23.07.2023 - 13:24 | Son Güncellenme:
Salih TEKİN/ ERZURUM (DHA)-
Kurtuluş Savaşı meşalesinin yakıldığı Erzurum Kongresi'nin 104'üncü yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törenler, Havuzbaşı Kent Meydanı'nda başladı. Buradaki törene katılan TBMM Başkanı Numan Kurtumuş, Vali Okay Memiş, Garnizon Komutan ve 9'uncu Kolordu Komutanı Tümgeneral Fedai Ünsal, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk anıtına çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. Havuzbaşı Kent Meydanı'ndaki törene AK Parti, MHP; CHP ve İYİ Parti milletvekilleri de katıldı. İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra törene katılanlar 104 yıl önce kongreye ev sahipliği yapan binaya doğru kortej yürüyüşü gerçekleştirdi. Kurtulmuş ve beraberindekilerin ellerinde bayraklarla yaptığı yürüyüşün ardından Erzurum Kongre binasının bahçesinde ikinci tören yapıldı.
Vali Okay Memiş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in günün anlam ve önemini belirten konuşmasından sonra kürsüye gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, milli mücadele ruhunu yeniden yaşamak, Kuvayımilliye anlayışını yeniden idrak etmek, o büyük ulusal kurtuluş mücadelesinin hatıralarını yad etmek için bir arada olduklarını söyledi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Çok şerefli, çok güçlü bir tarihe sahibiz. Tarihimizin her safhası yarın için ışık tutabilecek, yarın için ders çıkarabileceğimiz fevkalade önemli olaylarla doludur. Bunları anlatacağız ama bunları asla bir destan gibi, asla bir masal gibi değil kendisinden dersler çıkartılacak, bizim milli hasletlerimizi ortaya koyan tarihi gerçekler olarak anlatacağız. Bu çerçevede içinde bulunduğumuz Erzurum Kongresi de Türkiye'nin yakın tarihi bakımından bugüne dair bize de çok ders veren çok dersler çıkartan önemli dönüm noktalarından birisidir. İşgale uğramış, ordusu dağılmış, tüfeği değil, kazması, küreği dahi kalmamış bir milletin ya Allah diyerek ayağa kalktığı ve yeniden özgürlük, istiklal ve istikbal mücadelesini verdiği o günlerin tarihi dönüm noktalarından birisi Erzurum Kongresi'dir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Havza ve Amasya tamimlerinden sonra gerçekleştirdiği Erzurum Kongresi aynı zamanda yeni dönemin başlangıcı o acılardan kurtuluşun ve istiklal mücadelesi vermenin en önemli dönüm noktalarından birisiydi. Orada neler konuşuldu? Toplantılar nasıl yapıldı? Ne şekilde gerçekleştirildi? Bunların hepsini biliyoruz. Ama esas olan ve esas ders çıkartmamız gereken bugünün Türkiye'sine ve dünyasına bizim için ışık verecek olan, yol gösterecek olan şey, Erzurum Kongresi'nin ruhunu unutmamaktır" diye konuştu.
