10.02.2019 - 09:30 | Son Güncellenme:
Moliere, dünyaca ünlü arama motoru Google tarafından doodle oldu. Dünyaca ünlü yazar Moliere'in en bilinen eserleri arasında yer alan Cimri'nin yanı sıra Sevda Mektebi, Soytarının Kıskançlığı gibi birçok ünlü eseri kazandırmıştır. Asıl adı Jean-Baptiste Poquelin olan Moliere 15 Ocak 1622 - 17 Şubat 1673 yıllaru arasında yaşamıştır. Peki Moliere kimdir? İşte Moliere hakkında bilinmeyenler...
MOLİERE KİMDİR? İŞTE HAYATI VE BİLİNMEYENLERİ
Jean-Baptiste Poquelin daha bilinen adıyla Molière (15 Ocak 1622 – 17 Şubat 1673), Fransız oyun yazarı ve oyuncu.
Yaşamı
Molière, sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacı olan Jean Poquelin ile bir zengin burjuva ailesinin kızı olan Marie Cresse'nin oğluydu. Moliere annesini 10 yaşındayken yitirdi ve babası ile bağlantıları hiç sıkı değildi. Annesinin ölümünden sonra babası ile Paris'te o zaman yukarı burjuva sınıfından kişilerin evlerinin bulunduğu Rue Saint-Honoré'de yaşadılar. İlk okul eğitimini Paris'te yaptı ve sonra Paris'in en iyi okullarından Cizvit'lerin idaresinde olan "Collège de Clermont"'da öğrenim gördü. 1641’de bu okuldan ayrıldı. Babası 1531de bir imtiyaz satın almıştı ve Moliere babasının işini devam ettirmeye başladı ve bu arada hukukçu olmak için çalışmalara başladığı da bildirilir.
Haziran 1643de Moliere 23 yaşında iken birden babasının işini bırakmaya ve Paris'ten ayrılmaya karar verdi. Daha önce tanışmış olduğu tiyatrocu güzel aktris Madelaine Bejart ile birleşip kendisi 630 livre sermaye katarak ile Bejart'la birlikte Illustre Théâtre adlı bir tiyatro topluluğu kurdu. Böylece bağlı olduğu sosyal sınıf ilişkilerini geride bıraktı. Sahne adı olarak Fransa'nin Midi bölgesinde Vigan şehri civarında bir köy olan Molière ismini kullanmaya başladı. Bundan hemen sonra bu topluluğa Madelaine'nin erkek ve kız kardeşleri de katıldı. Moliere hem iyi aktörlük gücü hem de eğitimi dolayısıyla bu gezici tiyatro trupunun idarecisi oldu. 1645de bu gezici tiyatro trupu, çoğu pansiyon masrafları olmak üzere, 2000 livre borçlanmıştı. Moliere bu borçlar dolayısıyla hapse atıldı ama ya babası ya da topluluk mensupları borcu ödeyerek 24 saat sonra hapisten kurtarıldı.
Bundan sonra Moliere ve Madelaine Bejart 12 yıl sürecek bir gezici tiyatro hayatına başladılar. Önceleri "Charle Dufresne"'nin trupuna katıldılar ve sonra kendi truplarını kurdular. Bu topluluk biraz başarı kazanarak Orleans Dükü I. Filip'in koruması ve desteği altında çalışmaya başladı. Bu gezginci tiyatroculuk döneminden Moliere'in ancak iki eseri elimize geçmiştir: "L'Étourdi" ve "Le Docteur amoureux". Bu eserlerde Moliere'in gezginci tiyatroların alışılagelen İtalyan asıllı ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başladığı görülmektedir. Bu arada Moliere Languedoc Eyaleti valisi Conti Dükü ile iyi arkadaş olmuş ve onun mali desteğini almıştır. Fakat bu kişi bir zuhrevi hastalığa tutulunca dinsel baskılar dolayısıyla tiyatroculara mali desteğini kesmiş ve şahsi ilişkilerden bile uzaklaşmıştır. 1650-53’te tiyatroyla Lyon’da kaldı ve Lyon'da iken Moliere'in trubuna Markiz sahne adlı Mademoiselle Duparc katıldı. Bu aktris tanınmış oyun yazarları olan Pierre Corneille, sonra da Jean Racine ile ilişki kurdu ve hatta bir müddet Racine'in metresliğini yaptı. Racine hazırladığı ilk eserini Moliere'in sahnelemesini istemiştir ama Moliere bunu kabul etmemiştir.
