03.07.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
KARADENİZ DİRENİYOR - 4 / Burcu ÜNAL
Fotoğraflar: Bünyamin AYGÜN
Bugün sadece cami minaresinin su üstünde kaldığı Gelivera köyü için sakinlerinin 2009’da başlayan mücadelesi hala sürüyor. Gelivera’da mücadeleyi ilk başlatanlardan Hulusi Bilgin, 2009’da ilk defa köylerinde baraj ve HES yapılacağını, derelerinin suyunun kullanılacağını öğrendiğinde birkaç köylüyle buna direnmeye karar verir. Fakat o günlerde halen köylerinin tamamının su altından kalacağından habersizdirler.
Tespit başlamıştı bile
Onlar HES’e ve baraja karşı örgütlü bir mücadele yürütme kararı verdiklerinde aslında köyün büyük bir kısmı iş ve aş geleceği umuduyla HES’ten ve barajdan yana oldu. Bu da Bilgin ve arkadaşlarının başlattığı direnişe desteği azalttı. Fakat buna karşın mücadeleden vazgeçmediler. Daha sonra köyün de sular altında kalacağının öğrenilmesiyle destek de artmaya başladı. “Elimizden deremizi, suyumuzu, köyümüzü, tarlamızı, bağımızı alacaklar. Ne yapalım diye düşünmeye başladık” diyen Bilgin, yine de köyde bir ÇED bilgilendirme toplantısı yapılmadığı için aslında ne olup biteceğine dair bilgilerinin sınırlı kaldığını ve bunun da direnişlerinde büyük bir handikap yarattığını anlatıyor: “HES köyün şurasına kadar gelecek falan derken biz çok sonraları ÇED raporunu görüp de ne kadar devasa olduğunu öğrendik. Tabii biz bu bilgileri toplayana kadar kadastro tespit çalışmaları başlamıştı bile...”
‘Burada yaşamıyorsunuz’
Köyde 2009’da başlayan HES ve baraj projesine karşı duruş 2011 yılına gelindiğinde artarken iki nedenle direnişin gücü kırılmış ve köy sular altında kalmış; İlki geç edinilen bilgiler ve bu nedenle köyde başlangıçta HES ve baraj projesine verilen desteğin yüksek olması... İkincisi ise köyde 1986’da okulun kapanmasının ardından kışın çok az kişinin yaşaması... “Köyümüzde 140-150 hane vardı. Tarım ve hayvancılıkla geçiniliyordu. Fakat tarımda genelde hasat da yazın yapıldığı ve kış şartları çetin olduğu için okul da kapandıktan sonra kışın köyde neredeyse kimse kalmıyordu.
Yani orası neredeyse hiçbirimizin artık ilk adresi değildi” diyen Bilgin, bunun kendilerine karşı bir koz olarak kullanıldığını belirterek, “Kapısını çaldığımız yetkililer bize genellikle, ‘Zaten siz burada yaşamıyorsunuz’ diyorlardı” diye ekliyor.
Tabii başlangıçta HES ve baraj projesine destek verenleri ‘taraflarına’ çekmeleri de pek kolay olmamış. İlk günlerde bir yanda HES’çiler geldiğinde protestolar düzenlenirken, diğer yanda köyde restoranı, kahvehanesi olanlar bu gel-gitlerden sağladıkları kazanç nedeniyle gelenleri son derece sıcak karşılıyordu.
‘Evimiz elden gidiyor’ Gelivera’da HES karşıtlığının yükselişi 2011 yılında gerçekleşmiş. Kamulaştırmalar başladığında birçok kişi mülkü ve arazisinin karşılığında beklediği miktarı alamayınca, birden HES ve baraja karşı direniş örgütlü bir mücadeleye dönüşmüş ve toplu eylemler düzenlenmeye başlanmış. Bu dönemi, “Olay somutlaştığında şunu gördüler; yerimiz, evimiz, malımız gidiyor. O zaman bir telaş sardı” diyen Bilgin, o güne kadar dava açmak için bulamadıkları desteği o andan sonra topladıklarını belirtiyor. Köyün ‘doyulan yer’ olmaması da HES’e karşı direnişi etkilemiş. “Burada evimiz yıkılıyor ama orada evimiz var dedik” diye itirafta bulunan Bilgin, bunun da aslında köylerine sahip çıkmak için ihtiyaç duydukları enerjilerini olumsuz yönde etkilediğini söylüyor.
