Gündem‘Kızımın çamaşırı ters giydirilmişti’

‘Kızımın çamaşırı ters giydirilmişti’

13.12.2012 - 07:50 | Son Güncellenme:

İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan, ”Erköseoğlu’nun başının arkasındaki morluğun düşmeden önce mi, düşmeden sonra mı oluştuğu, düşmeyle meydana gelmesinin mümkün olup olmadığı” hususlarında rapor alınmasına karar verdi

‘Kızımın çamaşırı ters giydirilmişti’

Beyoğlu’da bir apartman boşluğunda cesedi bulunan Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun ölümüne ilişkin iki kardeşin yargılamasına devam edildi.

Tutuksuz sanıklardan Can Paksoy, yargılamanın 2 yıldır sürdüğünü belirterek, ”Bu kara leke hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor, bizi mağdur ediyor. Evladını kaybeden ailenin acısı büyük ama bizim de toplanan tüm delillerle suçsuzluğumuz kanıtlandı. Bu yargılamanın sona erdirilmesini istiyorum” dedi.

Haberin Devamı

AVUKAT VE BABA MAHKEME ÇIKIŞINDA KONUŞTU;



-Annenin talebi-

Duruşmada söz alan Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun annesi Ferah Kural, bugün çok konuşmak istediğini belirterek, şunları söyledi: ”Ben sadece sonucu istiyorum. Kızımın bu dünyadan gönderildiğini düşünüyorum. Kızım bulunduğunda iç çamaşırlarının her ikisi de ters. İç kopçası olan bir kıyafeti çıkartıp, sonrada iç çamaşırlarını ters giyerek, çok yoğun alkollü olarak o camdan atladığına inanmıyorum. Ayrıca Can Paksoy, sürekli hatırlamadığını söylüyor. Kimseyi karalamak istemiyorum. İnsan olgusuna, canlı olgusuna saygım sonsuz. Kimseyi karalamak istemiyorum çocuklar. Hakkımızda hayırlısı olsun her iki aile için de.” Ferah Kural, Ulusal Kriminal İnceleme Bürosu’nca hazırlanan raporda, kızı Sinem’in olay yerine kendi rızasıyla gelmediğinin emareleriyle belirtildiğini de savunarak, bu raporun dikkate alınmasını istedi.

Sinem Erköseoğlu’nun babası Ergün Erköseoğlu, öldükten sonra kızının cesedini morgda incelediğini ve bir baba olarak kızının tırnaklarının içine varıncaya kadar vücudunun her yerine, saçlarına, vücudundaki travmalara baktığını belirterek, ”İncelediğimde başının arkasındaki morluğu gördüm. Ben gördüm ancak kolluk görevlileri görmemiş. Adli Tıp Raporu’nda bundan bahsedilmiyor. Sorularla yürüyüp giden bir dava. Her talebimiz reddedildi. Her şeyin açık bir şekilde ortaya konulmasını istiyorum” ifadesini kullandı.

Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun dedesi Ziya Kural, ”Sayın savcı iddianamede bütün bulguları derlemiş, toplamış ve bu cinayetin iki kardeş tarafından işlendiğini belirtmiş, dava açılmış. 7’nci celseye geldik, olay nasıl oldu, intihar mı, katiller mi attı? Bu aydınlansın. İntiharsa intihar deyin. Resen yapmanız gerekenleri yapmıyorsunuz” diye konuştu.

-”Baş arkasındaki morluğun nedeni ne?”-

Haberin Devamı

Duruşmada konuşan müdahil ailenin avukatı Rezan Epözdemir, Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun otopsi raporuyla Adli Tıp Kurumu’ndan 13 Haziran 2012’de alınan rapor arasında bir kelimelik bile farklılık bulunmadığını kaydederek, Erköseoğlu’nun başının arkasındaki morluğun (ekimoz) nedeninin ortaya çıkmadığını, morluğun düşmeden önce mi, sonra mı oluştuğunun aydınlatılması gerektiğini söyledi.

Avukat Epözdemir, olayın aydınlatılması için devlet üniversitelerinden birinin adli tıp biriminden rapor alınmasını da talep etti.

Sanıklar Can ve Emre Paksoy kardeşlerin avukatlarından Köksal Bayraktar, müdahil avukat Epözdemir’in beyanlarının aksine, adil bir yargılanma yapıldığını düşündüklerini ve müdahil avukatın mahkeme heyetini etkilemeye çalıştığını ifade ederek, Adli Tıp Raporu’nun dava konusu olayı aydınlattığını ve müvekkillerinin suçsuzluğunun ortaya çıktığını savundu.

Sanık avukatlarından Dilek Helvacı’nın da bu yönde beyanlarda bulunması üzerine oturduğu yerden konuşan anne Ferah Kural, Helvacı’ya, ”Sen anne misin? Anne değilsin. İç çamaşırları nasıl ters giydiriliyor anlatır mısın?” diye seslendi. Baba Ergün Köseoğlu da ” 7. celsedeyiz. Biz olay aydınlatılsın istiyoruz. Ölüm olayı nasıl meydana geldi” dedi.

-”Yargılamada maskaralık” tartışması-

Haberin Devamı

Bu sırada yeniden söz alan avukat Rezan Epözdemir, sanık avukatlarından Dilek Helvacı’nın mübaşir kanalıyla duruşma tutanağına eklemelerde bulunduğunu iddia etti. Bu iddia üzerine Epözdemir ile sanık avukatları arasında sözlü tartışma yaşandı.

Baba Ergün Köseoğlu’nun ayağa kalkarak, ”Böyle şey olur mu?” şeklinde bağırması üzerine araya giren mahkeme heyeti başkanı Ahmet Müşteba Özbek, susmamaları durumunda müdahil tarafı duruşma salonundan çıkaracağını söyledi.

Sinem Erköseoğlu’nun dedesi Yusuf Ziya Kural söz alarak, ”Bu yargılamada yapılanlar soytarılık, maskaralıktan başka bir şey değildir. Bütün taleplerimiz geri çevrilmiştir” demesi üzerine başkan Özbek, mahkemeye hakaret ettiği gerekçesiyle Kural’ın salondan çıkarılması için güvenlik görevlilerini çağırdı. Üye hakim Selahaddin Elitaş’ın başkanın kulağına bir şeyler söyleyerek uyarması üzerine Yusuf Kural’ın salondan çıkarılmasından vazgeçildi.

Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Güngör Erkoç, Adli Tıp 1. İhtisas Dairesi’nin, 13 Haziran 2012 tarihli raporunda, Sinem Erköseoğlu’nun yüksekten düşme sonucu öldüğüne yönelik görüş bulunduğunu belirterek, raporun yeterli bulunması nedeniyle yeniden rapor alınması hususundaki taleplerin reddedilmesine karar verilmesini istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan, ”Erköseoğlu’nun başının arkasındaki morluğun düşmeden önce mi, düşmeden sonra mı oluştuğu, düşmeyle meydana gelmesinin mümkün olup olmadığı” hususlarında rapor alınmasına karar verdi.