07.03.2024 - 22:00 | Son Güncellenme:
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklaması şu şekilde: 01.03.2024 günü saat 23:50 sıralarında İstanbul Eyüpsultan'da bir kişinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olan trafik kazasıyla ilgili soruşturma, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından titizlikle yürütülmektedir.
Kazanın ardından 18 yaşından küçük T.C. hakkında ‘Taksirle Ölüme Ve birden fazla kişinin Yaralanmasına Neden Olma’ suçundan ve annesi şüpheli Eylem Tok hakkında ‘Suçluyu Kayırma’ suçundan İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklama kararı verilmiştir.
02.03.2024 tarihinde saat 03:50’de uçakla Mısır’a gittikleri tespit edilen T.C. ve annesinin Türkiye’ye iadesi için Mısır adli makamlarıyla temasa geçilmiş ve iade süreci başlatılarak şüpheliler hakkında kırmızı bülten talep edilmiştir. Mısır İnterpolü tarafından şahısların Mısır’dan ABD istikametine çıkış yaptıklarının bildirilmesi üzerine, adı geçenlerin ABD’den ülkemize iadesi amacıyla hazırlanan geçici tutuklama talep evrakı hem diplomatik kanaldan hem de İnterpol aracılığıyla ABD yetkili makamlarına iletilmiştir.
İade süreci ve adli soruşturma titizlikle takip edilmektedir. Kazada hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
HAVALİMANINA DOKTOR EŞİNİN ÇALIŞANLARI BIRAKMIŞ
Olayla ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı'nın avukatı Hacı Orhan, Eylem Tok'un çocuğu ile birlikte 2 Mart 2024 tarihinde saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanı'na, ayrıldığı eşi Bülent Cihantümur'un işyerinde çalışan kişilerin getirdiğini açıkladı.
“18 YAŞINDAN KÜÇÜK 10 GENÇ"
Av. Orhan, “Ne yazık ki, 18 yaşından küçük 10 genç, Sarıyer Göktürk yolunda lüks araçlarıyla düzenledikleri yarış sonucu talihsiz bir olaya neden oldular. Üç ATV ile seyir halinde olan müvekkillerimiz, arkadan gelen lüks araçların yarışı sırasında çarpması sonucu 1 kişi hayatını kaybetti; geri kalanlar ise çok ağır şekilde yaralandı. Bu trafik kazasının ardından olay yerine gelen annenin, maalesef, yapmış olduğu ihmaller müvekkillerin acısına daha da katkı sağlamıştır. Yapmış olduğu açıklamalar da müvekkillerimizin acısını artırmıştır. Müvekkillerimizin tek talebi, suçluların bir an önce adalete teslim olması, yargılanması ve gerekli cezayı almasıdır. Ne yazık ki, orada yaralanan müvekkillerimizin beyanlarına göre, telefonlarının ellerinden alındığını, kendilerinin bizzat bildirdiği bir durum. Telefonları ellerinden alınan yaralılar, ne yazık ki kimseyi arayamıyorlar" dedi.
“TELEFONU BAŞKA BİRİSİ AÇIYOR"
Av. Orhan, yaralıların 1 saat boyunca yardım beklediklerini belirterek, “Göktürk-Sarıyer orman yolunda ne yazık ki saat 23.30'dan sonra çok tenha bir yer olduğu için çok az araç gidiş gelişi oluyor. Onların olay yerinden ayrılmasının ardından oradan geçen bir vatandaşın olaya müdahale etmesi üzerine, gerekli kişiler ve emniyet çağrılıyor, çocukların aileleri aranıyor. Çocukların, yaralılardan birisine gidip 'Kimi aramam gerekiyor, var mı aklında bir numara?' diye soran vatandaşa yardımcı olan müvekkilimiz, onun telefonunun gizli cebinde olduğunu söylüyor. Vatandaş telefonu alıp 'Babam' diye kayıtlı olan müvekkilimizin babasını arıyor; babası da diğer çocukların babasını arıyor, çünkü hepsi akraba. Diğer baba, kendi oğlunu aradığında telefonu başka biri açıyor ve 'Ben güvenlik görevlisiyim, bu telefon bana bırakıldı' diye beyanda bulunuyor. Daha sonra bir hanımefendi kendisini arayıp 'Oğlunuz iyi bir şeyi yok' diye beyanda bulunuyor. Ne yazık ki, görgü tanıklarından birisi vefat eden Oğuz Murat ile konuştuğunu, yaklaşık 1 saat boyunca yardım beklediklerini beyan ediyor. Eğer bu ihmal olmasaydı, annenin yapmış olduğu eylem, ihmalden kasten adam öldürmeye kadar gidecek bir süreci başlatmıştır" diye konuştu.
