28.02.2020 - 17:00 | Son Güncellenme:
Stoltenberg, NATO'nun Brüksel'deki ana karargahında Türkiye'nin talebiyle düzenlenen olağanüstü Suriye toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile dün akşam Suriye'deki gelişmelere ilişkin telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini anımsatan Stoltenberg, Çavuşoğlu'nun bugünkü danışma toplantısının yapılması talebinde bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin NATO'daki toplantıda Suriye'deki ciddi güvenlik durumuyla ilgili müttefikleri bilgilendirdiğini aktaran Stoltenberg, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Müttefikler, İdlib'deki saldırı sonucu hayatını kaybeden askerler için başsağlığı dileklerini iletti ve Türkiye ile tam dayanışma içinde olduklarını ifade etti. Müttefikler, Suriye rejimi ve Rusya'nın İdlib'de devam ettirdiği hava saldırılarını kınıyor ve bu saldırıları durdurmaları, uluslararası hukuka uygun davranmaları ve Birleşmiş Milletlerin (BM) barışçıl çözümünü desteklemeleri çağrısında bulunuyor. Bu tehlikeli duruma bir son verilmeli ve 2018'deki ateşkese acilen geri dönülmeli. Bu bölgede kötüye giden durumun önüne geçilmeli. İdlib'de mahsur kalanlara ulaşım sağlanmalı."
"TÜRKİYE İLE DAYANIŞMAMIZI DİLE GETİRDİK"
Stoltenberg, bugünkü toplantıda Türkiye ile dayanışmalarını dile getirdiklerini belirterek, "Türkiye çok değerli bir NATO müttefikidir ve Türkiye aynı zamanda Suriye'deki çatışmadan en derin şekilde etkilenen NATO müttefikidir. Çok sayıda terör saldırısına maruz kalmış ve milyonlarca mülteciye kapılarını açmıştır." diye konuştu.
NATO'nun Türkiye'ye çeşitli şekillerde destek vermeye devam etiğini kaydeden Stoltenberg, buna örnek olarak "hava savunmasının güçlendirilmesini" gösterdi ve İttifakın güneydoğu sınırındaki durumu izlemeye devam edeceklerini vurguladı.
Stoltenberg, Türkiye'nin Batılı müttefiklerinden somut destek beklentisine ilişkin bir soru üzerine, "NATO halihazırda Türkiye'ye destek veriyor. Müttefikler, Türkiye için daha fazla ne yapılabileceğine bakıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin NATO müttefiklerini Suriye'deki duruma ilişkin düzenli bilgilendirdiğinin altını çizen Stoltenberg, "Sadece bugün yaptığımız toplantı bile NATO dayanışmasını ve müttefiklerin Türkiye'ye desteğini açık biçimde göstermektedir." ifadelerini kullandı.
Stoltenberg, Rusya ve Esed rejimine BM öncülüğündeki siyasi çözüme dahil olmaları çağrısında bulundu.
NATO'NUN 4'ÜNCÜ MADDESİ NEDİR?
NATO'nun Kuzey Atlantik Anlaşması'nın 4'üncü maddesi uyarınca bir müttefik toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğünde, tüm müttefiklerle danışma talebinde bulunabiliyor.
NATO'nun 4.Maddesi taraflardan herhangi birisinin saldırıya uğraması halinde olağanüstü toplantıya çağırma yetkisi tanıyor.
NATO'nun 4.Maddesi şöyle diyor: "Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm Taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır."
NATO'nun 5. Maddesi ise taraflardan birine saldırıyı tüm ittifak üyerine saldırı olarak kabul ediyor:
"Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası'nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir."
TÜRKİYE 2015'TE 4'ÜNCÜ MADDE İÇİN BAŞVURMUŞTU
Türkiye en son 2015'te 4'üncü maddenin işletilmesini istemiş, bunun ardından NATO Suriye'den kaynaklanan tehditlere karşı Türkiye'ye uyarlanmış güvence tedbirlerini kabul etmişti.
Bu çerçevede erken uyarı ve gözlem uçaklarının (AWACS) bölgede devriye gezmesi, Doğu Akdeniz'deki askeri unsurların artırılması ve istihbarat, keşif ve gözetleme faaliyetelerinin güçlendirilmesi gibi tedbirler öngörülmüştü.