Gündemİlk matbaacılar Safarad’lardı

İlk matbaacılar Safarad’lardı

20.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türk Yahudi tarihi üzerine çok sayıda araştırması bulunan Güleryüz, 1492’de Osmanlı’ya kabul edilen Safarad Yahudilerinin ilk matbaayı kurduğunu anlattı

İlk matbaacılar Safarad’lardı

Türk Yahudilerinin tarihi ve kültürü konusunda yayımlanmış 12 kitabı olan araştırmacı - yazar Naim Güleryüz, yurtiçi ve yurtdışındaki yüzlerce arşiv belgesini tarayarak Yahudi basın tarihine ilişkin bir çalışma hazırladı. Çalışmanın ayrıntılarını Milliyet’le paylaşan Güleryüz, “Türk Musevileri, Sabetay Sevi olayı yüzünden 200 yıllık gerileme dönemi yaşadı” dedi.

Haberin Devamı

La Buena Esperansa (İyi umut) gazetesi girişiminden bugüne kadar olan süreci ele alan Güleryüz’e ait çalışmada; Türk basınındaki Yahudi yayın ve yayıncılar ile yazar biyografilerine de yer verildi. Kapsamlı araştırmanın ayrıntıları hakkında bilgi veren Güleryüz; Türkiye’ye ilk matbaanın Sefarad Yahudileri tarafından getirildiğini belirterek “Sefaradlar’ın 1492’de Osmanlı’ya kabul edilişinden hemen sonra Nahmias Kardeşler, yanlarında getirdikleri matbaa İstanbul’da yayıncılık hayatına girişti. İlk kitap 1493’de Yaakov ben Aşer’in ‘Arba Turim’ adlı eseri oldu. Osmanlı’da İbrahim Müteferrika tarafından 1727’de kurulan ilk matbaanın harflerini döken ise İstanbullu Yona ben Eskenazi adındaki Yahudi matbaacıydı. Rafael Uziel’in 1842’deki Yahudi gazete girişimi sonrası yayımlanan ilk gazete, aynı kişi tarafından 1845’de yine İzmir’de gerçekleştirilen Shaarei (Doğu Kapısı) oldu ve bir yıl boyunca yayımlandı” diye konuştu.

Haberin Devamı

200 yıllık soyutlama

İlk matbaayı 1493’de kuran Türk Yahudileri’nin ilk gazete yayını için 1842’ye kadar beklemiş olmalarının özünde Osmanlı’nın tarihsel süreçleriyle paralellik olduğunu dile getiren Güleryüz, şunları kaydetti; “17. yüzyılda Sevi, kendisini mesih ilan etmekle Türk Yahudileri arasında ikilik yaratmış, toplum Sevi’ye inananlar ile inanmayanlar olarak ikiye ayrılmıştı. Sevi’nin Sadrazam kaymakamı Mustafa Paşa’nın huzuruna çıkarıldığında Kelime-i şahadet getirerek ihtida etmesi ve müritlerinin de kendisini izlemesi, Türk Yahudileri’nde büyük bir travma yarattı, Yahudi toplumunun kendini korumak içgüdüsü ile içine kapanarak 200 yıl boyunca dış dünya ile bağlarının kopmasına yol açtı. Bu evrede en büyük mağduriyeti Türk Yahudiler görmüş, bir zamanların parlak entelektüel yaşamı sekteye uğramış, adeta okuma-yazmayı bilmeyen, dininin esasları bile kaybolmaya yüz tutan bir çökme dönemine girilmiştir. Bu karanlık dönemin kırılma noktası ise Sultan Abdülaziz döneminde yaşandı. Abdülaziz’in batıya açılma politikası evresinde Mekteb-i Sultan-i (Galatasaray Lisesi) açılırken, Fransa Yahudileri de Osmanlı’daki dindaşlarını uyandırmak amacıyla eğitime güç vererek Osmanlı’nın değişik kentlerinde Alliance Okullarının açılmasını sağladı. Böylece Türk Yahudileri açısından da yeni bir aydınlanma dönemine girilmiş, bu arada yayıncılık ve gazetecilik hayatının kapıları aralanmıştır” diye konuştu.