“'BENİM HABERİM YOK DİYORDU, BABA İLE İLGİLİ ŞİKAYETÇİ OLACAĞIZ"
Av. Orhan, baba Bülent Cihantimur hakkında şikayetçi olacaklarını ifade ederek, “Şu an, delil karartma amacıyla oğlunu yurt dışına kaçırmış durumda. Şu anki bilgilere göre, hanımefendi, 'Ben kimsenin yaralı, ölü olduğunu bilmiyordum ama oğlumu kaçırmak istedim' şeklinde beyanda bulunmuş. Bugün burada olmamızın sebebi, yeni öğrendiğimiz bir gelişme. En son gördüğümüz kadarıyla, suçlu anne ve çocuğu bırakan kişilerin, ne yazık ki, babanın iş yerinde çalışan kişiler olduğunu öğrendik. Baba şimdiye kadar 'benim haberim yok' diyordu, bu tamamen birlikte alınan bir karar. Siz anne olarak çocuğunuzu yurt dışına kaçıracak kadar tedirgin hissediyorsanız bunu babayla paylaşırsınız. Havaalanına bırakanlar, babanın çalışanları olduğu için babayla ilgili şikayette bulunacağız" şeklinde konuştu.
“DAHA ÖNCE YARIŞLAR SEBEBİYLE HAKLARINA ŞİKAYETLER VAR"
Av. Orhan, 10 çocuk hakkında aşırı hızlı araç kullandıkları gerekçesiyle çok sayıda şikayet olduğunu ifade ederek, “Bugün anne, 'Ben oğlumun adil yargılanacağını düşünüyorum, ülke bana teminat versin dönerim' şeklinde bir beyanda bulundu. Şimdiye kadar 'Bugün, yarın döneceğim' diyen anne, devletimize güvenmediğini beyan ederek tarafları üzmüştür. Hepsi 18 yaşından küçük ve daha önce yarışlar sebebiyle haklarında şikayetler var. Aynı yolda seyir halinde olan bir sürücü, 'Önce beni geçtiler, o kadar hızlıydılar ki içimden bunlar birinin başına bela olur diye geçirdim; az ileri gittiğimde ATV motorlarının içinden geçtiklerini gördüm' diye beyanda bulundu" dedi.
“BU ÜLKEDEN KAÇMIŞ BİRİSİYLE ŞU AN YAPILACAK BİR GÖRÜŞME YOKTUR"
Av. Orhan, Cİhantimur ailesi ve Acı ailesi arasında herhangi bir görüşmenin gerçekleşmediğini belirterek, “Akrabalar aracılığıyla müvekkilimize birileri ulaşmış, failin eşini tanıdığını ifade etmiş. Müvekkilimiz, sosyal statüsü açısından saygın bir insan. İşi gücü olan birisi, cahil birisi değil. Kendileri şunu söyledi: 'Eğer bizimle diyalog kurmak istiyorlarsa, öncelikle adalete teslim olmaları gerekir; bu ülkeden kaçmış birisiyle şu an yapılacak bir görüşme yoktur. Acımızı paylaşacak olsalardı, cenazemizde bizimle birlikte olurlardı' diye ifade ettiler. Ailesinden hiçbiri bir ziyarette bulunmamış; şu an bir görüşme yok" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Kaza, 1 Mart Cuma günü saat 23.30 sıralarında Mithatpaşa Mahallesi Davutpaşa Caddesi'nde meydana gelmişti. 3 ATV motoru ile geziye çıkan Oğuz Murat Acı (29), Tahsin Arslan (23), Süleyman Arslan (21), Hasan Topal (25), İbrahim Gümüş (27), motorlardan birinin arızalanması üzerine emniyet şeridinde durdu. Evli ve 1 çocuk babası Oğuz Murat Acı, bir ATV motorunun ışıklarını yakarak önlem almaya çalıştı. Diğerleri ise arızalanan motorla ilgilendi. O sırada aynı yönde seyir halinde olan T.C.(17)'nin yönetimindeki lüks cip, emniyet şeridinde bekleyenlere çarparak sulama kanalına düşmüştü. Kazada Oğuz Murat Acı olay yerinde hayatını kaybederken, Tahsin Arslan, Süleyman Arslan, Hasan Topal, İbrahim Gümüş yaralanmıştı.
