10.04.2017 - 15:21 | Son Güncellenme:
AA
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarıyla başlayan ve devlet sırrı niteliğindeki belgelerin bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Bölge Başkanlığında günlerce süren aramalara ilişkin soruşturmada görev yapan hakim ve savcıların yargılanmasına ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesinde başlandı. Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda yapılan yargılamada heyete Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanı Eyüp Yeşil başkanlık etti. Duruşmaya, tutuklu sanıklar eski savcı Mustafa Bilgili, eski hakimler Nihal Uslu ve Halil İbrahim Kütük jandarma eşliğinde getirildi. Duruşmada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca geçici olarak görevden uzaklaştırılan tutuksuz sanık hakim Abdullah Bahçeci de hazır bulundu.
Sanıkların yakınlarının da katıldığı duruşmada, Seferberlik Tetkik Komutanlığında o dönemde görev yapan subay ve astsubayların avukatı Süleyman Ayhan, Seferberlik Bölge Başkanı emekli albay Yusuf Akal ve soruşturma döneminde Seferberlik Astsubayı olan emekli asker Muzaffer Ata müşteki sıfatıyla yer aldı. Mahkeme Başkanı Yeşil, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca, eski Ankara Cumhuriyet Savcıları Mustafa Bilgili, Şadan Sakınan ile eski hakimler Nihal Uslu, Halil İbrahim Kütük, Dündar Örsdemir, emekli hakim Selahattin Türkeli ile Hasan Şatır ve Abdullah Bahçeci hakkında hazırlanan son soruşturma kararının iddianame yerine geçeceğini hatırlattı.
Başkan Yeşil, 8 sanık arasında sayılan ve haklarında yakalama kararı çıkarılan firari Dündar Örsdemir ve Şadan Sakınan'ın halen yakalanamadıklarını belirtti. Başkan Yeşil, son soruşturma raporunda, haklarında "görevi kötüye kullanma" suçundan dava açılması istenilen eski hakimler Hasan Şatır ile emekli hakim Selahattin Türkeli hakkındaki isnatların, başka dairenin konusuna girmesi nedeniyle bu iki kişi hakkındaki dosyanın ayrılmasına karar verdiklerini bildirdi.
SORUŞTURMA KARARI
Duruşmada daha sonra Savcı Kenan Zeybek tarafından, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının sanıklar hakkında hazırladığı son soruşturma kararı okundu.Buna göre, iddianame yerine geçen son soruşturma raporunda, sanıkların, "kozmik oda" soruşturması sürecinde FETÖ/PDY içerisinde yer alarak hareket etmek suretiyle devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerin hukuka aykırı yollarla ele geçirilip askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin edilip açıklanması eylemine müşterek fail olarak katıldıkları belirtildi. Sanıklardan Bilgili, Uslu, Örsdemir, Sakınan, Kütük ve Bahçeci'nin, "silahlı terör örgütüne üye olma", "gizli kalması gereken bilgileri açıklama", "görevi kötüye kullanma", Hasan Şatır ile emekli hakim Selahattin Türkeli'nin ise "görevi kötüye kullanma" suçundan cezalandırılması istendi. Sanıklardan Nihal Uslu, son soruşturma kararı kendisine tebliğ edilmediğinden savunma için süre istedi. Sanık Halil İbrahim Kütük de avukatı bulunmadığını, kendisine zorunlu müdafi atanmasının ardından savunma yapabileceğini belirtti. Diğer sanıklar ve avukatları da savunma yapmak için süre istedi.Duruşmada daha sonra müştekilere söz verildi.
MAĞDUR SUBAY ASTSUBAYLAR ŞİKAYETÇİ OLDU
Dosyada müşteki sıfatıyla yer alan avukat Süleyman Ayhan, Seferberlik Dairesi Başkanlığında o dönemde görev yapan subay ve astsubayların avukatlığını yaptığını, bu askerlerle ilgili soruşturmanın takipsizlikle sonuçlandığını söyledi. Bu dosyanın müştekisi olduğunu sonradan öğrendiğini belirten Ayhan, "Son soruşturma kararını inceleyip müşteki sıfatım var mı yok mu bir bakayım, ondan sonra beyan verebilirim." dedi. "Kozmik Oda" soruşturması sürecinde Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Bölge Başkanı olan emekli albay Yusuf Akal da "Bölge Başkanlığındaki subay ve astsubayların komutanı olarak çok mağduriyet yaşadık, şikayetçiyim." diye konuştu.
ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM
Soruşturma döneminde Seferberlik Astsubayı olarak görev yapan ve olaylar sırasında gözaltına alınan Muzaffer Ata da sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti. Ata, "uydurulan" soruşturma kapsamında, 25 Aralık 2009'da üniformasıyla gözaltına alındığını, kendisi gözaltındayken, eşi ve iki oğlunun bulunduğu evinin sabaha karşı arandığını anlattı. Olayların ardından 8 yıldır psikolojik tedavi gördüğünü, evinin karanlıkta aranması şokunu atlatamayan oğlunun da halen kırmızı reçeteli ilaç kullandığını söyleyen Muzaffer Ata, şunları söyledi: "Terörle mücadelede, ülkemiz, milletimiz, bayrağımız ve onurum için yıllarca çalıştım. Ama o dönemde en yakınlarımın gözünde dahi suçlu konumuna düştüm. Tedavime GATA'da başladım. Bana 'uyum bozukluğu' teşhisi konması nedeniyle, 'TSK'da görev yapamaz, silah kullanamaz' denilerek TSK ile ilişiğim kesildi, malulen emekli edildim. 6 yıl boyunca fiziki ve teknik takibe maruz kaldım, birçok baskı gördüm. İlişiğim kesildiği için şu an mesleğimle alakalı başka bir iş de yapamıyorum. Devletten aldıkları gücü kötüye kullananlar hakkında şikayetçiyim. Zalimler için yaşasın cehennem."
ERDOĞAN'IN ATTAN DÜŞME GÖRÜNTÜLERİ DE KOZMİK ODA'DAN ÇIKARILMIŞ...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin iddianamede, devlet sırrı niteliğindeki belgelerin saklandığı "Kozmik Oda"dan, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın dengesini kaybederek attan düştüğü anın fotoğrafların çıktığına yönelik ifadeler yer aldı. İddianamede tanık olarak ifadesine yer verilen Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Hukuk Müşavirliği ve Davalar Daire Başkanı Hakim Albay Okşan Çidem, 2009'da Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında bulunan 11 ve 16 numaralı odalarda arama yapılmasına izin vermeyen Başkanlık personeliyle, 2011 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunan Orgeneral Necdet Özel başkanlığında bir toplantı yapıldığını anlattı. Toplantıda, Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin aramalar hakkında bilgi verdiğini belirten Çidem, Özel'in, "Devlet sırrı olduğunu belirterek itiraz ettiğiniz belgelerde neler vardı" diye sorduğunu, bunun üzerine Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin de 2010 yılı Ocak ayında devlet sırrı oldukları gerekçesiyle savcılığa teslimine itiraz edilen 20 civarında belgenin birer nüshasının yer aldığı klasörü Özel'e sunduğunu belirtti.
Özel'in klasör içindeki evrakı incelemeye başladığını aktaran Çidem, bu evraklardan bir tanesinin o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın ata bindiği sırada atın huysuzluk çıkartması üzerine dengesini kaybederek düştüğü ana ilişkin fotoğrafların yer aldığı sunum olduğuna işaret etti. Çidem, dönemin Genelkurmay Başkanı Özel'in fotoğrafları görünce çok kızdığını, "Bu ne, bu mu kozmik odadan çıktı, bunun kozmik odada ne işi var?" karşılığını verdiğini bildirdi.
SİYASİ PARTİLERİN OY ORANLARI DA KOZMİK ODADAN ÇIKTI
Özel'in dosyayı incelemeye devam ederken geçmiş yıllarda yapılan bir seçimde bazı bölgelerde siyasi partilere çıkan oy oranlarına ilişkin bilgileri içeren belgeyi fark ettiğini anlatan Çidem, Özel'in "Bu ne, bunun ne işi var peki kozmik odada?" diyerek Özel Kuvvetler personeline tekrar sorduğunu aktardı. Çidem, Özel Kuvvetler personelinin de "Tam olarak bilmiyoruz ama bölge etütlerimiz için olabilir." şeklinde cevap verdiğini belirterek, görev alanları kapsamında çalışma yaptıkları bölgenin demografik yapısıyla ilgili hususlar için hazırlanmış olabileceğini ima ettiklerini vurguladı. Özel'in klasörü hızlıca çevirdiğini ancak ilgisiz evrakın kendisini sinirlendirdiğini dile getiren Çidem, "Bana bunlara devlet sırrı diye itiraz ettirip beni gülünç duruma mı düşüreceksiniz?" dediğini bildirdi. Özel'in "Peki ne var bu imajların içerisinde" diye sorduğunu ifade eden Çidem, Seferberlik Tetkik Kurulu personelinin de "Tam olarak bilmiyoruz, bölge etütlerimiz olabilir" yanıtını verdiğini anlattı.Çidem, Özel'in Özel Kuvvetler personeline "peki bu imajları yanlarında bizden (askeri personeli kastederek) birkaç kişi varken inceleseler, suç unsuru gördüklerini alsalar, askeri belgeleri sonrasında iade etseler bir sorun olur mu?" şeklinde bir soru yönelttiğini, Özel Kuvvetler personelinin de bu şekilde yapılacak bir incelemenin sorun yaratmayacağını ifade ettiğini aktardı. Bunun üzerine Özel'in, "Tamam mahkeme kararıyla istenen imajları teslim edin, biri Özel Kuvvetlerden biri Genelkurmay Adli Müşavirliğinden iki personelin ismini bildirin, onların huzurunda inceleyip kendilerini ilgilendirenleri alsınlar kalanlarını iade etsinler." şeklinde emir verdiğini belirten Çidem, bu şekilde toplantının sonlandığını kaydetti.
