15.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
Selay Sarı / İstanbul
Bahreyn asılı İngiliz müzisyen Yazz Ahmed, bu akşam saat 21.30’da Salon İKSV’de sahneye çıkacak. Trompet ve trompet ailesinin üyesi olan flugelhorn çalan, Radiohead’in ‘The King of Limbs’ albümünde yer alarak ünlenen Ahmed, yeni albümü ‘La Saboteuse’de, 10 yaşına kadar yaşadığı Bahreyn’de bir Bedevi kabilesine uzanan köklerini, eğitimini aldığı caz müziğiyle keşfediyor. Ahmed ile ‘La Saboteuse’ü ve köklerin müziğe etkisini konuştuk.
- Albümün adı olan ‘La Saboteuse’ (Sabotajcı) neye işaret ediyor?
Albümde iyimser yanım ve kendini yok etmeye yatkın tarafım arasındaki kontrast ortaya çıkıyor, o yüzden ‘La Saboteuse’ ismini verdim. Bence herkesin içinde böyle bir savaş sürüyor, sürekli bir taraf kontrolü ele almaya çalışıyor.
- Doğduğunuz Bahreyn kültürü ve içinde büyüdüğünüz İngiliz kültürünün içinizdeki bu savaşa katkısı olmuş olabilir mi?
Elbette. Bahreyn’den ayrıldığımda dokuz yaşındaydım. Büyürken içimde bir şeylerin eksikliğini hissediyordum ama İngiliz kültürüne çabuk uyum sağladığım ve kendimi bayağı İngiliz hissettiğim için çok da üzerinde durmadım. Ancak 20’li yaşlara geldiğimde içimdeki boşluğun büyüdüğünü fark ettim ve o zaman köklerimi yeniden keşfettim, Arap müziği, geleneksel Bahreyn müziği üzerinde çalışmaya karar verdim ve kendimi yeniden bir bütün gibi hissettim. İlk evimi özlüyorum, oraya yeterince gidemiyorum ve gittiğim zaman kendimi canlanmış, yenilenmiş hissediyorum. Yani evet, kimliğime dair bir mücadele veriyorum ama bu durumu daha çok o kimliği bulma amacını taşıyan bir yolculuğa çevirdim.
- Sanıyorum Nassim Maalouf’un icat ettiği, Ibrahim Maalouf’un çaldığı çeyrek ton trompete benzer şekilde bir çeyrek ton flugelhorn icat etmişsiniz.
Evet, albümdeki ‘Al Emadi’ parçasında çeyrek ton flugelhorn çalıyorum. Benim için hâlâ yeni bir enstrüman, tam alışamadım, çalmayı öğreniyorum. Ama çok güzel bir enstrüman aynı zamanda, Batı müziğinde duymadığımız o duygusal notalara biraz daha yakınlaşmamı sağlıyor... O notalar insanın içine dokunmuyor mu? Melankoli seviyesi kesinlikle daha yüksek.
- Bizim de bu coğrafyada aşina olduğumuz notalar. Ancak biz Lübnan ve Suriye müziğini daha iyi biliyoruz, Bahreyn’e biraz daha uzağız. Bahreyn’in müziğini bize tarif eder misiniz?
Yakın zamanda geleneksel Bahreyn müziği üzerine araştırma yaparken Körfez müziğinin Lübnan ya da Mısır’dan farklı olduğunu ben de fark ettim. Bahreyn müziği bana çok hipnotik geliyor, çok karmaşık ritimlerle söylenen ilahiler var, sanki bir trans gibi. Çok özel bir tarz ve ben de onu kendi caz çalışmalarıma katmaya çalışıyorum.
Mevlana’dan esin
- Bu İstanbul’da ilk konseriniz olacak. Daha önce buraya geldiniz mi? Müziği hakkında bir fikriniz var mı?
İlk gelişim ve çok heyecanlıyım. Türkiye’de müzik üzerine bildiklerim Anadolu sufizmi ve geleneksel çalgılar üzerine yaptığım araştırmalardan oluşuyor. ‘Whirling’ ve ‘The Space Between the Fish and the Moon’ şarkıları da isimlerini Sufi öğelerden ve bir Mevlana şiirinden alıyor.