28.11.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
ÖZGE KARA
Mark Eliyahu, 1 Aralık’ta Zorlu PSM’de konser vermek üzere bir kez daha İstanbul’a geliyor. Büyüleyici performanslarıyla tanıdığımız Eliyahu, 150 yıllık kamançasının da yardımıyla Ortadoğu ve Balkanlar’ın ruhunu bestelerine yansıtıyor. Son çıkan albümün ‘Roads’un tanıtım turnesi kapsamında gerçekleşecek konserde bir de güzel sürpriz olacak. Sahnede müzisyene babası ünlü besteci Piris Eliyahu eşlik edecek. Bazı melodilerin dünyayı iyileştirmek üzere var olduğunu düşünen ve onları ‘Tanrı tarafından gönderilmiş bir ilaç’ olarak değerlendiren Mark Eliyahu, konser öncesinde sorularımızı yanıtladı.
Sizin müziğinizin çok kültürlü bir yapısı var.
Evet, birbirinden farklı birçok kültürden izler taşıyor. Çünkü ben dili ne olursa olsun bütün kültürlerin müziklerini seviyorum. Oradaki hissi yakaladığım sürece, o müzikle bir bağ kurabiliyorum.
Konserlerinizde kamançanızla müthiş bir uyum içindesiniz, onunla nasıl bir bağınız var?
Kamançayı ilk duyduğumda, o sesi yıllardır biliyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Sanki yıllardır içimde olan bir ses gibiydi. Gerçekten gizemli bir deneyimdi. Bir süre sonra kamança bedenimin bir parçası oldu. Çalarken kendimi onunla bir bütün olarak görüyorum.
Üretim sürecinizden bahseder misiniz biraz?
Şarkıdan şarkıya değişiyor aslında. Her şarkının ayrı bir süreci, kendine özgü bir duygusal deneyimi var. Besteler bazen bir bütün halinde geliyor, bazen de bitirmek için biraz zaman gerekiyor. İlham anları en beklenmedik yerlerde geliyor. Bu süreç biraz da duygusal deneyimlerinizin ve ruhunuzun kafanızın ve kalbinizin içinde dönüp duran bir müzikle uyum içinde dans etmesi gibi… Bu anlar, farklı duygularla ve sevinç haliyle dolu çok özel anlar gerçekten.
Kendi müziğinizi dinlediğinizde ne hissediyorsunuz?
Bazen teknik olarak kendimi eleştirsem de çoğu zaman çok seviyorum, hatta bazen kendimi dinlerken ağladığım oluyor. Özlem içinde olduğum bir müziği üretmeye çalışıyorum.
Türkiyeli dinleyiciler sizi çok sevdi. Sizce bu ilginin nedeni ne?
Türk müziği çok zengin ve içinde çok fazla renk barındırıyor. Uçsuz bucaksız bir duygu denizi gibi… Benim için de önemli bir ilham kaynağı. Dolayısıyla aramda özel bir bağ var. O ezgilerdeki duygusal tınıları yakalayabiliyorum. Bence ben de aynı müzik dilinden konuşuyorum. Bu yüzden beni anlayabiliyorlar ve seviyorlar.
Kemençeden farkı
Bir tür yaylı çalgı olan kamança, dört tele sahip bir enstrüman ve yaklaşık 70 cm boyunda. Şekil itibarıyla Türkiye’de daha çok kabak kemaneye benzeyen enstrüman, sadece isim olarak ve diz üstüne yerleştirilmesi açısından kemençeyle karıştırılabiliyor. Kemençe, kamançadan farklı olarak üç tele sahip ve Farsça kökenli bir kelime olan “keman/kaman” (yay, kavis) kelimesi ile küçültme eki -çe’nin bir araya gelmesinden oluşuyor.