1658de Moliere ve trupu en sonunda Paris'e geldiler. Kral XIV. Louis’nin kardeşinin koruması altında, 1658’de eski Louvre’ da Kral’a Corneille’in "Nicomedes" adlı trajedisini ve "Le Docteur amoureux (Aşık doktor)" adlı fars oyunun oynadılar. Moliere'in trupu Kral'ın kardeşi Orleans Dükü I. Filip'in mali desteğini kazanarak [3]"Mösyö'nun Trupu" olarak anılmaya başladılar. Yine Orleans Dükü desteği ile bu trup ve Fiorelli’nin (Scaramouche) rolünü benimsediği İtalyan Commedia dell'Arte trubu birleşip Paris'te tanınan yeni bir tiyatro topluluğu oluşturdular. Bu topluluk Louvre Sarayı yakınlarındaki "Petit Bourbon Tiyatrosu"'nda merkezlendi.
Bu toplulukla 18 Kasım 1659da "Les Précieuses ridicules (Gülünç Kibarlar)" eserini sahnediler. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar. Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve Scaramouche karakteri ile ün yapan Italyan Tiberio Fiorelli'den Commedia dell'Arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660da temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu cok tutuldu. Bu trup 1660'ta Kral huzurunda birkaç kez oyunlar oynadı. 1661’de Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı yeni "Theatre du Palais-Royal"’de topluluğuyla oyunlar sahnelemeye başladı. Moliere'in bundan sonra bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.
1662de trupunun kurucularından olan arkadaşı Madeleine Bejart’ın Comte de Modene’den olan kızı Armande Bejart’la evlendi. Üç çocukları oldu; ama bunlardan yalnızca tek biri yaşadı. Kral tarafından 1.000 livre yıllık maaş bağlandı. 1664’te Kral, Moliere'in oğlunun vaftiz babası oldu. Ayni yıl Kral’ın bağladığı yıllık maaş 7.000 livreye çıkartıldı.
Bu dönemde Moliere drama kuramcısı Boileau, La Fontaine ve Racine ile dostluk kurdu. "Kadınlar Okulu" ve "Tartuffe" oyunları yüzünden Cizvit Jansenitlerle arası bozuldu ve onların ve diğer koyu dindarların öfkesi üzerine çekildi. Sağlığı bozuldu. Başrolünü oynadığı "Le malade imaginaire (Hastalık Hastası)" oyununun oynandığı 17 Şubat 1673'teki oyunun dördüncü sahnesinde, Molière sahnede fenalaşıp yere düştü. Verem hastası olan yazar kanlı öksürük krizini atlattıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen rolünü tamamladı. Oyundan birkaç saat sonra evinde yeniden fenalaşan yazar, bu ikinci krizi atlatamayarak vefat etti.
Zamanının Katolik kilisesi aktörlerden ve tiyatrodan hoşlanmamaktaydı ve kilisenin israrıyla çıkartılan devlet kanunlarına göre de aktörlerin kilise töreni ile kiliselerin takdis ettiği mezarlıklara gömülmeleri yasaktı. Moliere ölmekte iken Katolikler için geleneksel olan bir rahip tarafından son nefeste takdis edilmesi imkânı olmamıştı ve Katolik kilisesi ona dinsel cenaze töreni yapmaktan ve mezarlıkta bir kabir temin etmekten kaçındı. Fakat Moliere'in karısı Armand Krala'a başvurarak eğer kocasının cenazesi töreninin tamamiyle geleneklere uzak olarak geceleyin yapılması ve normal bir kilise cenaze törenin benzemesi için ondan özel izin aldı. Moliere'in cesedi takdis edilmiş bir kilise mezarlığının duvarla ayrılmış bir köşesinde bulunan ve vaftiz edilmeden, yani Katolik mezhebine kabul edilmeden, ölen bebeklerin mezarlığına gömüldü. 1792de Fransız Devrimi idaresi sırasında Moliere'in cesedi bu mezarlıktan çıkartılarak o zaman kurulan "Fransız Anıtlar Müzesi"ne geçirildi; 1816de ise Paris'te tanınmış kişiler için bir mezarlık olan Pere Laschaisee şair Lafontain mezarı yakınında bulunan bir mezara konuldu.
