28.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
AYDIN HASAN
Mondros Mütarekesi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasının yolu açıldı. Mustafa Kemal, işgal altında bulunan İstanbul’daki zorlu günlerinde, 13 Mayıs 1918 ile 16 Mayıs 1919 arasında büyük bir sabır ve gizlilik içinde Milli Mücadele’nin hazırlığını yaptı.
Çanakkale kahramanı komutanın düşüncesine göre; vatanın kurtuluşu ancak Anadolu’nun derinliklerinde düzenli ordu ile verilecek bir mücadeleyle sağlanabilirdi. Çete savaşlarıyla verilecek mücadele ile nihai zafere ulaşmak zordu. Milli Mücadele’nin karargâhı haline getirilebilecek en uygun yerlerden biri Ankara idi.
Mustafa Kemal Paşa, dün itibarıyla tam 100 yıl önce 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Atatürk ile birlikte Samsun’a çıkan kurmay heyette yer alan Hüsrev Gerede, günlüğünün 27 Aralık 1919 tarihli bölümünde, Ankara’ya gelişlerini şöyle anlatır: “Saat 12.30’da Bünyam Köyü’nden hareket ettik. Saat 14.00’te Ankara’ya girdik. Tepelerden Ankara, Yıldırım Beyazıt - Timurlenk savaşını anımsatan kara taşlı kalesi, renksiz soluk köy görüntüsüyle harap bir kasaba izlenimi uyandırıyor. Fakat Sivas’tan güzel. Çevresi bağlık. Çok sayıda köşk de var. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını karşılamak için tüm Ankaralılar sokaklara dökülmüşler. Okullar, halk, silahlarla donanmış seymenler sancaklarını açmış. Çifte nara çalan Rüfai dervişleri bile karşılama törenine katıldılar.”
‘Ölürüz de dönmeyiz’
Naşit Hakkı Uluğ’un, “Hemşehrimiz Atatürk” kitabında ise Atatürk’ün gelişi şöyle anlatılıyor: “Seğmen, gerçekten kızıl kıyamet günü, Kızılyokuş’a dizilmiş, Mustafa Kemal’i bekliyordu. Biraz sonra Dikmen yolundan gelen küçük kafile seçilmeye başladı. Yokuşun başında eskimiş bir otomobilden inen bir çift gök rengi göz ile karşı karşıya gelenler, bu gözlerin derinliğine girenler, gönüllerdeki güman, bulut ne varsa dağıldığını ve ufukların ağardığını hissetmişlerdi. (...) Üzerlerinde boz ve kemerli bir palto vardı, sivil bir avcı elbisesi giyinmişti. Fakat yürüyüşü komutanca, reisçe idi. Yanında Rauf Orbay ve Heyeti Temsiliye arkadaşları yürüyordu. Kendisini daha ilerden karşılayan Ali Fuat Paşa, Komutan Mahmut Bey, Kurmay Başkanı Ömer Halis Bey, Müftü Rifat Börekçi ve Vali Vekili Yahya Galip Beyler diğer Ankara temsilcileri de onları takip ediyorlardı.”
“İstasyon binası önünde Seğmenler hep bir ağızdan; ‘Ölürüz de dönmeyiz. Mustafa Kemal Paşa, senin yolundan!’ diye bağırarak bayrak çekmişler ve havaya ateş etmişlerdi. Bu gösteriyi istasyon binasındaki İngiliz komutanı görsün diye yolların iki yanına ak saçlısından bebesine kadar kadın erkek, gün görmüş ihtiyarlar dolmuştu. Ankara, artık kurtulduğuna inanıyordu. Davul zurna sesleri, kılıç-pala şakırtıları arasında ünlü misafir, Hükümet Konağı’na inmiş ve vatanın Ankara’dan mukadderatını idareye başlamıştı.”
Milli Mücadele, 23 Nisan 1920’de Meclis’in Ankara’da açılmasıyla farklı bir evreye geçti. 30 Ağustos 1922’de büyük zafer, Dumlupınar’da kazanıldı. Lozan Antlaşması’nın ardından 13 Ekim 1923’te Ankara başkent ilan edildi. Cumhuriyetin ilanı için 29 Ekim beklenecekti. Mustafa Kemal’in 27 Aralık 1919’da bir kış günü geldiği Ankara’da, 29 Ekim 1923’te yeni bir devlet kuruldu. Anadolu bozkırının ortasında bir dünya başkenti doğdu. Verilen mücadele, mazlum milletlere yol gösterdi.