02.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
10 yıl sonra bu rakam, 280 bin olmuşİlk Ruslar bavullarla gelmiş. Semtte Rus pazarı açılmış. Trabzon'da ticaret birden canlanmış.Ardından kadınlar akmış bölgeye... Kültürlü, tahsilli, yoksul, genç ve güzel kadınlar... Yıkılan duvarın altında kalmış bir kuşağın sürgünleri...Rus-Türk insan tacirlerinin ortaklığıyla kitleler halinde getirtilip Çömlekçi otellerine yerleştirilmişler.1980'lerde topu topu 6 oteli olan semtte 30 yeni otel birden açılmış. Saati 100 dolardan pazarlanmış kadınlar...Çevre illerden traktörünü, öküzünü satıp gelmiş köylüler... "Otel mafyası" işe el koymuş. Çömlekçi kirli paraya doymuş.10 yılın sonunda polis "Yeter" demiş, oteller temizlenmiş, 2000-2005 arası fuhuştan 4 bin kadın sınır dışı edilmiş. Ve yaygın adıyla "Nataşa"lar kenti terk etmiş. Trabzon'un Çömlekçi Mahallesi... Kentin eski fuhuş üssü... Duvar yıkılınca ilk canlanan yer burası olmuş. Sarp kapısının açıldığı 1989'da 15 kişi geçmiş kapıdan... Bugün Rus pazarı sönük, Çömlekçi, bir tufan sonrasının enkazını andırıyor.Şairin deyişiyle, "Dağınık pazar yerlerine benziyor memleket"...Uzun cadde boyunca çoğu ismini kentlerden, semtlerden alan, eski "bereketli" günlerine yanan onlarca eski püskü otel yan yana dizili...Esnaf keyifsiz. Yollarda, tek tük Gürcü, Azeri göçmen kadınlar, toplu göçe katılamamış yaralı kuşlar gibi dolanıyor.10 yıl Trabzon'un sosyal hayatına bir deprem yaşatan Nataşa'lar güneye, Akdeniz'e indi.Geride ruhsal, toplumsal, cinsel açıdan yıkık bir kent bıraktılar.Dağılmış ocaklar, yeni zevkler keşfinde parasını tüketmiş tatminsiz adamlar, rakiplere benzeyeceğim diye sararttıkları saçlarıyla mutsuz kadınlar... Fırtına dinince baş başa kaldılar. Ve bakınca birbirlerini tanıyamadılar. Bugünkü Çömlekçi Önce tahribat raporunu verelim:Yabancı hayat kadınlarından sonra boşanmalar hızla arttı bölgede:Önceki yıl Doğu Karadeniz'de toplam 1730 çift boşandı.Trabzon'da 4 yılda boşanmalar 2 katına çıktı.Gümüşhane'de 1999'da 25 çift boşanmıştı. 2003'te 1005'e çıktı. Artış 40 kat...Bunların bir kısmı, yabancı kadınlara çalışma izni alabilmek için yapılan "hülle evlilikler" yüzünden... Bir dönem köyün delilerinin ya da para düşkünü açıkgözlerin nüfus cüzdanları alınarak Nataşa'lara toplu nikâh kıydırılmış. Yüzünü bile görmediği kadınlarla bilmeden yıllar yılı evli kalmış erkekler... Bir gün gerçekten evlenmeye kalkışınca "çoktandır evli" olduklarını öğrenmişler.Erkan Ocaklı'ya "Oy Nataşa Nataşa / kodun bizi ataşa / çıkardın bizi yoldan / gavur kızı Nataşa" diye horon söyleten bu tablo işte... Fırtınanın ardından... Bugün bir sosyoloji laboratuvarını andırıyor Karadeniz...10 yıllık zelzelenin yaraları sarılıyor, ilişkiler yeniden harmanlanıyor "Nataşa"lar gitti, ama giderken Karadeniz erkeği ile kadınını değiştirdi. "Nataşa" salgınından sonra Karadeniz'de tecavüz vakalarının azaldığını, artık yolda daha kolay yürüyebildiklerini söyleyen Trabzonlu bir avukat kadın şöyle diyor:"Karadeniz erkeği değişti. Kendine bakmayı öğrendi. Her gün yıkanmayı, parfüm almayı, sürmeyi öğrendi. Adabıyla kadınlarla içki içmeyi, dans etmeyi... Kendi eşiyle yapmadığı şeylerdi bunlar..."Ya kadınlar?..Aynı avukat şunları söylüyor:"Çoğu katlandı kocasının ihanetine... Çoğunun idolü Hülya Avşar'dı... 