29.09.2021 - 16:50 | Son Güncellenme:
Selçuk Bulut / Milliyet.com.tr - 2020’nin Mart ayından itibaren geçilen uzaktan eğitim sistemi, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla yerini sıkı tedbirler eşliğinde yüz yüze eğitime bıraktı. Yaklaşık 1 buçuk yıl boyunca evlerden online şekilde eğitim alan çocukların yüz yüze eğitime dönerken yaşadıkları sorunlara dikkat çeken Klinik Psikolog Ceren Gümüş Yaşa, veli ve öğretmenlere önemli uyarılarda bulundu.
'ANNEYİ BIRAKMAKTA SORUN YAŞIYORLAR'
Pandemi sonrası öğrencilerde yaşanan en dikkat çekici sorunlar neler?
Ceren Gümüş Yaşa: Okula dönüş sürecinde, çocukların yaşadığı süreçler yaş gruplarına göre değişebiliyor. Tüm okul sürecindeki çocuklarda gördüğümüz genel bir şey var, o da kaygı. Sadece kaygının ortaya çıkış şekli biraz değişiyor. Mesela salgından önce, okul öncesi eğitime başlayan ya da ilkokul birinci sınıfa giden çocuklar pandemi döneminde daha fazla ebeveynleriyle vakit geçirdiler. Bu da çocukları bağlılık ve bağımlılık noktasına getirdi. Anneyi bırakmakta sorun yaşayan çocuklar da ortama uyum sorunları görülebiliyor.
'YÜZ YÜZE EĞİTİM ÖĞRENME SÜRECİNİ ETKİLİYOR'
Pandemi, çocukların öğrenme motivasyonunu ve derse ilgisini nasıl etkiledi?
Ceren Gümüş Yaşa: Performans kaygısı, başarı kaygısı yaşamaya başlayan, anlamakta, öğrenmekte güçlük çeken öğrenciler görebiliyoruz. Sebebi ise pandemi döneminde verilen eğitim ve çocukların bu eğitimi alma durumu. Çünkü çocuklar okulda yüz yüze ders aldıklarında öğrenme süreçleri daha iyi olabiliyor. İnsan olarak dışsal motivasyonla çok beslenen bir yapımız var. Ancak pandemi döneminde bu dışsal motivasyonun olmaması, çocukların derslerini de etkiledi.
Yaşananlar, çocukların daha esnek davranmasına neden oldu. Esneklik sürecinden sonra okula geçişlerde öğrenme, adaptasyon sağlama, uyum sağlama, kendini derslere verme konusunda biraz problem yaşanıyor.
'KAYBEDİLEN İKİ YIL TELAFİ EDİLSİN'
Öğretmenler yüz yüze eğitime geçerken neler yapmalılar? Ders yoğunluğu nasıl olmalı?
Ceren Gümüş Yaşa: Kaybedilen bu iki yılın bir telafisi yapılmalı. Okula uyum sürecinde direkt sıkı bir ders modunda olunmamalı. Daha çok o iki senenin toparlanması yapılarak akabinde de bu sene göreceği derslerle devam edilmeli. Çocukların aslında bu geçişi, biraz yumuşak yaşamaları gerekiyor. Çünkü iki sene boyunca online eğitim gördükten sonra okula adaptasyonlarda yaşanan gevşekliğin, rehavetin biraz toparlanabilmesi için öğretmenlerin biraz daha anlayışlı, biraz daha toparlayıcı, biraz daha empatik bir şekilde yaklaşması gerek.
'VELİLER ÖDEVLERİ YAPMAMALI'
Bu dönemde velilere düşen görev nelerdir? Okula gitmek istemeyen çocuklar nasıl motive edilmeli?
Ceren Gümüş Yaşa: Velilerin pandemi öncesi ve sonrasında bazı alışkanlıkları bırakmaları gerekiyor. Derslerde yaşanan başarısızlık sonrası öğretmeni aramaları, bitmeyen ya da yapılmayan ödevi tamamlama gibi durumlardan bahsediyoruz. Hepsi böyle yapmasa da yapmayanlar da yok değil. Bir yerden sonra bu duruma çocuklar alışabiliyor. "Annem olsa notları alır", "Annem olsa öğretmenle konuşur", "Annem olsa devamsızlık yazdırmaz", "Annem olsa beni bir şekilde toparlar" gibi bir yaklaşımı öğrendikçe çocuk ödevlerini yapmak, dersine çalışmak gibi kendi yapması gereken davranışları maalesef yapmıyor.
