21.03.2013 - 12:10 | Son Güncellenme:
Mehmet Halis İŞ/MİDYAT (Mardin) (DHA) -
MARDİN’in Midyat Kaymakamı Oğuzhan Bingöl, şiddet mağduru kadınların kullanımına sunulan ’Panik Butonu’ ile ilgili olarak, "Nasıl bir varlığız ki sizler kendinizi bizden korumak için butona ihtiyaç duyuyorsunuz. Sorunun haksızlık eden tarafı olmaktan dolayı utanıyorum. Eğer bu soruna erkek sebep oluyorsa gerçekten erkek olmaktan utanıyorum" dedi.
Avrupa Birliği desteği ile GAP İdaresi tarafından kadın sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi hibe programı kapsamında yürütülen projenin kapanış toplantısına katılan Midyat Kaymakamı Oğuzhan Bingöl, kadına uygulanan şiddetin sorgulanması gerektiğini, şiddetin sadece salt bir cehaletten kaynaklandığını düşünmediğini söyledi. Şiddetin toplumda güçlünün güçsüze uyguladığı bir orantısız güç olduğunu anlatan Bingöl, "Şiddet sadece erkeğin kadına uygulamış olduğu orantısız bir güç değildir. Toplumda usta çırağına, amir memuruna şiddet uyguluyor. Bizim adalet duygumuz mu eksik?" diye sordu.
’SORUNUN HAKSIZLIK EDEN TARAFI OLMAKTAN UTANIYORUM’
Kaymakam Bingöl, şiddet mağduru kadınların kullanımına sunulan ’Panik Butonu’ ile ilgili olarak da sorunun haksızlık eden tarafı olmaktan dolayı utandığını kaydetti. Bingöl, "Eğer bu soruna erkek sebep oluyorsa gerçekten erkek olmaktan utanıyorum. Şimdi kadının eline bir alarm zili verilmesinden söz ediliyor. Nasıl bir varlığız ki sizler kendinizi korumak için butona ihtiyaç duyuyorsunuz. Bu soruna çok acil bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Ama Türkiye’de ne olur sorunu Doğu’ya, Güneydoğu’ya indirgemeyelim. Hamuruyla yorulduğumuz bir dinin özü adalet. Bizi dinin bu temel emrinden uzaklaştıran nedir? Aslında ben onu çok merak ediyorum. Nasıl bir adalet duygusudur ki bir insana haksızlık edebiliyoruz. Burada sosyal sebepleri ve bizi yönlendiren sebepleri çok iyi araştırıp ortaya çıkarmak gerekiyor" dedi.
’DİZİLERDE KADINLAR AŞAĞILANIYOR’
Dizilerdeki kadının aşağılanmış halinin Türkiye’de ikinci yaşamsal bir örneğinin olmadığını kaydeden Oğuzhan Bingöl, şiddete çare aranırken sadece eli sopalıların diğerlerini dövdüğü bir uygulamadan bahsedildiğini, bunun da medya tarafından yönlendirildiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Şiddeti kanıksayamıyorum, anlayamıyorum. Toplumda biraz da şiddeti Güneydoğu’ya atfediyorlar. Ama ben en eğitimli çevrelerde dahi kadına yönelik şiddetin çok daha fazla olduğunu, sadece fiziksel anlamda bir şiddet değildir ama baskının çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Çare aranırken de sadece eli sopalıların diğerlerini dövdüğü bir uygulamadan bahsediliyor genelde bu noktada ben medyanın yönlendirmesinden şikayetçiyim. Çünkü en büyük şiddeti medyanın kendisi bize gösteriyor. Özellikle televizyondaki diziler. Dizilerdeki kadının aşağılanmış halinin Türkiye’de ikinci bir örneği yaşamsal olarak yok bence. Bunun aslında gündeme getirilmesi gerekiyor. Dizileri bir insan olarak, bir kişi olarak, sonuna kadar eleştiriyorum. Çünkü bir kadının aşağılandığı yegane yer varsa onlar da dizilerdir. Toplumda biraz sanki Doğu ve Güneydoğu’ya bir objektif çekerek sorunun asıl kaynağı kapatılmak isteniyor."