'Onun gibi başarmış bir kadın bile katlandıktan sonra benim yuvamı yıkmama değer mi?' dedi. Sineye çekti." 'Hülya Avşar bile boyun eğiyorsa...' Sonra bambaşka bir gelişme oldu."Taşfırın" Karadeniz erkeği, yeni kadın için kendine çeki düzen verirken, bazı kadınlar da, yabancı rakiplerle rekabet için daha bakımlı olmanın, daha dişi görünmenin derdine düştü. Bölgede güzelleşme furyası başladı.Trabzon'un ana caddelerindeki tabelalara şöyle bir göz gezdirseniz onlarca güzellik salonunun müşteri çağırdığını göreceksiniz.Çoğu, lazerle epilasyon, saç ekimi, cilt bakımı, botoks, kırışıklık tedavisi, solaryum yapıyor. Güzelleşme kampanyası Kentin 3 güzellik merkezinden biri olan Flormed, 1 yıl önce açılmış.Merkezin pratisyen estetik hekimi Tarkan Kalaycıoğlu, 1 yılda 420 hasta kabul ettiklerini söylüyor:"Karadeniz erkeği buralara gelmezdi eskiden... Son 10 yılda onlar da güzelliğine düşkün hale geldi. Eskiden istenmeyen tüyleri aldırmaya daha çok bayanlar gelirken, şimdi 25-40 yaş arası erkekler de çoğaldı. Plajda, havuzda kıllı vücudundan utandığı için gelip boyun altı kıllarını aldıranlar var".Daha da ilginci bu salgının taşraya kadar yayılması...Geçen ay Beşikdüzü ilçesinde bir güzellik merkezi açıldı.Ruslar gitti, ama "Ruslaşma çabasında" bazı kadın ve erkekler bıraktı geride...Herkes öyle değil elbet... Bütün bu hengamede bazı gerçek aşk hikâyeleri de yaşandı, yabancı gelinlerle mutlu evlilikler yapanlar da oldu. Ve onlardan melez, yepyeni bir Karadenizli nesil doğdu. Ne oldi sağa, ne oldi boyla? TRABZON EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISI İBRAHİM AZCAN: İbrahim Azcan Trabzon Emniyet Müdür Yardımcısı. Son yıllarda gördüğüm en sempatik polis... Olaylara polisiye gözle değil, sosyolog gözlüğüyle bakıyor. İki kitabı var. Yabancı uyruklu hayat kadınlarıyla konuşarak ve kendi gözlemlerini ekleyerek yazdığı "Nataşa" kitabı da piyasaya çıkmak üzere. Faturayı henüz bilmiyoruz Evet, 90'larla erimeye başladı. Trabzon bir liman şehri, Rusya'ya açılan kapı. Bir dönem haftada 5 geminin kalktığını, cafe'lerin kadın kaynadığını bilirim. 90'larda otel patlaması oldu. Şimdi azaldı. Ama bu, polis sayesinde olmadı. Bir şekilde kanıksandı, doydu toplum ve inişe geçti. Karadeniz'de "Nataşa" işi bitmiş görünüyor. Nasıl oldu bu? Sosyal tahribat büyük oldu. Boşanmalar arttı. Aile dışı çocuklar doğdu. Ama öte yandan da kadın erkeğin, erkek de eşinin değerini anladı. Bir sosyal dönüşüm oluştu. O anlamda hem ilerleme, hem gerileme yarattı. Ne tortu kaldı? Katılmıyorum. Öyle olsa Rusya'da bunların hiç olmaması lazım. Oysa Rusya çocuk istismarının hoyratça yaşandığı ülkelerden biri. Bu olaylardaki azalma belki de eğitim seviyesinin yükselmesindendir. Nataşa'lardan sonra çocuk istismarı, tecavüz azaldı deniyor? Yasalara göre bir erkeğin bir kadınla para karşılığı cinsel ilişkisi suç değil. Otele girip almaya yetkim yok. Ancak insan ticaretine yönelik organize fuhuş varsa, kadın vizesiz ya da hastaysa adli suç ve müdahale hakkı doğar. Onları da alıp sınır dışı ediyoruz, insan simsarları ismini değiştirip yeni pasaportla tekrar yolluyor. Bir dönem polis göz mü yumdu olup bitene? Ciddi para akımı oldu. Erzurum'dan, Ağrı'dan müşteriler geldi. Konuştuğum Nataşa'lardan biri günde 3-5 kişiyle birlikte olduğunu söylemişti. Ayda ülkesine 2 bin dolar gönderiyordu. 