HOŞGELDİN BAHAR

MART ayının son günlerini yaşarken baharın ayak seslerini duymaya başlıyoruz. Doğanın uyandığı 21 Mart günüyle beraber baharın geldiğini artık hissediyoruz. Herkesin kendine ait gelenek ve göreneklerine göre kutladığı Nevruz, yurt genelinde renkli görüntülerin yaşanmasına neden oluyor. Peki, baharın gelişini nasıl anlarız? Doğada ne gibi değişiklikler oluyor?
Psikolojiyi etkiliyor
Bahar başladığında bitkilerde özsu akışı başlıyor ve tomurcuklar beslenerek çiçeğe dönüşüyor. Halk arasında Kırkikindi olarak bilinen bahar yağmurları yağıyor. Bu yağışlar bölgesel olarak, gök gürültüsü, yıldırım düşmesi, dolu yağışı gibi hava olaylarına sebep olabiliyor. Bazı kültürlerde 20 Şubat’ta başladığına inanılan ve 7 gün arayla havada, suda ve toprakta olduğu düşünülen ısı artışı yani Cemre’ler tamamlanıyor.
Baharın gelişi ve ısı artışıyla yüksek noktalardaki karlar eriyerek, yağışlarla birleşiyor ve akarsular aracılığıyla denizlere göllere birikiyor, toprağa karışıyor. Doğadaki bu değişim karşısında canlılarda da değişiklikleri gözlemek mümkün… Kış uykusundan uyanan birçok hayvan günlük yaşantısına geri dönüyor. Biz insanoğlunda da baharın gelişiyle birçok değişiklik oluyor. Birçok kişi doğadaki renklerin canlanması ve ısı artışıyla ruhsal ve psikolojik olarak yenilenirken, bazılarımız da bahar yorgunluğu denilen olumsuz bir süreci yaşamak zorunda kalıyor. Halsizlik, uyuma isteği gibi birçok belirti bahar gelişinin habercisi. Peki, biz insanlar baharı güzel karşılamak için neler yapmalıyız?
Bol sıvı tüketilmeli
Bahar ayının gelmesiyle oluşan yorgunluk ve halsizliğe karşı beslenmemize dikkat etmeliyiz. Öğün sayısını artırarak, uzun süre aç kalmamalıyız, günlük sıvı tüketimimizi artırmalı ve günde 10-14 bardak arasında su tüketmeliyiz. İçerisinde kafein ve alkol bulunan içeceklerden uzak durmalıyız, her gün mutlaka taze mevsim sebzesi ve meyvesi, süt ve süt ürünleri tüketmeli ve fırsat buldukça güneşin tadını çıkararak spor yapmalıyız.

Cemre nedir?

Türk ve Altay halk kültüründe İmre adı verilen cinin neden olduğuna inanılır. İlkbaharda titrek ışıklar saçarak göğe yükselir. Sonra buzların üzerine düşer, yere iner sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Bulgarlarda Zemire olarak yer alır. Anadolu Türkçesindeki Arapçadan gelme Cemre sözcüğü bu adın değişmiş halidir. İlk cemre 20 Şubat’ta havaya, yedişer gün arayla suya ve toprağa düşer. Zemre ise Kumuk Türkçesinde nem anlamına gelir. Azerbaycan Türklerinin yaratılışla ilgili eski inançlarından kaynaklanan ve Nevruz’dan önce yılın son çarşambası yapılan “Boz ayın dört çarşambası” uygulamasını ifade eden Cemle, Cemre ile aynı kelimedir.

Adana’nın portakal çiçekleri 3. kez açıyor

Her yıl karnaval havasında geçen Adana Portakal Çiçeği Festivali’nin bu yıl üçüncüsü düzenleniyor. 1-5 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalin önümüzdeki günlerde etkinlik takvimi açıklanacak. Etkinliğe Türkiye’den ve yurtdışından birçok ünlü isim katılacak.
Kortej yürüyüşüyle başlayan festivalde Adanalı birçok sanatçının kendi alanlarıyla ilgili etkinlikleri yer alıyor. Geçtiğimiz yıl şehrin farklı noktalarında sergi, konser, söyleşi, yarışma gibi 126 etkinliğin aynı anda gerçekleştirildiği festivale yaklaşık 140 bin kişi katıldı. Bu yıl ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak Adana’ya Bahar, Portakal Çiçeği Festivali ile gelecek.

Okulumuza sürpriz misafir

SON dönemin en popüler şarkıcıları arasında yer alan Yusuf Güney ile Mektebim Koleji Bahçelievler Kampüsü’nde bir araya geldik.
Anaokulu öğrencilerinin sabah sporu Jump Up’a katılarak dans eden Yusuf Güney, ortaokul ve lise öğrencileriyle de bir söyleşi gerçekleştirdi. “Ailemle Okuyorum” sosyal sorumluluk projesinin devamı olan “Ünlülerle Okuyorum”a destek veren Yusuf Güney’e müziğe başlama hikayesiyle ilgili merak ettiğim soruları yönelttim.

Yabancı dillere olan yatkınlığınızla biliniyorsunuz. Söz ve beste yazarlığı yapıyorsunuz. Bunların hepsi yetenek mi yoksa çok çalışmanın ürünü mü?

Yetenek, olduğunu düşünüyorum. Çünkü insan bazı konularda ne kadar çalışırsa çalışsın olmayınca olmuyor. Tabii yetenek ile beraber iyi gözlem yapmak, ilgi duyduğun konu hakkında okumak, araştırma yapmak ve eğitim alarak uzmanlaşmak gerekiyor. Müzik konusuna gelince yetenek, müzik kulağı diye adlandırdığımız yatkınlık, eğitim ve tabii ki çok çalışmak önemli. 14 dil biliyorum diye bir rivayet dolaşıyor ama aslında bildiğim dillerin sayısı üç, yabancı dil konusunda yetenekli olduğum söylenebilir.

