29.10.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çınar Ağacı: Osmanlı yerleşim bölgelerinde, en küçük köyden Payitahta kadar meydanlarda bulunan ve devasa boyutu, geniş gövdesi, yüksek dalları ile iri yapraklarıyla sanki imparatorluğun gücünü, kudretini, hakimiyetini ve meydan okuyuşunu anlatan ağacın adı çınar. Topkapı Sarayının birinci ve ikinci avlularında, özellikle Divan-ı Hümayun etrafında Bab-ı Hümayun ve Bab-ı Selam önlerinde anıt çınar ağaçları vardır. Bu çınar hakimiyeti Gülhane bahçesinde ve Alemdar Yokuşu’nda, Zeynep Sultan Camii önünde devam eder. Sultan Ahmet Meydanı ve Camii avlusu ile Kabataş’ta tramvay yolu üzerinde yer alan çınarlar yine aynı gücü vurgular. Eyüp Sultan Camii avlusunda, Kadıköy’ün Osmanağası’nda, Üsküdar’ın Mihrimahı’nda, özellikle Atik Validesi’nde, Anadoluhisarı’nda, Göksu içlerinde, Kandilli’de, Kanlıca’da, Çubuklu’da, Paşabahçe’de, Beykoz’da, Kavaklarda, Emirgan’da ve özellikle Çengelköy’ünde dini mimari, cami, çeşme, türbe, iskele, kahve kompozisyonunda çınar ağacı en önemli ögedir.
Meşe: Özellikle Boğaziçi’nin korularında ve Anadoluhisarı’nda, Çubuklu Hidiv Kasrı’nın hemen önünde, Beykoz Kaymakdonduran’da ve Rumeli yakasında Yıldız Korusu’nda anıt özelliği taşıyan meşeler görmek mümkündür.
Servi: Halk arasında selvi olarak telaffuz edilen bu ağaç, genellikle ve yanlış olarak mezarlık ağacı şeklinde algılansa da, servi, İstanbul bahçe ve koru kültüründe önemli bir peyzaj mimarisi ögesidir. Divan edebiyatında sevgililer, güzeller hep servi boyludur. Dini-mistik anlayışta servi ‘’Elif’’ harfinin karşılığı olarak da sembolleştirilebilmektedir. Mezar başlarına dikilir, çünkü oradan Allah’a dönüşü ifade eder. Topkapı Sarayı başta olmak üzere, Fenerbahçe burnundaki Kanuni döneminden kalma anıt servilerin bulunduğu yazlık saray, Sünbül Efendi ve Yahya Efendi Türbelerinin bahçeleri, hep servi ağaçlarıyla doludur. İstanbul’un en yaşlı servilerinin görüldüğü bir diğer mekan da Karacaahmet mezarlığıdır.
Fıstık Çamı: Üsküdar’da, Nakkaştepe’de, Fethipaşa Korusu sırtlarından başlayarak, özellikle Anadolu yakasında sıkça rastlanır. Anadoluhisarı’nın tepelerinde anıt özellik taşıyabilen örnekler görülür ve bunlar Paşabahçe–Beykoz arasında Burunbahçe’ye kadar uzanırlar. Ayrıca, Küçük Çamlıca Korusunda bulunan fıstık çamları anıtsal özellikte olan örnekler arasındadır.
Erguvan: Çınar kadar uzun yaşamayan, meşe kadar korulara yayılamayan, servi gibi dik duruşu ile öne çıkamayan, daha küçük boyda, mütevazı ama çiçeklenmesi ile diğerlerini geride bırakan, İstanbul’un bir diğer ağacı da erguvandır. Nisan – Mayıs aylarında Boğaz korularında, Marmara denizi kıyılarında, Gülhane Parkı civarında, Rumelihisarı’nın içinde, hatta hemen hemen bütün İstanbul’da erguvan, kendine has pembe renkli tonlarıyla şehirde kısa süre de olsa bir gösteri yapar.
Atkestanesi: İstanbul’da son yıllarda çınarla gizli gizli rekabet eden bir diğer ağaç da atkestanesidir. Sanki meydanlarda çınarın yerini almak üzere derinden derine bir gayret sarf etmektedir. Beyazıt Meydanı’ndan Sultanahmet Meydanı’na, oradan Gülhane Parkı’na ve birçok okul bahçesine yavaş yavaş kurulmaya başlamıştır. Büyük beyaz salkım salkım çiçekleri ile açtığı zaman çınara görüntüsü ile nazire yapar. Beyaz çiçeklerinin bu sade güzelliğini esas kırmızı çiçekli atkestanelerinin frapanlı ve şaşaalı renk cümbüşü bastırır. Gülkurusundan şarabi renge kadar açmış, kırmızı tonundaki renkleri ile atkestaneleri İstanbul’a çok yakışmaktadır. Anadolu yakasında Bağdat Caddesi’nin etrafında yeni bir moda oluşturduğunu da söylemek mümkündür.
Diğer ağaçlar; Çitlembik,Dişbudak,Sakız, Manolya,Zeytin, Ihlamur, Mimoza,Defne, Lübnan Sediri, Pavlonya,Saray Lalesi...