1000 Nataşa'nın çalıştığı bir ilde ayda en az 2 milyon dolar yurtdışına çıkmıştır. Ne kadar para döndü? Çoğu kültürlü, ama hayat hikayeleri hep pürüzlü kadınlar. Ekonomik refah ve kurtuluş arıyor, mecburiyetten yapıyorlar. Birlikte oldukları erkeklerle ciddi kültürel farklılıkları var. Bazısı son derece inançlı... Erkek namaz kılmadan yatmayı kabul etmeyenleri bile var. Nasıl insanlardı konuştuğunuz "Nataşalar"? Hem olumlu hem olumsuz etkilendi. Çoğu erkeğini sahiplendi, ama boşanmalar da çok arttı. Faturayı henüz bilmiyoruz. Üniversite araştırmalı. Ya Karadeniz kadını? Bu, arz talep meselesi. Bu talep varoldukça baş etmek çok güç. Polisiye tedbirle olmaz. Çözüm ne? Patronları "Biz polisle işbirliği içindeyiz. İhbar edersen yanarsın" diyor. Kadınları köle gibi çalıştırıyor. Biz de yakaladığımızı nezarethaneye koyuyoruz. Oysa psikolojik desteğe, güvenliğe ihtiyaçları var. İnsan ticareti mağduru bu kadınlara sosyal, ekonomik, insani yönden yardım etmemiz lazım. Devletin değil, sivil örgütlerin yönettiği, kendi uyruklarından olanların çalıştığı kadın sığınma evleri kurulmalı. Nataşa'lar için ne yapılmalı? AVUKAT SİBEL SUİÇMEZ Nataşa olayı 2. Çernobil'di 4 boyutlu sosyolojik bir olay yaşandı. Erkek, 2 kadın ve çocuklar açısından. Bu da bir başka Çernobil'di. Kadınlar psikolojik travma geçirdi. Hala ilaç kullanıyorlar, ama konuşmuyorlar. Zaten çoğunun erkeği gurbetteydi, fazla beraber olmazlardı. Gizli bir kabulleniş vardı, ama ilk kez 2. kadın gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldılar. Bazı erkekler yabancı kadını alıp eve getirdi, yatağında yatırdı. Karısı, çocuklarla yan odadan dinlemek zorunda kaldı. Ne yapabilirdi ki?.. Çoğu kabullendi. Nataşa olayı Karadeniz'e neye mal oldu? "Ne yapabilirim?" diye geliyor. Erkeği eleştiremiyor. Bir kısmı yanlış hedef seçip kadınlarla mücadeleye girişiyor. Bir kısmı, "Herhalde bizim bir eksiğimiz vardı da erkekler gitti" diye onlara benzemeye çalışıyor. Bir dönem Trabzon'da bütün kadınlar sarışın olmuştu. Gün boyu tarlada çalışan kadın mis kokup bütün gün oturan kocasına hizmet etmeyi denedi. Herkes işin arz bölümüyle ilgiliydi. Talep edenler erkekler yine sıyırdı. Oysa asıl erkeğin ahlaki davranışı tartışılmalıydı. Hoş, belki erkeklerin de farklı öyküsü vardı. Size başvuranlar olmadı mı? Sağlıksız bir yeni nesil oluştu. Parçalanmış ailelerin çocukları ortada kaldı. Yabancıların gelmesi yerli fuhuşu da tetikledi. Üniversitede bazı kızların eskortluk yaptığı yazıldı. Poliste dokuz yaşında çocuklar kayıtlı fuhuştan. Çocuklar? Yazı dizimizin dünkü bölümünde Milliyet Trabzon muhabirleri Faruk Ata ve Cevat Ocak'ın Ağustos 1989'da radyasyonlu çayların kötü niyetli insanlarca rahatlıkla gömüldüğü yerden alınıp satılabileceğini kanıtlamak için yaptıkları haberin fotoğrafları, kaçıran onlarmış gibi bir resimaltıyla yer almıştır. Düzeltir, arkadaşlarımızdan özür dileriz. DÜZELTME: YARIN: YABANCI GELİNLER