09.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
Türkçe edebiyatın en önemli yazarlarından Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, ‘Kürk Mantolu Madonna’nın İngilizcede yayınlanması vesilesiyle BBC’den Emma Jane Kirby’e konuştu. Ünlü çevirmen Maureen Freely tarafından İngilizceye kazandırılan ‘Kürk Mantolu Madonna’, Filiz Ali’nin 60 yıllık mücadelesinin sonunda İngilizceye çevrildi ve Penguin Books tarafından basıldı. Türkiye’de 1943 yılında basılan kitap, 1920’lerde Almanya’ya okumaya giden Raif’in burada tanıştığı Maria Puder’e duyduğu büyük aşkı konu alıyor.
Filiz Ali, açıklamalarında ’Kürk Mantolu Madonna’nın ana karakterinden Maria Puder’in gerçek bir kişilik olduğunu söylüyor: “Bir süre önce Maria’nın gerçek bir kişi olduğunu keşfettik. Babam bir arkadaşına hapisteyken yazdığı mektupta, Alman hanıma duyduğu tutkunun hikayesini anlatıyor.”
“Maria, hepimizin olmak istediği kadın”
Filiz Ali, Sabahattin Ali’nin 1920’lerde genç bir adamken bir yıl yaşadığı Berlin’de Maria ile tanıştığını aktarıyor. Filiz Ali, babasının Maria ile ilgili mektuplarından İngilizce’ye çevirdiği alıntıda, Sabahattin Ali ve Maria’nın çıktığı uzun yürüyüşlerden, bazen el ele tutuştuklarından bahsediliyor.
Filiz Ali, haberde Maria ile ilgili şu yorumda bulunuyor: “Maria, hepimizin olmak istediği kadındı. Feminist hareketle birlikte, hepimiz biraz Maria gibi olduk, kavgalarımızı verdik.”
Haberde ayrıca Filiz Ali, “Babam en yakın arkadaşımdı. Çok şakacı ve çocuksuydu da. Bildiğim her şeyi bana o öğretti. Okula başlamadan önce bütün ülkelerin bayraklarını bilirdim çünkü Ankara’da uzun yürüyüşlere çıkardık ve konsoloslukların önünden geçerken beni sınava çekerdi. Bana tarihi, yüzmeyi ve balık tutmayı da öğretti,” diyor.
Filiz Ali, 1948’de Sabahattin Ali’nin öldürülmesiyle bu harika çocukluğun vahşice sonlandırıldığını da ekliyor.
‘Eksikliği fark ediyorlar’
Filiz Ali, yıllardır çok satan kitaplar listesi yer alan ‘Kürk Mantolu Madonna’dan bahsettiği okullarda öğrencilerin ağladığını söylüyor ve bunun nedenini şu şekilde açıklıyor: “Hayatlarında bir eksiklik olduğunu hissediyorlar. ‘Şimdi, şimdi, şimdi’ diyen bir nesilde bulamadıkları bir eksiklik.” Filiz Ali, “Babamın kitabının mesajı, içtenlikle sevmekti. Karşılık beklemeden sevmek, sevmek için sevmek” diyor.