25.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin (UN Women), 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde başlayan ve 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde sona eren ‘16 Günlük Aktivizm Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası’ bu yıl yakın partner şiddetine odaklanıyor. UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova hem gittikçe artan kadınlara ve kız çocuklarına şiddete karşı neler yapılması gerektiğini hem de kampanyanın hedeflerini anlattı.
Kadınlara yönelik şiddet en yaygın insan haklarından biri. Şiddetin yaygınlığı ne boyutta?
Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, son on yıldır olduğu gibi halen dünya çapında yaklaşık 3 kadından en az 1’inden fazlasını etkileyen yaygın bir sorun olmaya devam ediyor. Bu durum, yaşamları boyunca yaklaşık 736 milyon kadının birlikte olduğu eşi ya da partneri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakıldığı anlamına geliyor. Cinsel taciz, dijital şiddet, zararlı uygulamalar ve cinsel sömürüyü de hesaba kattığımızda bu sayı daha da yükseliyor. UN Women ve UNODC’nin yeni yayınladığı araştırma sonuçlarına göre saatte beş kadın veya kız çocuğu kendi aile üyeleri tarafından öldürülüyorlar. Kovid-19 salgını derin yapısal eşitsizlikleri beraberinde getirirken, salgının devam eden etkileriyle paralel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti tıpkı bir gölge salgın gibi artırdı. Kovid-19’un yanı sıra süregelen savaşlar ve iklim krizi, kadınların cinsel sağlığına, üreme sağlığına ve haklarına yönelik geriye atılan adımlarla birleştiğinde toplumsal cinsiyet eşitliğine giden yolu daha da zorlaştırıyor.
Kadınlara yönelik şiddeti sona erdirmek için nasıl aksiyonlar almak gerekiyor?
Kadınların güvenliği, temel sağlığa, yaşam standartlarına ve güçlenmiş bir topluma açılan kapıdır ve eşitliği sağlamak için gerekli bir koşuldur. Bunu sağlamak için kanıta dayalı çözümlerle adım atmalı ve etkili olduğunu bildiğimiz stratejileri devreye sokmalıyız. Bu stratejiler, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti besleyen ve devam ettiren zararlı kalıp yargılar gibi şiddetin temel nedenlerini ortadan kaldırmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen yasalar ve politikalar uygulanmalı, kadınların ve kız çocuklarının güvenliği, korunması ve iyileşmesi için gerekli hizmetler sağlanmalıdır. Kadınların ve kız çocuklarının farklı ihtiyaç ve önceliklerini kapsayan dönüştürücü ve kolektif eylemlerde bulunulmalı ve çeşitli nedenlerle çoklu ayrımcılığa maruz bırakılan topluluklardaki kadınların gereksinimleri gözetilmelidir. Türkiye dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin önlenmesi ve sona erdirilmesinde ön saflarda yer alan kadın kuruluşlarına yatırım yapılması
ve bu kuruluşların desteklenmesi ise elzemdir.
Harekete geçelim
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi olarak bu yıl 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında neler yapıyorsunuz?
Türkiye’de bu yıl kadınların en yaygın maruz kaldığı şiddet biçimlerinden biri olan yakın partner şiddetini ele alıyoruz. Kadınlar, yakın partner şiddetine mevcut ve/veya eski eşleri ya da partnerleri tarafından maruz bırakılıyor.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye olarak bugün, kamuoyunu bilinçlendirmek ve herkesi yakın partner şiddetine karşı birlikte durmaya davet etmek için #SheSaidNo Kampanyasını başlatıyoruz. Bu kampanya ile, bu şiddet biçiminin belirtileri ve sonuçları ile yakın partner şiddetinin nasıl tespit edileceği ve bu konuda nasıl harekete geçilebileceği konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Herkesi UN Women Türkiye Instagram hikayesinden testleri çözerek konuyla ilgili farkındalıklarını artırmaya ve shesaidno.info internet sitesinde yakın partner şiddetiyle ilgili daha fazlasını öğrenmeye davet ediyoruz. Tüm kamu kurumlarını, özel sektörü, sivil toplum kuruluşlarını, belediyeleri, kanaat önderlerini ve Türkiye’nin her noktasından kadın ve erkekleri #SheSaidNo kampanyasına katılarak ve kadınlara yönelik şiddeti sona erdirme çabalarını hızlandırmaya davet ediyoruz. Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti her yerde önlemek için güçlerimizi birleştirelim ve şimdi harekete geçelim!