‘SİBER VE UZAY VATANDAN KONUŞMAK ZORUNDAYIZ’
"Erzurum Kongresi'nin ruhunu üç temel noktada özetleyebiliriz" diyen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Bunlardan birisi Misakımilli'nin vazgeçilmez bir vatan sınırı olduğunun ilanıdır. Misakımilli o gün için de çok önemliydi, bugün için de çok önemlidir Ama bugün Misakımilli dediğimiz şey sadece o günkü Misakımilliden ibaret değildir. Bugün Misakımilli dediğimizde mavi vatandan bahsetmek zorundayız. Bugün Misakımilli dediğimizde siber vatandan, uzay vatandan konuşmak mecburiyetindeyiz. Çünkü Türkiye olarak tarihimiz boyunca Sultan Alparslan'ın bize yurt olarak kapılarını sonuna kadar açtığı Anadolu topraklarındaki varlığımızın ilk gününden itibaren inanın ki şöyle sırtımızı arkaya yaslayarak rahat içerisinde, huzur içerisinde sıkıntısız yaşadığımız neredeyse bir tek günümüz olmamıştır Mücadeleyle geçmiştir. Hep düşman saldırılarıyla geçmiştir. Hep dünya üzerinde atalarımızın gösterdiği gibi yol çizmek, yön vermek, mücadele etmekle geçmiştir. Onun için Anadolu topraklarındaki varlığımızın en önemli hususiyetlerinden birisi en son yaklaşık 5 milyon kilometrekare olan Osmanlı cihan devletinin 20 sene içerisinde paramparça edilerek bölünüp parçalanmasından sonra işte Erzurum Kongresi'ndeki ruh, Misakımilli sınırlarını yeniden belirleyen ve bu sınırlar üzerinde ayağa kalkmamızı sağlayan bir ruhtur. Şimdi ise Türkiye'nin yine çok problemli çok sorunlu bir coğrafyada Misakımilliye benzer bir şekilde mavi vatan hedeflerinden vazgeçmeden yürümek mecburiyeti vardır. Doğu Akdeniz'de münhasır ekonomik bölgelerimizi tespit ederek hem Türkiye'nin hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını sonuna kadar korumak ve burada çıkarılacak doğal gaz ve petrollerle birlikte Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs'ımızın inkişafını, gelişmesini sağlamak Erzurum'un Erzurum Kongresi ruhunun bize öğrettiği Misakımilli'yi korumanın şiarlarından birisidir. Aynı şekilde bütün dünya ülkeleri, hele dünyada büyük iddiaları olan büyük ülkelerin uzayda yarış yaparken, uzayda büyük bir mücadele verirken Türkiye'nin bundan geri kalması kendi sınırlarını koruyabilme kabiliyetini azaltacak bir husustur. Onun için diyoruz ki dün Misakımilli ne kadar önemliyse bugün uzay vatan da o kadar önemlidir. Siber vatan da o kadar önemlidir. Erzurum Kongresi'nden şahsen benim çıkardığım birinci ders budur. Misakımilli'yi bugünün anlayışı içerisinde yeniden güçlü bir şekilde değerlendirecek ve Türkiye'nin milli menfaatlerini koruyacak her türlü adımı atmakta tereddüt göstermeyeceğiz.”
‘BAĞIMSIZLIK MİLLİ KARAKTERİMİZDİR’
Kurtulmuş, “İkincisi az evvel de ifade edildi. O günün dünyasında dediğim gibi topu tüfeği kalmamış kazması, küreği kalmamış bir milletin paramparça olmuş koskoca bir cihan devletinin üzerinde küllerinin üzerinde ayağa kalkan Misakımilli ruhuna sahip çıkan Kuvayımilliye ruhuna sahip çıkan ecdadımız aynı zamanda da bir şekilde Türkiye'nin mandacı ve himayeci anlayışla asla yürümeyeceğini yani bağımsız bir ülke olarak ayağa kalkmaktan başka bir çaresi olmadığını cümle aleme ilan etmiştir Bağımsızlık bizim milli karakterimizdir. Dün Türkiye'ye, Osmanlı'nın kalıntılarından, Osmanlı'nın yıkıntılarından üzerinde milli mücadele veren insanlara mandacılığı ve himayeyi tavsiye edenler, telkin edenler olduğu gibi bugün de Türkiye'de uluslararası bazı güçlerin etkinliğini ve egemenliğini kabul etmek zorunda olduğumuzu söyleyen bazı mandacı ve himayeci çevrelerin olduğu da aşikardır. Bunlara asla müsaade etmeden tam bağımsız Türkiye ideali etrafında gücümüzü bilerek hayale kapılmadan rasyonel bir şekilde bu ülkenin hem gücünü hem itibarını arttıracağız ve Erzurum Kongresi'nin ruhuna sahip çıkacağız." dedi.
