02.02.2021 - 07:50 | Son Güncellenme:
Herve Magro, 30 Aralık 1960 tarihinde Ankara’da doğmuş ve aralıklarla 14 yaşına kadar burada yaşamış. Bu özelliğiyle tüm yabancı diplomatlar arasında çok farklı, özel bir konuma sahip. Fransa Büyükelçisi olarak, doğduğu kente 60 yıl sonra geri dönen Magro, ilk röportajını tamamen Türkçe konuşarak verdi.
Hürriyet'ten Serkan Demirtaş'ın haberine göre Magro’nun açıklamaları özetle şöyle:
ANKARA İLK GÖREV YERİM
“Diplomatik hayatıma, yurtdışı görevime ilk kez, 1988’de basın müşaviri olarak atandığım Ankara’da başladım. Bu Türkiye’deki üçüncü görevim olacak. Daha önce de İstanbul’da başkonsolos olarak görev yaptım. Çok daha önemlisi, çocukluğumun önemli yıllarını Ankara’da geçirdim. Burada doğdum ama çok az kaldım doğduktan sonra. Babam yeniden buraya atanınca, tekrar döndük ve 7 yaşından 13-14 yaşıma kadar burada kaldım. Hayatımın en güzel yıllarından birkaç tanesini burada geçirdim. Ankara’nın her yerinde, sokaklarında hatıralarım var. Çankaya’da oturuyorduk. Arkadaşlarımla topumuzu alır boş sahaya gider ve oynardık.
TÜRK OYUN ARKADAŞLARIM
Fransız okuluna giderdim ve bizim okulda Türkçe dersi yoktu. Dışarıda çok vakit geçirirdim, çok oynardım Türk arkadaşlarımla ve böyle böyle öğrendim Türkçe'yi... Ama onun da hikayesi ilginç: Sanki bir gün birden bire konuşmaya başladım. Karşımdaki arkadaşım bana ‘Ya bak şimdi Türkçe konuşuyorsun’ dedi. Yani, sanki birden bire makine dönmeye başladı ve konuşmaya başladım gibi oldu. En çok hatırladığım arkadaşlarımın yaptığı Fenerbahçe-Galatasaray kavgasıydı. Daha çok Fenerli vardı sokakta, bir iki de Galatarasaylı. Sürekli tartışma olurdu hangi takım en iyi diye.
ÇOK MUTLUYUM BURADA
Bilmiyorum yabancı büyükelçilerden kaçı Ankaralı? Çok mutluyum burada olmaktan. Washington’da, Cenevre’de, Kudüs’te görev yaptım ama Ankara tabii benim için çok daha farklı bir yer. (Muhataplarımla temaslarımda) bir sıcaklık ve samimiyet var. Bazıları biliyorlar benim Ankara geçmişimi ama yine de biraz şaşırıyorlar. Bu durum muhataplarımla ilişkilerimi olumlu etkiliyor sanırım. Dediğim gibi Türkler sıcak ve duygusal insanlar oldukları için onu hemen hissediyorum.
YABANCI HİSSETMEDİM
(Türkiye ile ilgili en önemli duygum) İnsanların yakınlığı… Mesela çocukluğumda kendimi hiçbir zaman yabancı hissetmedim. Ve bu her zaman aklımda tabii. Türkiye’nin imajı değişik Avrupa’da biliyorsunuz ama benim için şu çok önemli: Türkler çok pozitif ve sıcak insanlar. Türkler her şartta zorlukların ve krizlerin üstesinden iyimserlikle gelmesini biliyorlar.
DİYALOG İÇİN ÇABALAMALIYIZ
2020’de çok büyük gerilim yaşadık. Şu anda ilişkiler iyileşiyor ama güveni yeniden tesis etmek lazım. Son dönemde yapılan açıklamaları olumlu bir işaret olarak gördük. İyi yola giriyoruz gibi. Barbaros ve Oruç Reis limanlara döndü. Türkiye ve Yunanistan istikşafi görüşmeleri başladı. Ama bunun sürdürülmesi gerek. Yani bu birkaç aylık bir şey olmamalı. Gelecek AB Konseyi toplantısı için yapılıyor olmaması lazım. Şimdi normal, derin ve önemli bir diyalog için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Ona hazırız biz. Umuyoruz ki Türkiye de aynı amaçları paylaşıyor.”
‘TÜRKİYE’DEN SOMUT ADIMLAR BEKLENİYOR’
Büyükelçi Magro, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini şöyle değerlendirdi:
“Avrupa’da herkes (Türkiye ile) diyaloğu benimsiyor, destekliyor ama dediğim gibi Ankara’dan gerçek ve somut adımlar bekliyoruz... Açıkça söylemem gerekirse Türkiye’nin imajı düzelmedi. Şunu hatırlamak lazım: 2000’lerde Fransız basınında çıkanları hatırlarsanız Türkiye (Müslüman ülkeler için) bir örnek olarak gösteriliyordu. Yani şunu anlamak lazım: Türkiye’ye karşı bir durum yok Avrupa’da. Türkiye’nin gücüne karşı da bir şey yok. Burada duyuyorum, ‘Avrupalılar bizim yeni bir güç olmamızı istemiyorlar’ deniyor. Böyle bir şey yok.
ÖYLE BİR ENDİŞEMİZ YOK
Türkiye’nin çok önemli ve dengeleyici katkıları olabilir. Bu bölgede istikrarsızlık var, savaşlar ve terörizm var. Bu bölgede Türkiye gibi bir ülke lazım ve 2000’lerde de böyle görüyorduk. Türkiye tabii ki büyük bir ülke, 80 milyonluk bir nüfusa, büyük ve büyüyen bir ekonomiye sahip. O zamanlarda da böyle görünüyordu ve hiç kimse ‘Türkiye ne olacak, gücünden endişeleniyoruz’ falan demiyordu.
DİYALOG İSTİYORUZ
Türkiye belki kaygılarının tam olarak anlaşılmadığını düşünmüş olabilir. Biz Türkiye’ye karşı değiliz, tam tersi, Türkiye ile stratejik bir diyalog kurmak istiyoruz, ama ilişkilerimizde hâkim olması gereken ortaklık ruhu ile bağdaşmadığını düşündüğümüz hareketleri, bu ortamı doğru bulmadığımızı söyledik. Türkiye’nin pozitif rol oynamasını istiyoruz. Cumhurbaşkanımız bana şahsen söyledi: Türkiye’nin pozitif bir rol oynaması çok önemli.”