GündemKaradayı ve Bir’e müebbet istendi

Karadayı ve Bir’e müebbet istendi

22.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

28 Şubat davasında, aralarında emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, emekli Orgeneral Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 60 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi

Karadayı ve Bir’e müebbet istendi

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan ve eski DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ortaklığında kurulan Refahyol hükümetini devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 sanık hakkında açılan 28 Şubat davasında Cumhuriyet savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Savcı, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 2. Başkan emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli General Çetin Doğan, Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak, YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün de aralarında bulunduğu 60 sanığın “hükümeti devirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.
Dört sanık hakkındaki davanın ölüm nedeniyle düşürülmesini isteyen savcı, 39 sanığın da beraatine karar verilmesini talep etti. Duruşma, 8, 9, 10 Ocak 2018’e ertelendi.
Psikolojik harekât
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı. Ak Partili milletvekillerinin de takip ettiği duruşmada, savcılık esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
12 Eylül darbesinden sonra askeri vesayetin en üst seviyeye ulaştığı, merhum Turgut Özal’ın başbakanlığından itibaren azalma eğilimi gösterdiği belirtilen mütalaada, 1994 yerel seçimlerinde pek çok RP’li adayın belediye başkanı seçilmesinden sonra TSK içinde bir grubun askeri müdahalede bulunmak için harekete geçtiği anlatıldı.
‘Bir imzalı belge’
TSK içindeki bu yapılanmanın Batı Çalışma Grubu (BÇG) adıyla gayri resmi olarak faaliyetlerini yürüttüğü anlatılırken, BÇG’nin izine ilk olarak “BÇG’nin oluşturulması” konulu 10 Nisan 1997 tarihli resmi belgede rastlandığı, bazı mağdur ve tanıkların ise 28 Şubat 1997’den çok önce BÇG’nin bulunduğunu söylediği kaydedildi.
Mütalaada, sanıklardan Bir imzalı 4 Nisan 1997 tarihli, “Çalışma grubu oluşturulması” konulu belgenin özel oturum bölümünde “Bugünkü ortamda öncelikli hedef DYP’nin çökertilmesi, dolayısıyla hükümetin derhal iktidardan çekilmesini sağlayıcı önlemleri almaktır. DYP’nin hükümetteki oy potansiyelini kırmak örtülü yapılmalıdır” ibarelerine yer verildiği anlatıldı.

‘Batı Çalışma Grubu kuruldu’

Mütalaada, bu emirden sonra 7 Nisan 1997’de Genelkurmay’da yapılan toplantı tutanağına göre toplantıya katılanların büyük çoğunluğunun “hükümeti cebir ve şiddet uygulamak suretiyle devirmek” amacıyla bir grubun kurulması konusunda fikir birliği içinde oldukları, Bir’in toplantıyı “Bu tarihi bir toplantıdır.
Aynı frekanstayız, mutluyum, ülke Cezayir ve İran olmayacak, öncelikle hükümetin devamını önleyecek, demokratik müesseseleri devreye sokacak çalışmalar yapılmalıdır. Daimi teşkilatlanma zorundayız” ifadeleriyle özetlediği, Doğan’ın ise “Batı Çalışma Grubu kurulmuştur. Görev tanımı ortaya konacaktır. Yarından itibaren çalışmalara başlanacaktır. Kuvvet komutanlıklarında da benzeri çalışma ile bu ağ örülecektir. Bir emir yayınlanacak, resim tam olarak ortaya konacaktır” ifadeleriyle toplantı sonucunu açıkladığı kaydedildi.
Mütalaada, sanıklardan dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı için “BÇG’nin karargâhta kurulmasından ve BÇG belgelerinden haberinin olmaması düşünülemez” denildi. Bir’in, kendi imzası bulunan 10 Nisan 1997 tarihli belgenin ekindeki BÇG şemasında BÇG’nin başında bulunduğu kaydedildi.

‘Çiller’e de aynı yöntem uygulandı’

Mütalaada, “Tarihe ‘28 Şubat Kararları’ olarak geçen 28 Şubat 1997’de yapılan yaklaşık 9 saat süren MGK toplantısında, TSK tarafından hazırlanan baskı içeren tedbirler kurulun sivil üyelerine dayatılmış, kamuoyunda ve devletin diğer kurumlarında oluşturulan ‘askeri müdahale olacak’ olgusuyla Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de dahil olmak üzere kurulun sivil unsurlarının inisiyatif alması engellenmiştir.
Kararları imzalamamakta kısa süre direnen Başbakan Erbakan askeri müdahale yapılması durumunda ülke ve toplumun daha fazla zarar göreceği kanaatiyle kurul kararlarını imzalamıştır. Sanıkların hükümeti cebir ve şiddet kullanmak suretiyle ıskat etmek istedikleri açıktır. 28 Şubat sürecinde Tansu Çiller’e karşı da aynı yöntemler uygulanmıştır. Tüm bu baskı, tehdit ve yıldırmalar sonucu bir askeri müdahale sonucu ülkenin daha büyük zarar görebileceğini değerlendiren Erbakan ve Çiller’in yapmış olduğu ortak değerlendirme sonucu hükümetin 18 Haziranda istifa etmek zorunda kaldığı görülmüştür” denildi.

Sincan’da tankları yürüttü

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’ın eski Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga’ya, Aktulga’nın da sanıklardan Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı İzzettin İyigün’e verdiği emirle Sincan’da tankların yürütüldüğü belirtilen mütalaada, sanıklardan dönemin Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanı Erdal Ceylanoğlu’nun da Akıncılar’a götürülen tankları akşam yeniden şehir merkezinden götürerek hükümete yönelik tehdit eyleminde yer aldığı belirtildi.