06.01.2021 - 11:09 | Son Güncellenme:
DHA
Hendek ilçesinde 3 Temmuz 2020 tarihinde meydana gelen patlamada fabrikada bulunan 7 işçi öldü, 127 işçi yaralandı. Olayın ardından Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan soruşturma kapsamında olayda ihmali olduğu iddia edilen fabrika sahibi Y.C., fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve genel ustabaşı H.A.V., genel ustabaşı E.Ö., iş güvenliği uzmanı A.B. ile tutuksuz yargılanan A.R.E.C. ve sorumlu personel A.Ç.’nin yargılanacağı davanın ilk duruşması Sakarya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Tutuklu sanıklar duruşmaya cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, tutuksuz 2 sanık ile avukatları ise mahkeme salonunda hazır bulundu. 108 müştekinin dinleneceği ve 3 gün sürecek olan duruşmada sanıklar hakkında ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 2 yıl 8’er aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
İŞÇİLER VE ÖLEN KİŞİLERİN YAKINLARI ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPTI
Duruşmayı salonda takip etmek isteyen fabrika işçileri, ölen işçilerin yakınları ve bazı avukatlar sabahın erken saatlerinde adliye binası yakınlarına geldi. Burada toplanan ve ‘Hendek için adalet’ yazılı pankart açan grup, daha sonra adliye binasına yürümek isteyince polis ekipleri tarafından engellendi. Adliye binası önüne kadar kontrollü bir şekilde gelen grup, burada basın açıklaması yaptı. Fabrikada paklamada ölen işçilerden Muhammet Seyfi Çanakçı’nın yeğeni Avukat Gülşen Uzuner, sorumluların cezalandırılmasını isteyerek, "Bugün buraya ailelerimizle beraber hesap sormaya geldik. Biz sıranın hepimize geleceğini fabrikada çalışan her aile ve her aile yakını olarak biliyorduk. Daha önce defalarca şikayet yapıldı, defalarca patlamalara ilişkin uyarılar yapıldı, hiçbiri dinlenmedi. Biz istiyoruz ki; işçilerin canına kastedenler engellensin. Bu insanlar canlarını nasıl kurtaracaklarını bilemediler. Biz 2 gün boyunca dayımı aradık morglarda, bütün kapıları tek tek açarak. Sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
'PANDEMİ SÜRECİNDE 3 AY BOYUNCA ÜRÜN YAĞDI'
Ölen işçi Sebahattin Tapeçınar’ın ablası Hatun Tepeçınar ise patlamanın bir ihmalden kaynaklandığını öne sürerek, "Akan kanlarımızın, 7 emekçi şehidimizin hakkını savunmaya geldik. Geride kalan yetimlerin, dul eşlerin hakkını savunmaya geldik. Pandemi sürecinde 3 ay boyunca fabrika ürün yığdı ve sonunda hazin son oluştu. Bu bağıra bağıra gelen bir şeydi buranın patlayacağı. Usulsüzlükleri gördüm, ben de çalıştım biliyorum. Hiçbir usul yoktu, hiçbir kontrol yoktu. Hiçbir işçiyi koruyacak olayları yoktu. Mutfak önlükleriyle çalışıyorduk, insanlar yanımda alev alıyordu" diye konuştu.
'7 GÜN EŞİMİ BEKLEDİM'
Ölen işçi Erhan Ateş’in eşi Nigar Ateş patlamanın ardından büyük sıkıntılar yaşadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Ben 7 gün 7 gece yemedim, içmedim balkonda dışarıda eşimi bekledim. Herkes rahat rahat başını yastığa koyup uyudu, ne yaşadığımı bir ben biliyorum bir de Allah biliyor. Ben 7 gün eşimi bekledim daha sonra bana tabutunu getirdiler."
'BU PATLAMANIN SABOTAJ OLMA İHTİMALİ ÇOK KUVVETLİ BİR DURUM'
Fabrika sahibi Y.C.’nin avukatı Abdurrahim Burak ise olayın bir sabotaj olabileceğini iddia ederek şunları söyledi:
"Bu patlamanın sabotaj olma ihtimali çok kuvvetli bir durum. Çünkü bilirkişi raporunu da bekledik. Patlamanın hangi eylem sonucunda gerçekleştiği, patlamaya neden olan ilk kıvılcım veya ilk hareket nedir diye bilirkişi raporunda biz bunu uzunca bir süre bekledik. Ancak bilirkişi raporunda patlamaya neden olan ilk eylem ortaya konamadı. Sadece patlamanın büyüklüğü, şiddeti, açılan çukurlar ve patlamanın yarattığı tesir hakkında bilimsel bir açıklama ortaya konuldu. Patlama hangi hareketle başlamış, buna ilişkin bir değerlendirme yok. Soruşturma sabotaj ihtimali üzerinden yürütülmemiş daha çok kusur, ihmal, tedbirsizlik üzerinden yürütülmüştür. Ancak gelinen noktada görüyoruz ki patlamaya neden olan ilk eylem, hala tespit edilmiş değil. Fakat 3-4 patlamanın aynı anda kısa saniyeler arasında gerçekleşmiş olması bize sabotaj ihtimalinin çok kuvvetli olduğunu gösteriyor."
Yaşanan kısa süreli gerginliğinin ardından yaklaşık yarım saat boyunca adliye binası önünde bekletilen ölen işçilerin aileleri, daha sonra kontrollü olarak içeriye alındı.