23.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURAK DURSUN - İSTANBUL
Milliyet’in unutulmaz yazarı Örsan Öymen, ölümünün 30’uncu yılında kabri başında anıldı. Törende konuşan Örsan Öymen’in oğlu Prof. Dr. Örsan K. Öymen, “Babamın en önemli iki özelliğinden biri çok insancıl olması diğeri de çok cesur olmasıydı. Bu yazılarına, çalışmalarına da yansımıştır. Her zaman halkçı, sosyal adaletten yana olan, demokrasiye inanmış olan bir gazeteci, yazardı” dedi.
Türk basın tarihinin önemli isimlerinden, Milliyet gazetesinin unutulmaz yazarı Örsan Öymen, dün ölümünün 30’uncu yıldönümünde Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında düzenlenen törenle anıldı. Bodrum’da 1987’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Örsan Öymen için düzenlenen anma törenine ağabeyi Altan Öymen, eşi Gisela, kızı Yasemin, oğlu Örsan ve yeğeni Aslı Öymen ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ve Milliyet Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Bertan Ağanoğlu’nun da aralarında bulunduğu gazeteci meslektaşları katıldı.
‘Hâlâ severek okurum’
‘Dedikodulara rağmen iyi bir gazeteci oldu’
Kardeşi Örsan Öymen’in ilk patronu olduğunu anlatan Altan Öymen ise, şunları söyledi: “Ben o zaman Tercüman gazetesinin Ankara temsilcisiydim. O da gazeteciliğe meraklı, bana yardım ediyordu. Annem bundan o kadar da memnun değildi. Bana da teşvik ettiğim için kızıyordu ama benim teşvikimden çok onun hevesiydi. Gazeteciliğe başladı, gayet iyi gidiyordu. Bir yanlış anlaşılma ortaya çıkabiliyordu. Rakip gazetedeki arkadaşlar ‘Arkasında ağabeyi var, onun vasıtasıyla böyle oluyor’ derken Oktay Ekşi, o sırada Dünya gazetesinin Ankara temsilcisi. Bizim rakibimiz. Daha sonra öğrendim ki ona transfer teklif etmiş.”
‘Henüz lise öğrencisiydi’
Örsan Öymen’i genç yaşta kaybettiklerini söyleyen CHP eski milletvekili ve gazeteci-yazar Oktay Ekşi şöyle konuştu: “Aramızdan ayrıldığını duyduğum zaman küçük kardeşim bizi terk etti diye derin üzüntü duydum. Ben Dünya gazetesindeyken Tercüman’da pırıl pırıl haberleri çıkınca onu fark ettim. Bize gelmeyi teklif ettim. Örsan henüz lise öğrencisiydi ama kendisini gazeteci doğmuş hissediyordu ve gerçekten de öyleydi.”