"ÖZEL KUVVETLER SORUN TEŞKİL ETMEZ"
Toplantı sonucunda Özel'in daha önceden devlet sırrı olduğu belirtilerek itiraz edilen bir kısım belgelerin içeriğini (Cumhurbaşkanı ile ilgili fotoğraflı yansılar, seçim sonuçları gibi) dikkate alarak mahkemenin arama kararına itiraz edilmesini uygun görmediğine dair bir tutanak düzenlediğini dile getiren Çidem, bu şekilde hazırlanan tutanağın kendisi ve o dönem Genelkurmay Adli Müşaviri olan Albay Muharrem Köse tarafından imzalandığını dile getirdi. Bu tutanağı Adli Müşavirlikte tutulan dosyaya eklediğini, sonrasında toplantıda alınan karar doğrultusunda Özel Kuvvetlerle de yazışma yapıldığını anlatan Çidem, Özel Kuvvetler tarafından, hem inceleme işlemlerinde görev yapması uygun görülen bir binbaşının isminin bildirilmesini hem de askeri personel huzurunda yapılacak incelemenin askeri bilgi/belge açısından sorun teşkil etmeyeceğini yazılı olarak ifade ettiğini belirtti. Adli Müşavirliği temsilen kendi isminin uygun görüldüğünü, neticede bahse konu imajların mahkeme kararı gereğince Cumhuriyet Savcılığının emanetinde muhafaza edilmek üzere gönderildiğini aktaran Çidem, bu imajlar içerisinde CMK’nın 125'inci maddesi uyarınca devletin güvenliğine ilişkin bilgi ve belgeler bulunabileceğini, bu nedenle belirtilen madde kapsamında yapılacak incelemelerin askeri personelin katılımıyla gerçekleştirilmesinin uygun olacağını belirten bir yazı hazırlandığını bildirdi. Çidem, Muharrem Albay'ın bu yazıyı hem dönemin Genelkurmay ikinci başkanına hem de dönemin Genelkurmay Başkanına onaylattığını da ifadesinde kaydetti. Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Eyüp Yeşil, ara kararları açıkladı. Yeşil, ByLock kullanıcısı olan bazı sanıklarla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğünden doküman istenmesine, sanıklara savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine karar verdiklerini bildirdi. Duruşma, 7 Haziran 2017'ye bırakıldı.
KOZMİK ODA SORUŞTURMASI
Eski Ankara Savcısı Mustafa Bilgili, kamuoyunda "Kozmik Oda" olarak bilinen, Aralık 2009'da dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a "suikast düzenleneceği" iddiası üzerine açılan soruşturmayı yürütmüştü. Savcılık, Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına ait "devlet sırrı" niteliğindeki belgelerin bulunduğu 11 ve 16 numaralı odalarda (kozmik oda) arama yapmak istemiş, Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanlığı görevlileri ise çift kilitli çelik kapılarla muhafaza edilen odalardaki bilgi, belge ve arşiv kayıtlarının devlet sırrı niteliğinde, devletin güvenliğiyle ilgili doğrudan bilgiler içerdiğini belirterek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddesi gereği cumhuriyet savcılığına bu odalara giriş izni verilemeyeceğini ifade etmişti.
Bunun üzerine savcılığın talebiyle o dönem Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olan ve FETÖ üyeliği suçlamasıyla halen aranan hakim Kadir Kayan, bu odalarda 20 gün boyunca arama yapmış, CD, dosya ve hard disklerden oluşan "gizli belgeler" dışarı çıkarılarak FETÖ ile bağlantılı oldukları tespit edilen TÜBİTAK uzmanı bilirkişilere çözümletilmişti. Yıllarca Bilgili'de bulunan dosya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki yeni iş dağılımının ardından Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosuna verilmişti. Büroda görevli savcı, 38 şüpheli asker hakkındaki soruşturmayı Mart 2015'te "takipsizlik" kararıyla sonuçlandırmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, daha sonra "Kozmik Oda" soruşturmasında, Türk Silahlı Kuvvetleri personeline "kumpas" kurulduğuna yönelik deliller elde edilmesi üzerine aralarında eski polisler ve TÜBİTAK personelinin de bulunduğu bazı zanlılar hakkında soruşturma açmıştı.Sanıklardan Bilgili ve Şadan Sakınan'ın terör örgütünün gizli haberleşme programı ByLock kullanıcısı oldukları da ortaya çıkmıştı.