24.11.2015 - 13:57 | Son Güncellenme:
Naci Ağbal yeni kabinenin Maliye Bakanı oldu. Peki Naci Ağbal kimdir? İşte Naci Ağbal'ın biyografisi.
1968 Bayburt doğumulu olan Ağbal 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1989 yılında Teftiş Kuruluna girmiş, 1993'te Maliye Müfettişi olmuştur. 2003'te Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı görevine, 2007 yılında Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'ne atanmıştır. Ayrıca Ekim 2008 yılında Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK Üyeliğine seçilmiştir. 12 Haziran 2009 tarihinde Maliye Bakanlığı Müsteşarlığına atanmıştır. 8 Mart 2008 tarihi itibariyle de Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet üyesidir. Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı görevinden ve ayrıca YÖK genel kurulu üyeliğinden 2015 milletvekili seçimleri öncesinde aynı yılın Şubat ayında istifa etti. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Bayburt milletvekili seçilmiştir. 13 Eylül 2015 tarihi itibariyle Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Ekonomiden sorumlu Genel Başkan yardımcısıdır.
Evli ve iki çocuk babası olup, İngilizce bilmektedir.
İŞTE YENİ KABİNE:
Başbakan: Ahmet Davutoğlu
Başbakan Yardımcısı:Tuğrul Türkeş
Başbakan Yardımcısı:Mehmet Şimşek (Ekonomiden Sorumlu)
Başbakan Yardımcısı:Numan Kurtulmuş
Başbakan Yardımcısı: Yalçın Akdoğan
Başbakan Yardımcısı: Lütfü Elvan
Adalet Bakanı: Bekir Bozdağ
Maliye Bakanı: Naci Ağbal
Tarım Bakanı: Faruk Çelik
İçişleri Bakanı: Efkan Ala
Milli Savunma Bakanı: İsmet Yılmaz
Dışişleri Bakanı: Mevlüt Çavuşoğlu
Sağlık Bakanı: Mehmet Müezzinoğlu
Enerji Bakanı: Berat Albayrak
Kalkınma Bakanı: Cevdet Yılmaz
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı :Süleyman Soylu
Milli Eğitim Bakanı : Nabi Avcı
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı: Binali Yıldırım
Sağlık Bakanı: Mehmet Müezzinoğlu
AK Parti'nin çekirdek kadrosu
İstifa ettikten sonra mesleğini özel sektörde devam ettirdiğini ve başörtüsü mücadelesini siyasi alana taşımaya karar verdiğini söyleyen Ramazanoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Pınarhisar Cezaevi'nden çıktığı dönemde oluşan harekete "bu çorbada benim de bir tuzum olsun, bir çıkış arayalım" düşüncesiyle dahil olduğunu ifade etmişti.
Partinin kuruluş aşamasında oluşan Erdemliler Hareketi sürecindeki istişarelere değinen Ramazanoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız ile aile dostluğumuz vardı. 4 Ağustos 2001 tarihinde Afyon'da yapılan büyük istişare toplantısı öncesinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan 'Yarın Afyon'a gidiyoruz Sema Hanım, bir parti kuruyoruz, sizin de bu partinin kurucusu olmanızı istiyoruz' demişti. Arkasından 14 Ağustos 2001'de Bilkent Otel'de hem Türkiye'ye hem dünyaya yeni bir partinin, yeni bir siyasi hareketin ilanı yapıldı. AK Parti'nin kurucu, çekirdek kadrosundan biri de bendim. Tabii ki benim için aktif siyasi hayat o şekilde başlamış oldu" dedi.
Parti kurulduktan 10 gün sonra Yargıtay Başsavcılığınca partisi hakkında Anayasa Mahkemesine suç duyurusunda bulunulduğunu hatırlatan Ramazanoğlu, kapatma davasına gerekçe gösterilen 6 başörtülü kadın adaydan birisi olarak "travma" yaşadıklarını söyledi.
"Anayasal suç işleme gibi gerçekten çok ağır bir suçlamayla karşılaşmıştık. Ama biz davamızdan asla tereddüt etmedik, dimdik durduk, inandığımız yerde durduk" diyen Ramazanoğlu, Anayasa Mahkemesinin, Yargıtayın ihtar talebinin reddine karar verdiğini ve AK Parti'nin icraatlarına devam ettiğini anlattı.
"Sanki ülkenin zencileriydik"
Başörtüsü probleminin yıllardır Türkiye'nin kanayan yarası olduğuna dikkat çeken Ramazanoğlu, üniversitede, okulda, bürokraside ve siyasette kendilerine yaşam hakkı tanınmadığını ifade etti.
"Sanki ülkenin zencileriydik" diyen Ramazanoğlu, 2013 yılında 4 kadın milletvekilinin hac dönüşü başlarını örterek Meclis'e girmesiyle bu konuda mesafe alındığını belirtti. Ramazanoğlu, "İlk defa 7 Haziran'da başörtülü kadınlar aday oldular. Benim için de 1 Kasım seçimlerinde milletvekili adayı olmam başörtüsü mücadelemin taçlanmasıdır" diye konuştu.
Kurucu olduğu partide 13 yıl sonra milletvekilliği adayı olmasını değerlendiren Ramazanoğlu, şunları kaydetti:
"Sema Ramazaoğlu başörtülüydü ve başörtüsü ile Meclis'e girmesi mümkün değildi. Başörtüsüyle Meclis'te, üniversitede kapılar bizim için açık kapılar değildi. Biz mücadelemizi yine partimizin arka planında, bazı organlarında, kurumlarında ve mutfağında çalışarak, her daim sahada olarak sürdürdük. Ta ki başörtüsü Meclis'te temsil edilmeye başladı, artık benim için de Meclis'in kapılarının açıldığı an oldu."
"İlk misyon, ilk aşk, ilk heyecan"
AK Parti'nin 7 Haziran seçimlerinde aldığı ciddi bir oy oranının tek başına iktidara yeterli olmadığını, parti olarak milletin uyarısını dikkate aldıklarını anlatan Ramazanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hem MKYK'nın hem MYK'nın şekillenmesinde ilk misyon, ilk aşk, ilk heyecanı taşıyan ekibin bunun içerisinde olmasına dikkat edildi. Tabii ki bundan önce hizmet eden arkadaşlarımız da bu aşkı, bu şevki taşıyordu ama demek ki arada iyi gitmeyen şeyler oluşmuştu.
1 Kasım seçimleri için fabrika ayarlarına dönmek olarak da tanımlanabilecek kurucu kadronun da içinde olduğu bir liste oluşturuldu. Adaylarımız halktan çok olumlu bir tepkiler alıyor. Çok makul, halkın istekleri ve AK Parti'nin ruhunu taşıma özellikleri gözetilmiş bir liste oldu."