27.04.2019 - 11:02 | Son Güncellenme:
İHA
Hasankeyf’te atalarının doğup büyüdüğü mağaraya yerleşen ve mağaraya elektrik ve su aboneliği de yapan Adana Belediyesi’nden emekli olan Mehmet Tilki, emekli olduktan sonra gözünün Hasankeyf’te kaldığını ve inzivaya çekilmek için atalarının yadigarı olan mağaralarına yerleştiğini söyledi. Oturabildiği kadar bu mağarada yaşamına devam edeceğini söyleyen Tilki, “Emekli oldum. 26 yıl 7 ay 14 gün Adana’da çalıştım. Orada bir evliliğim oldu şimdiki hanımımla. Ben de inzivaya çekildim buraya geldim. Gözümü burada açtım, çocukluğum burada geçti. 14-15 yaşına kadar buradaydım ve ondan sonra Adana’ya gittim. Çalıştım, belediyeye girdim, emekli oldum. Emekli olduktan sonra gözüm burada kaldı" dedi.
"Atalarımın yadigarıdır burası"
Gözünü Hasankeyf'te açtığını belirten Mehmet Tilki, "Babam burada büyümüş, dedem burada büyümüş. Atalarımın yadigarı burası. Diyarbakır’dan iki tane profesör geldi ve ‘kültüre aykırı değil, kültüre uygundur’ dediler. Büyüklerimizin müsaadesiyle inzivaya devam ediyorum. Allah canımızı alana kadar burada istirahattayız. İstirahatımız bittiğinde, Cenab-ı Allah emanetini götürdüğünde zaten devletin malı devletindir. Bizde bu devletin vatandaşı olduğumuza göre devletimiz ve büyüklerimiz sağ olsun hoş gördüler ve bir şey demediler, oturuyoruz. Normal yaşantıma devam ediyorum. Ekmeğimizi fırından alıyoruz, yiyeceğimizi kendimiz yapıyoruz" diye konuştu.
Mağaranın elektrik aboneliği de var
Mağarada abonelik yaparak elektrik kullandıklarını belirten Mehmet Tilki, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Suyumuz belediyenin suyu, saatimiz var, elektriğimiz var ve devlete ödememizi yapıyoruz. İlk geldiğimden bu yana elektriğimi çektim. Nereden baksanız 15-20 seneyi buluyor. Oturabildiğimiz kadar otururuz. Tabi herkes giderse karşı tarafa biz de gideriz. Devlet burayı değerlendirir, vatandaşa verirse, vatandaş burayı çalıştırırsa otel, lokanta, kahve olarak biz burada olduğumuza göre bize de bir hak tanırlar. Kanunen nasıl uygun görülürse biz de ihaleye gireriz. Gerek çocuklarımız gerekse de kendimiz veya ev olarak kendimiz otururuz. Ama müsaade etmiyorsa devletin malı devletindir. Devletimize karşı gelip de illa bize verin deme gücümüz yok”.