MISIR'A KAÇMIŞLARDI
Kazadan sonra T.C'nin annesini arayıp yardım istediği, olay yerine gelen ünlü yazar Eylem Tok oğlunu kendi aracına alarak kaçtığı tespit edildi. Kazaya karışan lüks cip ise olay yerinde bırakıldı. Polisin çalışması sonucu, anne Eylem Tok'un, yaşı tutmadığı için ehliyeti olmayan oğlu T. C.'yi de alarak gece 02.00'de havalimanına gittiği, oradan Mısır'a kaçtıkları belirlenmişti.
ANNE VE OĞLU İÇİN KIRMIZI BÜLTEN TALEBİ
Olayla ilgili soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mart 2024 tarihinde saat 03.50 sıralarında İstanbul Havalimanından Mısır ülkesine çıkış yaptıkları tespit edilen anne Eylem Tok hakkında “Suçluyu kayırma" suçundan ve oğlu T.C hakkında "Bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek" suçundan aynı gün 2 Mart 2024 tarihinde yakalama kararı çıkarmıştı. Başsavcılık, bugün anne ve oğlu için kırmızı bülten çıkarılması talebi hazırlayarak Adalet Bakanlığına göndermişti.
'ANNELİK İÇ GÜDÜSÜ' DEMİŞTİ
Yazar Eylem Tok sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı ilk açıklamada, "Her gün 'Lütfen Türkiye'ye dönelim ve ben cezam ne ise onu çekeyim, ben bir aileyi dağıttım' diye ağlıyor. Hiçbir zaman burada kalmak, bu suçlamalardan kaçmak gibi bir düşüncesi olmadı onun. Ama annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Ben olay yerinde insanların telefonlarını da toplamadım, bunlar doğru değil. Çok çok üzgünüm.
Oradaki tüm çocuklar bizim de çocuklarımız, kazada ölen kardeşimizin ailesi bizim de ailemiz. Biz dönüp doğru olanı yapacağız ve adalete teslim olacağız. Hem kendim adına hem de oğlum adına tüm kamuoyundan içtenlikle özür diliyorum" ifadelerini kullanmıştı.
'17 YAŞINDA PIRIL PIRIL BİR ÇOCUK'
Son olarak bir televizyon programına açıklamalarda bulunan anne Eylem Tok, oğlunun pırıl pırıl bir çocuk olduğunu belirterek "Bu bir kaza, kaçırmak falan yok. 17 yaşındaki pırıl pırıl bir çocuk var, ben bir anneyim. Bugün olsa yine yaparım, yaralıları bilmiyorum, kim olduklarını bilmiyorum. Onu ben korumak zorundayım. Gittiğimde çocuklar vardı, çocukları aldım. Oldukları siteye götürdüm. Herhangi bir şekilde kaçacağım bir şey yok. Ben diyorum ki ortada sıcak bir konu var, aileler yanıyor büyük bir ateş var. Biraz hafiflesin yani kana kan olmasın" dedi.
'NE ZAMAN DÖNMEYİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?' SORUSUNA ŞART KOŞTU
Eylem Tok, "Ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz Türkiye'ye oğlunuzla beraber?" sorusuna ise "Ben her an dönebilirim, şu anda da dönebilirim. Sadece ben çocuğumun güvende olmasını ve adil bir şekilde yargılanmasını istiyorum. Ülke bana desin ki 'kana kan yok, çocuğa karşı bir şey yapmayacağız. Adalet yerini bulacak" yanıtını verdi.