Buna karşın dedelerinden miras kalan köyünü korumak için mücadeleden asla vazgeçmediklerini söylüyor Bilgin. Arkadaşlarıyla köyü ev ev dolaştıklarını ve dava açmak için insanları ikna ettiklerini anlatan Bilgin, bekledikleri yürütmeyi durdurma kararının bir türlü mahkemeden çıkmamasından yakınıyor. Bilgin ve köylüler, köyleri sular altında dahi kalsa, sonuna kadar davalarının peşinde olacaklarını söylüyorlar.
Orduluların zaferi
Peki köy zaten halihazırda sular altında kalmış, bundan sonra dava sonucu neyi değiştirir ki? Köylüler acil kamulaştırmayı iptal davası açmış. Davanın lehlerine sonuçlanması durumunda “Bizimle pazarlık etmedin, toprağımı, arazimi kullanıyorsun... Evimi yıktın, geri ver” demeye hazırlanan Geliveralıların hala umudu var... Hala umutları olsa dahi şimdilik HES ve baraj mücadelesini kaybetmiş görünen Geliveralıların aksine Ordulular mücadelelerinden zaferle çıkmış.
Giresun’dan farklı olarak ilk günden beri şehirlerinde ne olup bittiğinin farkında olan ve hızla harekete geçen Ordulular, şimdi başlamış olan bir HES inşaatını durdurma kararı aldırtmış ve hatta açılan bir tünelin önünü de kapatmışlar. Hikayenin başlangıcı ise oldukça ilginç...
Her şey baz İstasyonuyla başladı
Av malzemeleri satan ve Avcılar Derneği’ne başkanlık yapan Osman Güven, evinin karşısındaki baz istasyonuna eşi kanser olunca dikkat kesilmiş. Elektromanyetik radyasyonu araştırmaya başlayan Güven, konu hakkında araştırmalar yapmış. Zararlarını gördükten sonra o baz istasyonunu evinin karşısından kaldırtmak için birçok kurumdan da konu hakkında topladığı bilgilerle bir dava açmış ve kazanmış. Fakat hayat Güven’e kötü bir oyun oynamış, baz istasyonunun söküldüğü gün eşini kaybetmiş.
‘Hukuku aşmayın yeter’
Eşinin ölümüyle av malzemeleri dükkanını kapatan Güven bu dönemde öğrendikeriyle çevre için mücadele etmeye başlıyor. Bir yandan yerel bir gazetede yazan Güven, Bolaman Vadisi’ne yapılacak HES’ten haberdar olduğunda kolları sıvıyor. HES’in yapılacağı alanda incelemeler yapıyor. Daha sonra da toplantılar düzenleyip, insanları bilgilendiriyor. Tam bu sırada ilk engel önüne çıkıyor. İnsanlar toplantılara katılsalar da fiziken direnişte bulunma konusunda çekimser kalıyor... Bunun üzerine de Güven hepsine garanti veriyor; “Siz hukuku aşmadığınız sürece size kimse bir şey yapamaz!” Ve böyle direniş başlıyor!
Zafer kazandılar
Desteğin ardından açılan davada yürütmeyi durdurma kararı çıkmış ancak karara karşın inşaat bir süre devam etmiş. Bunun üzerine çalışmaları fotoğraflarla görüntüleyen Güven ve arkadaşları, bu fotoğraflarla kaymakamlığa başvurup kararın acilen uygulanmasını sağlamış. “Eğer bu çalışmaları durdurmazsanız, sizin hakkınızda da dava açacağız” diyen Güven ve arkadaşları bu sayede çalışmaları durdurmayı başarmış ama mücadele bununla bitmemiş. Aleyhlerine çıkan bir başka karar ile dava süreci sürerken kamulaştırmalar da başlamış. Bunun üzerine de Güven ve arkadaşları kamulaştırmanın iptali için yeniden yargıya başvuruda bulunmuş. Hukuki mücadelenin yanısıra sahada da direniş başlamış. Karadeniz’in birçok noktasında olduğu gibi HES’çilerin yolu kesilmiş ve tepki için yürüyüşler düzenlenmiş.
HES projesinin geçtiği Demirci Köyü’nden Cengiz Şendur, herşeyin katıldıkları bilgilendirme toplantıları ile başladığını anlatıyor. Geçim kaynakları olan fındık ve hayvancılığın HES’in yaratacağı doğa tahribatından olumsuz etkileneceğini belirten Şendur, “Çocuklarımıza ne olacağını düşünmek zorundayız. Yöre insanları olarak bu vadinin, bu yeşilin kuruması fikri bizi derinden üzüyor” diyor.
YARIN: HES’ÇİLER NE DİYOR?