Eserlerinin hazırlaması
Molière'in bilinen ilk yapıtları, Paris disinda gezgin tiyatroculuk yapmakta iken 1655'te Lyon'da sahnelenen "L'Etourdi ou contretemps" (Türkçe olarak ilk sahnelenme adı "Savruk", 1876; Dünya Edebiyatından Tercümeler serisinde yayımlanma adı "Şaşkın yahut Beklenmedik Engeller", 1944) ve "Le Docteur amoureux (Aşık Doktor)" idi. Bu eserlerle Moliere bu dönemde gezginci tiyatroların uydukları İtalyan ve yarı tuluat şeklindeki Comedia del Arte tiyatro konu ve stilinden ayrılıp kendine has bir oyun uslubu geliştirmeye başlamıştır.
Moliere, 1656'da ilk önemli komedisi sayılan ve Paris'te sahnelenen ilk oyunu olan "Les Precieuses Ridicules"ü (ilk Türkçe sahnelenme adı "Dudukuşları", 1876; yayımlama adı Gülünç Kibarlar , 1943) yazdı. Sosyetenin kibar davranışlarına özenen iki taşralı genç kızı konu alan bu oyun, Moliere'in bütün yapıtlarında öne çıkan bir temanın ilk işlenişiydi. Moliere burada, toplumsal kuralların gerektirdiği yüzeysel kibarlıkla altta yatan içgüdüsel davranış arasındaki uyumsuzluğun yarattığı gülünçlüğü ele alıyordu. Bu oyunla Moliere çok dikkat çekti ise de Paris'in tiyatro seyircileri bu oyundan özellikle hoşlanmadılar ve çok tenkide uğradı.
Bu sefer Moliere toplulukta arkadaşı olan ve "Scaramouche" karakteri ile ün yapan İtalyan aktör Tiberio Fiorell'den Commedia dell'arte hakkında epey ders alıp bunları uygulamaya koyuldu. 1660'ta temsile koyduğu "Sganarelle, ou Le Cocu imaginaire (Hayalde Aldatılmış Koca)" adlı oyunu çok tutuldu. Bu eserin aile içi ilişkiler teması Moliere'in insan ilişkilerinin yapmacıklığa dayandığı hakkındaki pesimist dünya görüşünü dramatik olarak ifade etmektedir.
Moliere'in topluluğu 1661'de, Kardinal Richelieu'nün bir tiyatro binası olarak yaptırdığı Palais Royal'deki (Kraliyet Sarayı) bir salona taşındı. Moliere'in bütün "Paris" oyunları burada sahnelendi.
1662'de sahneye konan ünlü oyunu "L'Ecole des femmes" (Türkçede ilk sahnelenme adı "Kadınlar Mektebi, 1876; yayımlanma adı Kadınlar Mektebi", 1941) daha ilk gecesinde skandal yarattı. Seyirciler ve yetkililer, artık hiçbir değere saygısı kalmamış bir komedyenle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Oyun, kadınlardan çekinen ve bu yüzden de saf, gözü açılmamış bir genç kızla evlenerek onu kendi ilkeleri doğrultusunda yönetmek isteyen bir erkeği konu alıyordu. Oyunun sonunda adam genç eşine aşık oluyor, ama aşkı dile getirmesini ve kadınlara bir sevgili gibi yaklaşmasını bilmediği için gülünç durumlara düşüyordu.
Moliere oyuna gelen eleştirilere 1663'te La Critique de L'Ecole des femmes ("Kadınlar Mektebinin Tenkidi, 1944) ve L'Impromptu de Versailles (Versailles Tulûatı, 1944) adlı tek perdelik oyunlarıyla karşılık verdi. Bunlardan ilkinde komedi anlayışını yansıtıyor, ikincisinde ise oyuncuların dinlenme odasını ve prova sırasında sahne arkasındaki konuşmaları çok gerçekçi bir bakışla anlatıyordu.
1664'te sahnelenen Le Tartuffe, ou l'imposteur" (Türkçede ilk sahnelenme adı Tartüf, 1876 ve Riyanın Encamı, 1881; yayımlanma adı Tartuffe, 1944) adlı oyunun Kadınlar Mektebi'nden de daha büyük bir gürültünün kopmasına yol açtı. Oyun kilisenin baskısıyla yasaklandı ve ancak 1669'da yeniden oynanma olanağı buldu. Tartuffe, bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekarın serüvenleri üzerine kuruluydu.
