birbirleri ile anne-kız ilişkileri vardı. Böyle bir birliktelikten doğan ilişkileri sayesinde bu sanatı yaşattılar. ”