'MİLLİ MÜCADELENİN MERKEZ ÜSSÜ KUVAYIMİLLİYE'
Kurtulmuş, "Erzurum Kongresi'nin üçüncü olarak ruhunun bize söylediği şey milli mücadelenin merkezinin, milli mücadelenin karargahının, milli mücadelenin, merkez üssünün Kuvayımilliye olduğu ve ardından kurulacak Büyük Millet Meclisi olduğudur. Bu da bize her zaman hem milletin değerlerine ve kültürüne sahip çıkmamız gerektiğini hem de bu ülkenin birlikte uzlaşarak, anlaşarak işlerini istişareyle yapmak mecburiyetinde olduğunu hatırlatan fevkalade önemli bir unsurdur. Yani o şartlarda bile meclisi kurmayı düşünen o şartlarda bile farklılıkları bir arada yaşatabilmeyi, kendisi için rehber kabul eden o Kuvayımilliye ruhu aslında Türkiye'de demokrasi anlayışının da başlangıcını gerçekleştirmiştir. Bugün işte Türkiye Büyük Millet Meclisi içerisinde temsil edilen milletin farklı kanaat ve düşüncelerin temsilcisi olan siyasi partiler demokrasimize sahip çıkarak demokrasiyi daha da ileriye götürerek bu ülkenin demokrasi içerisinde gelişebileceğini güçlenebileceğini inanan unsurlar olarak varlığını koruyor. Değerli dostlar, bu üç temel unsuru diğer birçok bildiğimiz hususların yanında Erzurum Kongresi'nin ruhunu oluşturan üç temel unsur olarak ifade ediyorum."
TARİHİMİZİN EN UZUN YÜZYILI
“Allah'a çok şükür cumhuriyetimizin birinci yılını geride bıraktık” diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Abartısız söylemek gerekirse tarihimizin en uzun yüz yılı istiklalle birlikte başlayan o milli mücadele yıllarıyla devam eden kurtuluş mücadelesiyle birlikte devam eden cumhuriyetin birinci asrıdır. Hiç abartısız yine ifade ediyorum ki dünyadaki gelişmeler, bölgesel ve küresel gelişmeler Türkiye'nin önünde cumhuriyetimizin ikinci asrını, yeni bir fırsat kapısı olarak sonuna kadar açmakta, sonuna kadar aralamaktadır. Her alanda güçlü ve büyük Türkiye'yi yeniden güçlü büyük Türkiye'yi hep beraber kuracak iradenin merkezi Erzurum Kongresi'nde var olan iradedir. O iradeyi yeniden kuşanarak yani Türkiye'nin tam bağımsızlık istikametinde mücadelesini aksatmadan sürdürerek Türkiye'de toplumsal bütünlüğü sağlayarak birlik beraberlik içerisinde ortak milli hedeflerimizle yürüyerek bu ülkeyi, bu aziz milleti güçlü bir şekilde ayakta tutan milli ve manevi değerlerimizi ortak paydamız olarak kabul ederek yolumuza devam edeceğiz. Hiç şüphesiz Allah nasip ederse, Erzurum Kongresi'nin 204'üncü yıl dönümünü kutlayacak olan evlatlarımız çok daha büyük bir Türkiye'nin insanları olarak çok daha büyük bir özgüvenle konuşacaklardır. Bunun için sorumluluk bize düşüyor. Bu dönemde yaşayanlara düşüyor. Türkiye'yi her alanda güçlü kılacağız. Türkiye'yi sanayide, kültürde, sporda, eğitimde, her alanda dünya liginin en üst mertebesine çıkaracağız. Bunun için önümüzdeki cumhuriyetin ikinci asrını, sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin yüzyılı haline getireceğiz. Tekrar ifade etmek istiyorum: Sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye'nin yüzyılı haline getireceğiz. Sevgili dostlar sözün tek başına güçlü olması yetmez. Gereklidir, şarttır güçlü ve doğru bir sözü söyleyeceksiniz. Ama güçlü ve doğru bir sözü arkasında güçlü, tesirli bir güç olarak sözünüzün arkasına koyarsanız bunun kıymeti harbiyesi vardır. Işte ecdat bütün tarihimiz boyunca bu amaçla mücadele etmiştir hem sözünü en güçlü hale çıkarmak. Hakkı, hukuku, adaleti en güçlü şekilde temin etmek hem de bu sözünün arkasına en büyük gücü koyabilmek azmi gayretiyle mücadele etmiştir. İstanbul'un fethini sağlayan Osmanlı'nın adaleti sözünün gücüdür ama aynı zamanda da arkasına koyduğu büyük bir güçtür. Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti olarak Cumhuriyetimizin ikinci yılında hem sözümüzü çok güçlü çok kuvvetli şekilde ortaya koyacağız. Ama bu sözün arkasına da önce milli birlik ve beraberlik şuurumuz olmak üzere bütün elimizdeki imkanları, bütün gücümüzü koyarak yolumuza devam edeceğiz. İnanıyorum önümüzdeki yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacaktır. Önümüzdeki yüzyıl büyük ve güçlü Türkiye'nin yüzyılı olacaktır. Önümüzdeki yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olması sadece bizim için değil Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kafkaslar'dan, Güney Afrika'ya kadar bizim gözümüzün içine, şu ay yıldızlı bayrağın orta noktasına gözünü dikerek bakan yüz milyonlarca insanın da beklediği bir husustur. Güçlü büyük Türkiye dünyanın teminatı, bölge barışının teminatı, insanlığın teminatıdır. Güçlü büyük Türkiye Allah'ın izniyle insanlığın ortak değerlerde buluşmasını sağlayacak, insanlığın en büyük çekim merkezlerinden birisi olacaktır.”
Kurtulmuş'un konuşmasından sonra günün anlam ve önemini belirten şiirler okundu, halk oyunları gösterileri yapıldı. Mehter takımının mini konseri sonrası Kurtulmuş ve törene katılan protokol 104 yıl önce gerçekleştirilen kongrenin canlandırılmasını izledi. Kongre salonunda oturan Kurtulmuş, anlatılanları büyük bir dikkatle izledi.
'DÜNKÜ HAÇLILARIN KAFASINDAN NE GEÇİYORSA BUGÜNKÜ HAÇLILARIN KAFASINDA DA AYNI ŞEYLER VAR'
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Erzurum'da bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya geldi. Vali Okay Memiş, AK Parti milletvekilleri ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in de katıldığı toplantıda konuşan Kurtulmuş, "Türkiye Yüzyılı’nın en önemli hedeflerinden birisi olarak güçlü, sözü dinlenir, sözü etkili bir Türkiye üzerinden dünyada barışın adaletin sağlanması için mücadele edeceğiz. Abartısız bir şekilde söyleyebilirim ki neredeyse Sultan Alparslan'ın Anadolu'yu fethinden bu yana bu milletin şöyle hiçbir zaman arkaya yaslanarak rahat ve huzur içerisinde durduğu görülmemiştir. Sürekli olarak bu coğrafyada Türkiye'yi istemeyenler aziz milletimizin bu coğrafyada hükümran bir millet olarak varlığından rahatsız olanlar hep ecdadımızı rahatsız etmiş, hem iç fitnelerle hem dış saldırılarla Anadolu coğrafyasını o günkü adıyla Rumeli’yi hep istikrarsızlaştırmak için gayret sarf etmişlerdir. İnanın dünkü haçlıların kafasından ne geçiyorsa bugünkü haçlıların kafasında da aynı şeyler var. Dün Büyük Selçuklu'yu, Anadolu Selçuklularını, Osmanlı cihan devletini yıkmak için kimler hangi düşünceler ve tuzaklar içindeyse bugün de genç Türkiye Cumhuriyeti devletimizi yıkmak için aynı emperyalist güçler farklı senaryolarla, farklı tezlerle aynı işleri yapmaya devam etmektedir. Bunu önlemenin tek yolu uyanık olmaktan geçiyor, birlik ve dirlik olmaktan geçiyor. Ortak hedeflerimizde bütünleşmekten geçiyor, yardımlaşmaktan, dayanışmadan geçiyor" dedi.