Milliyet’e teşekkürler
Şiddete karşı atılan bütüncül ve çoğulcu adımlar çok önemli. Bu adımların olmazsa olmazlarından biri ise medyanın dönüştürücü gücünün eşitlikten yana kullanılması. Bu kapsamda Milliyet gazetesi ile çalışmalarımız 2020 Ekim ayından bu yana devam ediyor. Milliyet gazetesinin Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Media Compact üyesi olması ve toplumsal cinsiyete giden bu yolda emin adımlarla yürümesi tüm medya ekosistemine ilham verecektir. 16 Günlük Aktivizm kampanyamıza verdikleri destekten dolayı; Milliyet gazetesine, Demirören Medya Grubu’na, Sayın Mete Belovacıklı’ya, ayrıca kampanya için çalışan yazı işleri
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu:
TGC Kadın Gazeteciler Komisyonu: Şiddete karşı tek yürek
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Kadın Gazeteciler Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında; habercileri şiddet karşısında tek ses, tek yürek olmaya çağırdı. Açıklamada şu görüşler yer aldı:
“Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde tek taraflı olarak çekilmesinin ardından ülkemizde yeni bir dönemece girildi. Bu dönemde ‘aile, annelik ve ev kadınlığı’ kıskacına sıkıştırılmak istenen ‘kadın’a yönelik şiddetin toplumun her kesiminde giderek sistematik bir hal aldığına endişeyle tanık oluyoruz. Biz habercilere böyle bir zamanda düşen temel görev, ekonomik, politik, toplumsal ve kültürel alanlarda giderek belirginleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görünür kılmaktır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçluların kovuşturulması, cezalandırılması başta olmak üzere tüm süreçlerin takip edilmesi, dezavantajlı grupların yanında olunması biz gazetecilerin de sorumluluğudur. Tüm habercilere risk altındaki kadın ve çocukların can güvenliğini önceleyen bir bakış açısına sahip olmanın önemli olduğunu hatırlatıyoruz.Ayrıca gazetecileri fiziksel, psikolojik ekonomik şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz dahil cinsel şiddet, zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin haberlerin ve caydırıcı cezaların uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olmaya çağırıyoruz.“
Çalışma yaşamında şiddete sıfır tolerans
Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), TurkishWIN ve UPS işbirliğinde kurulan, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) paydaş olduğu Kadın Liderlik Platformu’nun, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) işbirliğinde düzenlediği “Çalışma Yaşamında Şiddete Sıfır Tolerans’ başlıklı toplantıda, iş yaşamında şiddetin sonlandırılması için işbirliği çağrısı yapıldı.
10 kadından 4’ü şiddete maruz
Kadınların çalışma yaşamında yer almasının ve karar verici pozisyonlara gelmesinin önünde şiddetin ciddi bir engel olarak yer aldığını ifade eden KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi Esra Bezircioğlu, “Bu gerçek, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere hepimizin ayıbıdır. Her 3 kadından birinin hayatının bir evresinde şiddet ve tacize maruz kaldığı dünyamızda, her 10 kadından 4’ünün fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı ülkemizde bu konu en acil gündem maddesi olmalıdır. Çalışma yaşamında şiddete sıfır tolerans demek buluştuk, buradan kamu ve özel sektöre de çağrımızı yapıyoruz” dedi.
Başta ekonomik olmak üzere kadınların geleceklerine dair tüm hayallerinin görünen şiddetin yanında görünmeyen cam tavanlar, engeller ve toplumsal normlarla engellendiğini söyleyen UPS Türkiye Pazarlama Müdürü Irmak Orman da, “Oysa kadınları iş yaşamında çevreleyen şiddet sarmalını kırmak, onları güçlendirmek ve hayallerine, hedeflerine ulaşmalarını sağlamak geleceğimiz için muazzam bir potansiyeli temsil ediyor. Ortak geleceğimiz için şiddeti görünür kılmalı ve hep birlikte bu çağ dışı davranışı durdurmalıyız.” diye konuştu.
Daha güvenli işletmeler
EBRD Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç da, “EBRD olarak C-190 çerçevesinde şiddete sıfır tolerans politikasını kredi uygunluk şartı olarak tanımlıyoruz. Müşterilerimize bu alanda kurumsal politikalar geliştirmeleri ve uygulamaları yönünde teknik destek vererek daha güvenli, daha itibarlı işletmeler olmalarına katkı veriyoruz” dedi. Kadınların iş yaşamında erkeklerle eşit koşullarda katılımı ve karar verici konumlarda yer almasının hem kadınların güçlenmesi hem de ekonominin verimliliği açısından önemini anlatan ILO Türkiye Ofisi Kıdemli Program Yöneticisi Ebru Özberk Anlı eşitliğin sağlanması, ayrımcılık, şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması için cesur ve somut adımlar atılması gerektiğini dile getirdi.
Herkesin sorumluluğu
‘Toplum ne ekerse iş dünyası çalışma hayatında onu biçiyor” diyen TurkishWIN Kurucusu Melek Pulatkonak da, “Kurumların bugüne kadar odaklandıkları ev içi şiddet odaklı destek mekanizmaları ve politikalarının ILO C190 ile çalışma yaşamına da taşınmış olması önemli bir adım. Çalışma Yaşamında Şiddete Sıfır Tolerans politika ve uygulamalarını yaygınlaştırmak her iş lideri ve kurumun sorumluluğudur” dedi.