Dolayısıyla burada "Derslerine çalış", "Ödevini yaptın mı?", "Bak geri kalacaksın" gibi hep böyle arkadan itekleyen veya çocuktan bir adım önde giden ebeveynleri görebiliyoruz. Bu, doğru bir tavır değil. Evet, velilerimizin çocuklarını takip etmesi, desteklemesi lazım ama onlardan bir adım önde gitmeden, bir şey yapmasına fırsat sağlayarak yardımcı olması gerekiyor.
Örneğin "Bugün ödevini yaptın mı?" ya da "Ödev var mıydı?" gibi değil, "Bugün öğretmen ödev konusunda neler söyledi? Bunları hatırlıyor musun?" tarzı sorular yönlendirilebilir. Takip etmesi için ona yardımcı olmaya çalışılması önemli.
'DOĞRU SORUYU SORMAK ÖNEMLİ'
Birinci sınıfa başlayan ve sınava hazırlanan çocuklara veliler nasıl yaklaşmalılar?
Ceren Gümüş Yaşa: Özellikle çocukları birinci sınıfa ya da okul öncesi eğitime başlayan veliler için şunları öneriyoruz: "Bugün nasıl hissettin?", "Çok mutlu olduğun bir an oldu mu?", "Üzgün hissettiğim bir an oldu mu?, "Hangi noktalarda zorlandığını düşünüyorsun? Sana bu konuda nasıl yardımcı olalım?" şeklinde konuşmalar yapılabilir. Şu an sekizinci sınıfa ve ya da lise sona gidenler yani sınava hazırlanan grup biraz daha stresli. Çünkü son iki seneyi yüz yüze eğitim almadan geçirdikleri için şu an bir performans kaygısına girmiş durumdalar. O sebeple başvuran danışanlarımızın sayısı arttı.
"Nasıl yapacağız?", "Sorular nasıl olacak?", "Geçen sene çok zordu, bu sene de öyle olur mu?", "Zaten 1-2 senem yüz yüze geçmedi, nasıl telafi edeceğiz?" gibi bir sorular akıllarında olabiliyor. Bu konuda herhangi bir baskı yapmamanın önemli olduğunu hep söylüyoruz. Açık uçlu sorularla çocuğunuzun yanında olduğunu hissettirmeniz, olumsuz düşüncelerden daha çabuk sıyrılmasını sağlayacaktır.
'ÇOCUK OKULA GİTMEK İSTEMİYORSA…'
Okula gitmek istemeyen çocuğa nasıl yaklaşılmalı?
Ceren Gümüş Yaşa: Veliler çocuğun korkusunu anlamalı, çocuğun okula gitmek istememe sebebini öğrenmeli. “Sen çocukluk ediyorsun. Bunları bilerek yapıyorsun. Kesin gitmek istemiyorsun. İstemediğin için de bahane uyduruyorsun" gibi ifadelerle çocuğa yaklaşılmamalı.
Bu dönemde ayrıca kıyas yapmak, eleştirmek, yargılamak da sıkça rastlanan bir durum. Bu gibi durumlar çocukların motivasyonunu artırmıyor, aksine daha fazla kaçmasına neden oluyor. Ağlama krizleri, kas ağrıları, öfke nöbetleri ortaya çıkabilir. Peki, bu duruma karşı ne yapmak gerekiyor? Onları anladığımızı gösteren işaretleri, çocuklarımıza göstermemiz gerekiyor.
"Şu an gitmekte zorlandığını anlayabiliyoruz. Oraya gitmek seni biraz rahatsız ediyor. Bunu konuşalım mı?" şeklinde yapılacak konuşmalar, çocuğu rahatlatacaktır. Çünkü bu kapıyı açmazsak bize kendisini açmayacaktır. O bize kendisini açmadığı sürece biz ona yardımcı da olamayız. Onun da davranışları değişmez, duygularını boşaltamaz, kendisini anlaşılmış hissedemez ve öfke duyar.