'ADALETSİZLİKLERİN GİDERİLMESİ İÇİN ÇABA SARFETMİŞTİR'
Numan Kurtulmuş, Türk Milletinin dünyanın dört bir tarafında yaşanan haksızlıkların giderilmesi için çaba serf ettiğini belirterek, "Bu milletin çok temel özelliklerinden birisi da asla eyyamcı olmaması. Yani bana ne günümüzü gün edelim. Bize dokunmayan bin yaşasın değildir. Öyle olduğu için bu millet tarih boyunca hep dünyanın dört bir tarafında yaşanan haksızlıkların, adaletsizliklerin giderilmesi için çaba sarf etmiştir. Bugün de dünyanın birçok yerinde ortaya konulan insanlık dışı vahşetlerin, insanlık dışı saldırıların, birtakım insanlara toplumlara karşı insanlık suçları mahiyetindeki o saldırıların hepsine karşı çıkan bir milletin ahfadıyız. Sadece yakın zamanımıza bakalım. Saraybosna'daki, Bosna Hersek'teki kardeşlerimize karşı yapılan soykırıma topyekün bütün millet olarak karşı çıktık ve oradaki dostlarımızın kardeşlerimizin yanında yer aldık. Aynı şekilde bugün de zulme uğrayan Filistinli kardeşlerimizin yanında her vesileyle aziz milletimiz dimdik durmuş ve yanında yer almıştır. Dünyanın dört bir tarafında mazlum milletlerin temsilcileri olarak maalesef ölüme terk edilen işgaller, açlıklar, kıtlıklar ve iç savaşlar dolayısıyla insanlıktan çıkmış yönetimler vasıtasıyla ölüme terk edilen insanlara da yine bütün dünya 'göçmendir' diye kapısını kapatırken onlara gönlünü, kapısını açmak bu millete nasip olmuştur" diye konuştu.
Konuşmasında son günlerde artan Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara da tepki gösteren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Dünyanın dört bir tarafında Müslümanların kutsal değerlerine yapılan saldırılara en üst perdeden cevabı veren aziz milletimizin fertleridir. Örneğin bir süredir Avrupa'da devam eden Kur'an-ı Kerim yakma eylemleri başta olmak üzere Müslümanların kutsallarına saldıranlara karşı Türkiye olarak en üst perdeden cevabımızı veriyoruz, lanetliyoruz. İslam'a yapılan bu saldırı sadece İslam'ın ve Müslümanların değerlerine yapılan bir saldırı değil insanlığın temel değerlerine yapılan saldırılardır. Bunları tribünden maç izliyor gibi seyredenler ise aslında kendi sonlarını hazırlamaktadırlar. Demokrasiyle, insan haklarıyla, insanlık değerleriyle, Avrupa'nın kurucu değerleriyle hiç bağdaşmayan bu faşist, ırkçı İslam düşmanı tezleri uzaktan seyredenler aslında Avrupa kıtasında makul ve meşhur siyaset zeminin zehirlenmesine de vesile oluyorlar. Dolayısıyla biz millet olarak hem içimizde dirliği birliği koruyacağız hem dünyada yeni ve hakkaniyetli dünya sisteminin kurulabilmesi için her alanda mücadelemizi sürdüreceğiz."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasının sonunda STK temsilcileri ve iş adamlarının sorularını cevapladı.