Moliere Tartuffe'ün yasaklanmasına karşın, daha da kışkırtıcı bir oyun olan "Dom Juan, ou le festin de Pierre"'i (Türkçede ilk sahnelenme adı "Don Civani", 1876; yayımlanma adı Don Juan, 1943) sahneye koydu. Don Juan, aristokratik bağımsızlık ilkesini hiçbir borç ya da yükümlülük tanımamak ve Tanrı'yı da hiçe saymak noktasına kadar vardıran, ama herkesin kendisine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesini de istemekten geri kalmayan tipik bir Moliere kahramanıydı. Uşağı Sganarelle ise gerçekliği, dindarlığı ve ürkekliğiyle her bakımdan efendisinin tersiydi. Bu iki kahraman, Cervantes'in Don Kişot ile Sancho Panza'sının Fransız edebiyatındaki karşılığı olarak da görülebilir. Ama Don Kişot'un saf hayalciliğinin yerini, Don Juan'da edepsizlik almıştır. Sonunda Don Juan, tanrı tanımazlığından ötürü cehenneme gönderilir; ama bu arada seyirciyi eğlendirmeyi ve onların ikiyüzlülüklerini de açığa çıkarmayı başarmıştır.
Moliere, 1666'da da en başarılı oyunlarından sayılan "Le Misanthrope"'u (Türkçede ilk sahnelenme adı "Adamcıl", 1876; yayımlanma adı İnsandan Kaçan, 1976) sahneye koydu. Komedinin kahramanı Alceste, ilkelerine sımsıkı bağlı, hiç kimseyi beğenmeyen, ama bu arada kendi kusurlarının hiç farkına varamayan yeni tip bir budalaydı.
Moliere'in en ünlü oyunlarından biri olan "L'Avare" (Türkçede yayımlanma adı Cimri, 1938, 1991) ilk kez 1668'de sahnelendi. Yapıt, şiiri andıran bir düzyazıyla yazılmıştı. Geleneksel komedinin bütün kalıplarının dönüşüme uğratılarak kullanıldığı bu oyun, kahramanının çelişkisini fazla sert ve çıplak bir tarzda göz önüne serdiği için önceleri pek tutulmamıştı. Cimrinin para tutkusu, oyunun bazı sahnelerinde gaddarlık, patolojik bir yalnızlık, hatta açıkça çılgınlık noktasına varıyordu. Sonradan Goethe Cimri'nin bir komedi değil, bir trajedi olduğunu öne sürmüşse de bu yorum abartılı sayılabilir. Çünkü komediye özgü olan temel çelişki, insanca olmayan amaçlarla insani içgüdüler arasındaki karşıtlık, burada da ortaya çıkar; ama Moliere seyirciye neşeli bir gülünçlüğü değil, saçmalık ve sakinliği hissetirir.
Moliere'in 1668'de sahnelenen öteki oyunu "George Dandin" (Türkçede ilk sahnelenme adı "Kıskanç Herif", 1873; yayımlanma adı George Dandin, 1943) uzun süre bir fars olarak değerlendirilmiştir. Günümüzdeki bazı eleştirmenlere göreyse, Moliere'in belki de en özgün, en gözüpek yapıtıdır. Komedinin kahramanı Dandin, kendi budalalığını kabul eden, ama her şeyin ters gittiği bu dünyada akıllı olmanın da işe yaramadığını öne süren ironik bir tiptir. Haklı olduğu sezilmekte, ama kendisi haklı olduğunu bir türlü açıkça kanıtlayamamaktadır.
Moliere'in sağlığı 1669'dan sonra giderek bozuldu.
Gene de 1670'te başyapıt sayılan "Le Bourgeois Gentilhomme"'u (Türkçede ilk sahnelenme adı "Köylü Asilzade" ve "Burjuva Jantilom", 1927; yayımlanma adı Kibarlık Budalası, 1937) sahnelemeyi başardı. Bu, Moliere'in en sevinçli, en mutlu komedilerinden biriydi. Orta sınıf içindeki yükselme ve sınıf atlama çabalarını konu alan oyunun kahramanı Jourdain, boş ve anlamsız sözleriyle sözlerin gerçekten boş olduğunu ister istemez hissettiren, cömert yaradılışlı ama bundan da utanç duyan, sevimli bir tipti.
Hastalığına karşın, ömrünün son yıllarında Moliere üç önemli oyun daha sahneledi. 1671'de sahnelenen "Les Fourberies de Scapin" (Scapin'in Dolapları, 1944), 1672'de sahnelenen "Les Femmes savantes" (Türkçede ilk sahnelenme adı "Okumuş Kadınlar", 1876; yayımlanma adı Bilgiç Kadınlar, 1944) ve 1673'teki sahnelenen "Le Malade Imaginaire" (Türkçede yayımlanma adı Hastalık Hastası, 1940, 1982). Bu son oyun, ölümünden ve doktorlarından korkan bir hastalık hastasının kuruntularıyla birlikte tıp mesleğini ve doktorların bilgiçliğini de alaya alıyordu.