24.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
DAMLA YUR İstanbul
KCK İstanbul davası kapsamında 2 yıl 3 ay tutuklu kalan çevirme-yazar ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Kadın Meclisi Üyesi Ayşe Berktay artık özgür.
Parti içinde kadın etkinliği düzenlediği gerekçesiyle ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla 4 Ekim 2011’de gözaltına alınan ve 7 Ekim 2011’de tutuklanan Berktay, Bakırköy Kadın Cezaevi’nde kaldığı 2 yıl 3 ay içerisinde yaşadıklarını Milliyet’e anlattı. Berktay şunları söyledi:
“Sadece biz BDP üyeleri değil, basın davasından alınan gazeteciler, avukatlar, genç üniversite öğrencisi kadınlarla aynı koğuştaydım. Koğuşlar 12 kişilik yapılmış oda şeklindeydi. Ranza koyulduğu için 24 kişi bu koğuşta kalabiliyordu. Fakat 24 kişilik bu koğuşlarda 32 kişi de kaldık. Kalabalık bir cezaeviydi.”
‘Nedenini sorguladım’
“Uzun bir süre sadece tutuklanma hadisesini değil neden tutuklandığımı sorguladım. Gizli bir örgüt faaliyeti içinde olsam tutuklanmamda şaşırılacak bir şey olmazdı. Fakat legal faaliyette bulunan biri olarak kadın haklarını savunmak nasıl suç gibi gösterilir diye sordum yanıt bulamadım. Uzun süre iddianame gelmedi. Geldiğinde basın açıklamam, kadınlarla toplantı yapmamın delil sayıldığını gördüm. ‘KCK’nin İstanbul yapılanmasının kadın alanında faaliyet göstermek’ten suçlanıyordum. Bunu da KCK’nin kadın yapılanması olan DÖK (Demokratik Özgür Kadın) hareketi içinde gösterdiği söyleniyordu. İlginç olan DÖK’ün yasal, meşru bir kadın platformu olmasına rağmen suç kabul edilmesiydi.”
‘Babam da etkilendi’
Berktay yargılanma süreçlerine ilişkin ise, “Savunmamda bu hayatta kim olduğumu, nerede durduğumu anlatmaya çalıştım. Benim annem de babam da Nazım Hikmet’in salıverilmesi sırasında yaşanılan Çiçek Palas olayları sırasında gözaltına alınmış, tutuklanmış sosyalist insanlar. Babam İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği Başkanlığı’nı yürütmüş biri. Ben de bu sosyalist çevre içinde büyüdüm. Babam benzer şeyleri yaşayan biri de olsa benim cezaevine alınma sürecimi çok ağır yaşadı.”
KCK davası boyunca yaşanılan ana dilde savunma hakkına ilişkin ise çevirmen yazar Berktay, “Ben İngilizce-Türkçe çevirmenim. Mahkemede ana dilde savunma hakkı verildiğinde çeviri sistemine uygun olmayan detayları iyi görebiliyordum. Bir İngiliz yargılandığında tercüman parası sanıktan alınmıyor. Yargılanan Kürt ise neden bu sanıktan alınıyor, sorgulanmalı” dedi.
Şişli’den aday olacak
Kadın hareketi alanında çalışmalar yapmaya devam edeceğini söyleyen Berktay, “Cezaevindeki son günlerimde HDP’den Şişli belediye eş başkanlığı için adaylık önerisi geldi. Yerel yönetimlere kadın iradesini ve kadın bakış açısını önemli buluyorum. BDP de, HDP de HDK’nın bir bileşeni olduğu için ben de kabul ettim. HDP’nin partileşerek, seçime gitmesi önemli. Demokratik siyaset için alternatifin olması gerekli. Sözel olarak kabul ettim, bu hafta üyeliğimi gerçekleştireceğim” dedi.