14.10.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nil Kural
Nobel Edebiyat Ödülü’ne yıllardır ismi tahmin listelerinde geçse de ödüle uzanma ihtimali uzak gözüken büyük Amerikan ozanı Bob Dylan layık görüldü. Nobel komitesinin Dylan üzerinden müziğe ve şarkı sözlerine bahşettiği saygınlık, ödüllerin sınırlarının genişlettiğinin işareti olarak görülebilir. İlk kez bir müzisyen Nobel Edebiyat Ödülü aldı.
Dylan’a ödülün gerekçesi “Amerikan müzik geleneği içinde yeni şiirsel ifadeler yaratması” olarak açıklandı. ‘Amerikan müzik geleneği’ ifadesinden hareketle yorumlarsak, folk geleneği ile başladığı kariyerinde bu türü zirvesindeyken bırakıp elektrik dönemine geçen Dylan Nobel’i sadece folk dönemiyle mi aldı? İsveç Akademisi’nin daimi sekreteri Sara Danils’in açıklamalarına bakarsak bu sorunun yanıtı Dylan’ın ödülü bütün kariyeriyle aldığına işaret ediyor: “54 yıldır kendisini yeniden yaratıyor. ‘Blonde on Blonde’(Dylan’ın elektrik döneminin efsane albümü) onun parlak kafiyelerinin olağanüstü bir örneği. Nakaratları bir araya getirişi ise harikulade düşünme şeklinin kanıtı…”
Danils kararın sürpriz bulunmasını anlıyor ve “5 bin yıl önceye dönerseniz, Homeros ve Sapfo’yu bulursunuz. Onlar da sahnelenecek şiirsel metinler yazdılar, Bob Dylan gibi. Hâlâ Homeros ve Sapfo okuyoruz ve bundan zevk alıyoruz” diyor.
Savaş karşıtı marş
Bu açıklamalardan sahnelenen şiirsel metinlerinin zamansızlığı nedeniyle ödüle layık görüldüğü anlaşılan 75 yaşındaki Dylan, hangi dönemde ve hangi türde müzik yaparsa yapsın geniş kitlelerin duygularını harekete geçirdi. ‘The Times They Are a-Changin’de (1964) sadece 23 yaşındayken değişen zamanın ruhunu yakalamasındaki ustalıkla savaş karşıtı bir marş yarattı. Önceki yıla ait ‘Masters of War’da savaş tanrılarına duyduğu öfkeyi ifade gücüyle bir nesle geçirdi, ABD’nin Vietnam Savaşı karşıtlarını isyana sürükleyen ses oldu. ‘Blonde on Blonde’ albümünün epiği ‘Stuck Inside Of Mobile With The Memphis Blues Again’de dar bir sokakta sivri ayakkabılarıyla Dylan’ı tanıyan bir Fransız kızla konuşan Shakespeare’i tasvir etti. Başyapıtlarından ‘Like a Rolling Stone’da en iyi okullara gitmiş, zenginlik içindeki bir kadının dekadansını “Şimdi eskisi kadar yüksek sesle konuşmuyor, şimdi eskisi kadar kibirli gözükmüyorsun” gibi iki dizede anlattı. ‘All Along The Watchtower’, hikâye anlatımıyla müzik ve şarkı sözleriyle yaratabildiği görsel dünyanın gücünün tek örneği değildi.
Irvine Welsh eleştirdi
İsveç Akademisi’nin kararı kendilerinin farkında olduğu gibi tartışma yarattı. “The Rolling Stones’dan Keith Richards’a da Kimya Dalında Nobel versinler” gibi espri çeşitlemeleri popüler. Yazar Irvine Welsh, Dylan hayranı olmasına rağmen kararı hippi dönemi nostaljisi olarak gördüğünü beyan etti. Dudak bükenlerin karşı cephesinde yer alanlardan bir örnek ise Salman Rüşdi. Ünlü yazar, müzik ve şiirin böylesi bir birlikteliğinin en saygın ödüle layık olmak için yeterli bulduğunu yazdı ve Akademi’yi tebrik etti. Şurası kesin: Dylan’ın milyonlarca hayranı, şarkı sözlerindeki gücün Amerikan edebiyatının zirvesindeki şairlerin eserlerine yakın olduğunu düşünüyordu. Bu sözlerin müzikle uyumunda büyük edebiyatın yarattığı bir güç bulduklarını da... İsveç Akademisi onları onaylamış oldu.
Martin Scorsese’nin Dylan belgeseli ‘No Direction Home’da Dylan’ın büyük aşklarından Joan Baez, Dylan’ın ‘Like a Rolling Stone’u bir sabah daktilosunun başında nasıl hızla ve şevkle, büyük bir ilhamla yazdığını anlatıyordu.
Yazdıklarının sadece bir kısmını kullandığını da. Dylan folktan elektriğe, country’e uzanan müzik türlerinde, yollarda, sahnelerde ve stüdyolarda geçirdiği 54 yılda 1960’larda savaş karşıtlığının ve sivil hak mücadelelerinin ozanı da oldu, insan hikâyelerinin en yetenekli anlatıcılarından biri de. Büyük bir ilhamla yazdığı kelimelerin müzikle uyumu da gün geldi, ilk kez bir müzisyene Nobel Edebiyat Ödülü getirdi. Ve ilk kez biri Nobel Edebiyat Ödülü aldığı günün akşamında konsere çıktı.
Oscar, Pulitzer ve Nobel
1941’de Robert Allen Zimmerman adıyla
dünyaya gelen Dylan,
37 stüdyo albümü ve
12 kitap yayımladı. 2004 tarihli biyografisi ‘Chronicles’da babaannesinin Kars’ın Kağızman ilçesinden olduğunu yazan Dylan, 2001’de şarkı dalında Oscar, 2008’de ise müziğe ve Amerkan kültürüne etkisi sebebiyle Pulitzer Ödülü kazandı.