Çok genç olmanıza rağmen pilotluk, şoförlük, muhasebecilik yapmışsınız. Kısa sürede neden bu kadar çok iş yaptınız?

İlkokulu ve ortaokulu Trabzon’da okuduktan sonra ailemin İngiltere’ye yerleşmesinden dolayı eğitimime Londra’da devam ettim. Koleje gittim. Türkiye’de meslek liselerine denk olan okullarda pazarlama üzerine eğitim aldıktan sonra tabii okulu bırakarak çalışma hayatına atılmaya karar verdim. Birçok meslek grubunda farklı işlerde çalıştım. Müzikle tanışmama kadar olan süreçte farklı sektörlerin içerisinde yer alarak deneyim kazandım.

Müzik dünyasına nasıl giriş yaptınız?

Rafet El Roman’la tanıştıktan sonra hayatımda çok şey değişti. Müziğe başladım ve kendi bestelerime ağırlık verdim. Çalıştım mı? Evet, çok çalıştım ve bugün sektördeki yerimden çok memnunum.

Bir köpeğiniz var ve hayvanları çok seviyorsunuz. Sizce bir çocuk hayvan sevgisiyle büyümeli mi?

Benim çocukluğumdan beri hayvanlarım oldu. Kedim, köpeğim ve onları gerçekten çok seviyorum. Hak ettikleri ortamlarda yaşamasını istiyorum. İki köpeğim var ve hatta dün bizi biraz üzdü. Kısa süreliğine ortadan kayboldu. Ama şimdi tekrar bizimle.
Hayvan sevgisi çocukluktan itibaren kazanılması gereken bir duygu. Hayvanları sevmek ve korumak gerekiyor.

Söz yazarken nelerden ilham alıyorsunuz? Her ortamda beste yapabiliyor musunuz?

Tabii bu söylediklerinizin zamanı ve yeri yok. Şu an sizinle konuşurken bile aklımdan melodiler geçiyor. Önemli olan yaşadığınız duygular ama ben daha çok uçarken verimliyim sanırım. Gökyüzündeyken daha çok söz ve beste yazdığım doğrudur.

‘Dünya Tiyatrolar Günü’müz kutlu olsun!

Dünyada ve Türkiye’de her yıl 27 Mart’ta kutlanan Dünya Tiyatrolar Günü’ne özel etkinlikler gerçekleştiriliyor. Birçok klasik oyun perdelerini bugün yeniden açacak. Devlet, Şehir ve Özel tiyatrolarda etkinliklerle kutlanan Dünya Tiyatrolar Günü’nü iyi değerlendirmek isteyenler, İBB Şehir Tiyatroları’nda Cibali Karakolu, Şekerpare, Ölü Adamın Cep Telefonu, Ölü Ordunun Generali, Sırça Hayvan Koleksiyonu, Ateşli Sabır, Komşum Hitler oyunlarını izleyebilirler.
Seçenek çok
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Cimri, Profesyonel, Çöl Fırtınaları, Kontrabas, Ellerimin Arasındaki Hayat, Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir Köpek oyunları sahnelenirken özel tiyatrolarda şu oyunlar izleyiciyi bekliyor:
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu: Babam 9 Doğurdu; Dot Tiyatro: İki Kişilik Yaz; Kumbaracı 50: O.B.E.B.; İkinci Kat Tiyatro: Fü; Tiyatro Kara Kutu:
Yaka-Paça; Tiyatro Ha: Sabır Taşı; Küçük Salon: Romeo ve Juliet; Tiyatro Kedi: Kibarlık Budalası; Tiyatro Pera: İki Oyun Bir Ülke; Şermola Performans: Karanlığın Ötesinden Gelen; Tiyatro Öteki Hayatlar: 10; Beşiktaş Kültür Merkezi: Kurusıkı; Bo Sahne: Bakarsın Bulutlar Gider; Tatavla Sahne: Cadı Kazanı; Tatbikat Sahnesi: Bir Delinin Hatıra Defteri; Oyun Atölyesi: Kim Korkar Hain Kurttan; Moda Sahnesi: Bira Fabrikası; Emek Sahnesi, Nazım Hikmet Memleket ve Duru Tiyatro’da oynanan Şimdi Olmaz Sevgilim oyunları.

Hızlı ve öfkeli nisanda vizyonda

Bahara damgasını vuracak film “Fast & Furious / Hızlı ve Öfkeli 7”, 3 Nisan’da vizyona giriyor. Vin Diesel, Neal H. Moritz, Samantha Vincent’ın yapımcılığını üstlendiği ABD yapımı film, aksiyon, gerilim ve suçun yer aldığı sürükleyici bir hikaye. Serinin devam filmi olan Hızlı ve Öfkeli 7’nin başrollerini Vin Diesel, Dwayne Johnson, Michelle Rodriguez, Jordana Brewster paylaşacak.
Bizi neler bekliyor?
Owen Shaw ve ekibinin yenilmesinden sonra, Dominic Toretto, Brian O’Conner ve geri kalan ekip sahip olmak istedikleri normal hayata ve ABD’ye geri dönüyorlar. Fakat Owen’ın büyük kardeşi Ian Shaw, Dominic’i takip ediyor. Nedeni ise kardeşinin ölümünün intikamını almak. Bu yüzden ekibi, tekrar tehlike bekliyor.