28.12.2019 - 13:50 | Son Güncellenme:
DHA
Bir devlet hastanesinde görevli bilgisayar teknisyenine, tıbbi sarf malzemelerinin bulunduğu depoda, cinsel ilişki yaşadığına dair gizli kamera görüntüleri gerekçe gösterilerek, 'devlet memurluğundan çıkarılma' cezası verildi. Bilgisayar teknisyeni de cezanın iptali için Antalya 4. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, dava dosyasına sunulan belge ve CD ile CD'den alınan fotoğrafları inceledikten sonra teknisyenin, 'hastane içerisinde memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede, yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu' gerekçesiyle hastanenin verdiği kararı yerinde buldu. Bilgisayar teknisyeni karara itiraz ederek, dosyayı istinaf mahkemesine taşıdı. Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi, kararın hukuka ve usule uygun olduğunu, kararın ortadan kaldırılmasını sağlayacak nitelikte delil elde edilemediğini bildirerek, başvuruyu reddetti.
'BANA YAPILAN BİR FETÖ YÖNTEMİ'
Tüm bu kararlara rağmen hukuk mücadelesini sürdüren bilgisayar teknisyeni, son olarak istinafın kararını avukatı aracılığıyla Danıştay’da temyiz etti. Danıştay'a verilen temyiz dilekçesinde, gizli çekim sonucu elde edilen delilin hukuka aykırı olduğu, hukuka aykırı elde edilen delilin de disiplin yargılamasında kullanılamayacağı belirtilerek, “Anayasa ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda kabul edilen hukuka aykırı delil kullanma yasağının, kıyas yoluyla disiplin hukukunda da uygulanması gerekir. Dava konusu işlem, özel hayata müdahale niteliğindedir. Özel hayatımla ilgili hiçbir husus, hizmete olumsuz şekilde yansımamıştır. Özel hayatım gerekçe gösterilerek, devlet memurluğundan çıkarılamayacağım gibi, geçmiş sicillerimin de çok iyi olduğunu belirtirim. Bana uygulanan yöntem bir FETÖ yöntemidir.”
'DELİL YASAĞI HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ KORUR'
Başvuruyu değerlendiren Danıştay 12. Daire, bilgisayar teknisyenini haklı buldu. Danıştay kararında, "Anayasal haklara ağır bir müdahale söz konusu ise, özel kişiler tarafından hukuka aykırı bir şekilde elde edilen delillerin de delil yasakları kapsamına girmesi gerekir" dedi. Kararda, “Delil yasaklarının asıl amacı, temel insan hak ve özgürlüklerini korumaktır. Buna aksi bir görüşü savunmak, özel kişilere bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etme imkânı verir ki, bu bir hukuk devletinde kabul edilemez. İnsan hakları çiğnenerek, elde edilen delillerin mahkemeler tarafından dikkate alınması CMUK 254/2 hükmü nedeniyle mümkün değildir” ifadeleri yer aldı.
'PLANLI GİZLİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİ HUKUKA AYKIRI DELİLDİR'
Dava dosyasında yer alan görüntülerin, bir planlama dahilinde, hastanenin tıbbi sarf deposuna yerleştirilen gizli kamera ile çekildiği vurgulanan kararda şöyle denildi:
“Bu görüntülerin hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu tespit edilen bu delilin ise disiplin soruşturmasında tek ve belirleyici delil olarak kullanıldığı görülmüştür. Bu durumda, hastane içerisinde yaşandığı ileri sürülen olaya ilişkin soruşturma kapsamında davacı ve bir hastane çalışanı dışında başka hiç kimsenin ifadesine başvurulmamıştır. Davacının ve görüntülerde yer aldığı iddia edilen kadının ifade ve savunmalarında, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğuna ilişkin açık bir kabulleri bulunmuyor. Sadece hukuka aykırı olarak elde edilen video görüntülerinden yola çıkılarak, eksik inceleme ve soruşturma sonucu dava konusu işlem tesis edilmiştir. Hukuka uygun olarak elde edilmiş başka delil, bilgi ve belge olmaksızın sadece bu delillere dayanılarak verilen disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”