GündemHırka-i Şerif suyuyla iftar

Hırka-i Şerif suyuyla iftar

08.10.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Hırka-i Şerif suyuyla iftar

Bu Hırka-i şerfiler ramazan ayı başlamadan önce çıkarılır ve hırkaların eteğinin ucu büyük su kazanlarına batırılıp çekilirdi. İçine Hırka-i Şerif değmiş olan bu sular şişelenirdi. Bir yerde kutsanan, kutsal sayılan bu sular ramazan ayında iftarlarını açmaları için yöneticilere, üst düzey idarecilere gönderilirdi. Eski ramazanlarda Hırka-i Şerif'in değdiği suyla iftar açardı toplumdaki üst düzey insanlar.Bu uygulama resmini devlet dairesine astırdığı için ve yenilikçi, reformcu padişah 2. Mahmud zamanında, onun tarafından kaldırıldı. Bu, ramazanın unutulan bir geleneğiydi. Eski ramazanlara ait, unutulan bir gelenek var. O da Hırka-i Şerif'e ait. Bilindiği gibi İstanbul'da Peygamber'e ait iki hırka bulunuyor. Bunlardan biri Hırka-i Şerif Camii'nde, diğeri de Topkapı Sarayı'nda. İftar sofralarının nasıl olduğu konusundaki elimizdeki yegâne ve en güzel belge Hoca Ali Rıza Efendi'nin bir tablosudur. Bu tablosunda Hacı Ali Rıza Efendi bir iftar sofrasını resmetmiştir. Baktığmızda şunu görürüz: Yerde bir sini, sininin tam ortasında dumanı tüten bir çorba durmaktadır. Bu büyük çorba kâsesinin etrafında da reçeller dizilidir. Şüphesiz ki iftar sofrası yalnız bunlarla ibaret değildir. Ama iftar tatlı yiyerek ve ardından çorbayla açılırdı. Bize bunu gösteriyor o tablo. Bir sofra tablosu Bugünkü televizyon, gazete ve dergilerde ramazan nedeniyle ilan ve reklamların arttığını görüyoruz. Özellikle yiyecek ve içecek firmaları çokça reklam veriyorlar. Ya da reklamlarında çokça ramazan simgesini kullanıyorlar.Unutulan bir şey daha varsa o da şudur ki, ülkemizdeki ilk reklam günümüzden yaklaşık 150 yıl önce Tercüman-ı Ahval gazetesinde verilmiştir. Ve bir ramazan günü çıkmıştır bu reklam. Yani bizim reklam tarihimizin başlangıcı da yine ramazanla bağlantılıdır.Gazeteye tarihimizdeki bu ilk reklamı veren Yeni Cami avlusunda tabak, çanak, çömlek gibi mutfak eşyaları satan bir esnaftır. Bu esnaf, ramazan nedeniyle Avrupa'dan yeni tabaklar, çanaklar, tencereler getirdiğini duyurmaktadır. İşte bu bizim reklam tarihimizdeki ilk duyurudur. İlk reklam ramazanda Ortada çok ramazan programları var ama birçoğu laf olsun torba dolsun niyetinde yapılmaktadır. Ramazan programı hazırlayan insanların pek araştırma yapmadığını görüyor ve üzülüyorum. Unutulan bir şey de şudur; ramazan aylarında Saray'a dilekçeler sunulurdu. Yani herkes beklentilerini sunardı. Demek ki ramazan sonrası yeni bir dönemin başlangıcıydı pek çok insan için. Padişaha beklentiler, dilekler sunulurdu. Bunlardan bir örnek vermek istiyorum; Sultan 1. Mahmud döneminde ona şöyle bir dilekçe sunuldu:"Devletli, inayetli, merhametli efendim. Kimsesiz, dalkavuk kullarınızın arzuhalidir. Her sene ramazan-ı şerif geldiğinde İstanbul'da davetli davetsiz iftarlara gideriz. Ulemanın ricali, devletin vesair büyüklerin sofralarında çeşitli nefis yemekler, şerbetler, türlü türlü reçeller, tavuk göğüsleri... kahveyle ikram görürüz.Lakin içimizde bazı terbiyesizler bulunup edebe uymayan hareket ve tavırlarıyla efendilerimizi gücendirmekte, zararı da hepimize dokunmaktadır. Dalkavukluk sağlam bir nizama bağlanmazsa, cümlemizin açlıktan öleceğimiz aşikârdır."Yani 1. Mahmud döneminde ramazan ayında padişaha sunulan bir arzuhalde, dalkavuklar bile bir nizam istiyorlar. Çok ilginç... Dalkavukların 'nizam' ricası