29.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Mert İnan
CHP tarafından dün gerçekleştirilen “Uluslararası Suriye Konferansı”nda sayıları 4 milyona yaklaşan mülteci sorunu ile Türkiye-Suriye ilişkilerinin geleceği masaya yatırıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir gerçek var. O da Suriye’nin barışı ile Türkiye’nin huzurunun iç içe geçmiş olduğu gerçeğidir. Bunun için Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini unutmamalıyız” dedi.
CHP tarafından “Suriye’de Barışa Açılan Kapı” başlığı ile İstanbul’da bir otelde gerçekleştirilen konferansa, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve çok sayıda CHP’li kurmayın yanı sıra yabancı konuklar da katıldı.
‘Ortak tarihi bağımız var’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağababa’nın açılış konuşmasından sonra ilk olarak İmamoğlu çıktı. İstanbul’da hiçbir kaydı bulunmayan 25 bin, farklı illerde kayıtlı olduğu halde kentte yaşayan 150 bin Suriyeli olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu sorunla tek başına baş etmemizi kimse bizden bekleyemez. Sorun uluslararası bir sorundur. Nihai hedefimiz Suriye’nin istikrara kavuşturulması ve Suriyelilerin oradaki hayatlarına en özgür biçimde dönebilmesinin sağlanmasıdır. Bu çözümde yolumuzu aydınlatacak en değerli ışık toplumsal vicdanımızdır. Suriyelileri elbette ve asla kendi kaderine terk etmeyeceğiz” dedi.
İmamoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu ise Suriye’nin barışı ile Türkiye’nin huzurunun iç içe geçmiş olduğunu belirterek, “Bunun için Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız” dedi. Türkiye’nin Suriye ile ortak tarihi ve kültürel bağlara sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir an önce dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini yeniden kurmak isteyen bir siyasi partinin genel başkanı olduğunu ifade etti.
Suriye’de akan kanın durdurulması için Eylül 2011’den bu yana girişimlerde bulunduklarını dile getiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, tüm bu çabalarının amacının Ortadoğu’da kanı durdurmak ve bölge halklarının eşitlik ve kardeşlik içinde yaşamalarını sağlamak olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin 90 yıllık dış politikası kısa bir süreç içinde perişan edildi. Bütün birikimler çöp sepetine atıldı. Ortadoğu’ya mezhep eksenli bakılması Türkiye’nin tarihinde daha önce görülmemişti. Şimdi komşularımız ‘Türkiye bize neden düşman?’ diye soruyorlar. Şu hususun altını kuvvetle çizmek isterim. Biz uluslararası hukuktan yanayız. Uluslararası hukuka ve sağduyulu bir dış politikaya saygı göstererek hareket etmek zorundayız.”
‘Astana olumlu ancak yetersiz’
Türkiye-Rusya İlişkileri uzmanı Ivan Starodubtsev, konferansta yaptığı konuşmada, hem Rusya’nın, hem de Türkiye’nin barışa ihtiyacı olduğunu söyledi. Astana sürecinin olumlu ancak yeterli olmadığını belirten Strodubtsev, “Uçak krizi ve büyükelçimizin öldürülmesinden sonra geldiğimiz noktada bedel ödedik. 2011-2017 arasında Suriye’de kalıcı barış için hiçbir başarılı sonuç alınamadı. Rusya, Arap Baharı’nın başladığı dönemlerde sadece sessiz kaldı ve BM’den çıkan kararları onayladı. Süreç içerisinde Suriye’deki savaşa mecburen dahil olduk. Astana süreci Türkiye ve Rusya’nın ilişkileri açısından umut verici. Ancak Astana süreci dönüm noktası değil, oyunun başlangıcıdır” diye konuştu.