13.03.2019 - 15:46 | Son Güncellenme:
AA
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına, tutuklu sanık Hürol Karadaş ile avukatı katıldı.
Duruşmada, mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, sanığın örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğunu ve Bank Asya'daki hesabında örgüt talimatı sonrası yüksek miktarda artış görüldüğünü belirterek, ''Dosya arasındaki ByLock mesaj içerikleri, sanık hakkında bilgisi ve görgüsü olduğu anlaşılan tanık beyanı ve diğer dosya kapsamına göre sanığın FETÖ ile irtibatlı Kaynak Holding'de hukuk işleri koordinatörü olarak görev yaptığı, örgüt mensuplarının örgütsel faaliyetlerini yürütebilmelerini sağlamak amacıyla avukatlık mesleği ile bağlantılı olarak yönlendirmelerde bulunduğu, dolayısıyla sanığın FETÖ terör örgütünün önemli ve etkin konumdaki hukukçularından olduğu, yukarıda anlatılan delil durumu nedeniyle sanığın inkara yönelik savunmasına itibar edilemeyeceğini" kaydetti.
Sanığın sosyal paylaşım sitesi üzerinden FETÖ'nün propagandasını içerecek şekilde paylaşımlarda bulunduğu aktarılan mütalaada, her ne kadar sanık hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine yüklenen bu suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi istendi. Mütalaada, sanık hakkında "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçundan kamu davası açıldığı hatırlatılarak, sanığın dosya kapsamına göre belirlenen eylemlerinin "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunu oluşturacağı gerekçesiyle bu suçtan cezalandırılması talep edildi.
Tutuklu sanık Karadaş, mütalaaya karşı beyanda bulunarak hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Dosyanın karara bağlanacağını açıklayan mahkeme heyeti, sanığa son sözünü sordu. Sanık Karadaş da ''Adalet ve hakkaniyetle karar vereceğinize inanıyorum.'' dedi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Hürol Karadaş hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de sanığın üzerine yüklenen suçu işlediğini gösteren her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetine yeterli, inandırıcı ve kesin delil elde edilemediğinden, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi de gözetilerek bu suçtan beraat kararı verdi.
Heyet, hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütü kurma veya yönetme" suçlarından cezalandırılması istemi ile kamu davası açılan sanığın eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, eylemlerinin "silahlı terör örgütüne üye olma" suçunu oluşturacağını belirterek, sanığı ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 8 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Sanığın suçu terör kapsamında olduğundan cezayı 12 yıla çıkaran heyet, sanığın samimi pişmanlığının bulunmaması ve yargılama sürecindeki hal ve hareketleri de göz önüne alınarak cezada indirim yapılmamasına hükmetti.
Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, dosya içerisinde bulunan sosyal medya araştırma tutanakları ve sanığın yaptığı paylaşımlar dikkate alınarak, sanıkla ilgili ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını da kararlaştırdı.