12.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
5 bin kişinin öldüğü, 650 bin kişinin gözaltına alındığı, gözaltı süresinin 90 gün olarak uygulandığı, 230 bin kişinin yargılandığı, 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkartıldığı, 30 bin kişinin yurtdışına kaçtığı, 388 bin kişinin pasaport bile alamadığı, 23 bin 667 derneğin kapatıldığı, 50 kişinin idam edildiği, 132 bin kitabın yakılarak yok edildiği 12 Eylül askeri darbesinin 31. yıldönümü, bugün yapılacak etkinliklerle protesto edilecek.
Oğluyla yüz yüze
Etkinlikler kapsamında en büyük ilgiyi, Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından kurulan, 27 Eylül’e kadar açık kalacak 12 Eylül Utanç Müzesi oluşturuyor. Müzenin, önceki gün ve dün, ilginç ziyaretçileri vardı. Kayıp annelerinden oluşan Cumartesi Anneleri ile Güneydoğu’daki çatışmaların durmasına yönelik eylemleriyle tanınan Barış Anneleri, önceki gün ortak bir eyleme imza attı.
Yüksel Caddesi’nden müzeye kadar yürüyen kadınlar, daha sonra çocukları için oluşturulan köşelerin yer aldığı müzeyi gezdi. Anneler, çocuklarını yeni kaybetmiş gibi ağıtlar yakarken, ziyaretçiler de gözyaşlarını tutamadı.
Müzeyi diğer gruplardan ayrı olarak sessiz sedasız gezenler arasında dün oğlu 1983’te idam edilen Aysel Yukarıgöz de vardı. 29 Ocak 1983’te, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kambur’la birlikte Kocaeli’de idam edilen Ramazan Yukarıgöz’ün annesi gözyaşları içerisinde müzeyi gezdi.
Oğlunun kıyafetlerinin yer aldığı köşeyi ilk kez gören ve dava dosyasındaki belgelerle ilgili haber ve fotoğrafları tek tek okuyan Aysel Yukarıgöz, yaşadıklarını şöyle anlattı:
‘Çorabıyla tabuta’
“Yakalandıktan 14 gün sonra çıktı idam kararı. 2 yıl beklediler. Artık idam etmezler derken, bir gece saat 05.00’te kapımız çalındı. Polis söyledi idamı. Kocaeli’ye gittik. Cenazeyi bir tam gün geçtikten sonra alabildik. Mühürlü tabutla, gece 02.30’du İstanbul’a geldiğimizde. Hemen defnetmemiz söylendi. Yıkadıklarını, define hazır olduğunu söylemişlerdi. Koşup mührü söktüğümde oğlumun çoraplarının bile çıkartılmadan tabuta konulduğunu gördüm. Orada söylediğim sözlerden dolayı cenazeden sonra gözaltına alındım. Metris Cezaevi’ne koydular beni.
Sordum, ‘son mektubu yok’ dediler. Varmış. 25 yıl sonra aldım mektubunu. Hakkını sormadan, her şeyi öğrenmeden ölmeyeceğimi söylemiştim. Aldım mektubu. Şimdi oğlumu asanlar yargılanmadan ölmeyeceğim diyorum. Ama bakıyorum Kenan Evren’in ifadesini evinde alıyorlar. Tatile gidiyor oradan.”
Eşten suç duyurusu
Müzeyi gezenler arasında yer alan, Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceleri protesto için kendisini yakan 4 kişiden birisi olan Ferhat Kurtay’ın eşinini ise Diyarbakır Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu, savcılığın da cezaevindeki uygulamaları ve tarihi olayı soruşturma kapsamına aldığı öğrenildi. Ankara’da, darbecilerle ilgili açılan soruşturmada ise referandumun üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen, ifadelerin alınmasından bu yana başkaca bir ilerleme kaydedilemedi.