01.03.2018 - 10:40 | Son Güncellenme:
Sultan I. Alaeddin Keykubad'ın büyük oğludur. Babasının ölümünden sonra onuncu Sultan olarak tahta çıktı. Döneminde pek çok sosyal, bilimsel ve dinî kurum kurulmuş, büyük mimarlık eserleri inşa edildi. Ancak aynı dönemde vezir Sadeddin Köpek’in etkisinde kalarak tecrübeli devlet adamlarını bertaraf edilmiş; ülkede gerileme başlamıştır. Kösedağ Savaşı’nda uğranılan yenilgi ile devlet çöküş sürecine girmiştir.
Annesi Hunat Hatun'un Kayseri’de Hunad Hatun Külliyesi ile İncesu’daki ŞeyhTuresan Zaviyesi onun devrinde meydana getirilmiş eserlerdendir.
Yaşamı
1221 yılında doğduğu tahmin edilir. Babası I. Alaeddin Keykubad, annesi “Mahperi Sultan” olarak da bilinen Hunat Hatun'dur.
1128’de Mengüçoğlu Beyliği’ni ortadan kaldırıp topraklarını ülkesine katan Alaaeddin Keykubat, onu Erzincan iline melik atayarak atabeyi Mübarizeddin Ertokuş'la birlikte Erzincan'a gönderdi. Melikliğinin ilk yıllarında Trabzon’u kuşattı.
Babası, kendisinden küçük olan kardeşi İzzeddin Kılıç Arslan'ı veliahtlığa atamıştı ancak babasının ölümü (1237) üzerine Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteğiyle Türkiye Selçuklu tahtına Gıyaseddin Keyhüsvrev çıktı. Kardeşinin tarafını tutan Harezm emirlerine karşı mücadeleye girişti; onları kendisine biat etmek zorunda bıraktı. Dımaşk (Şam) ve Halep Eyyubi hükümdarları ile babasının zamanında yapılan tabiiyet anlaşmalarını yeniledi. Halep Eyyubi hükümdarının kızı ile evlenmek, kendi kız kardeşini ise onunla evlendirmek yoluyla akrabalık kurdu. Çok geçmeden diğer Eyyubi hükümdarları ve Artuklular da kendisine bağıölı oldu. Moğolistan’a babasının hazırladığı elçilik heyetini gönderdi.
Keyhüsrev, babasının devrinde nişanlanmış olduğu Gürcü Prensesi Tamar ile 1237 veya 1238’de evlendi; bu evlilikten II. Alâeddin Keykubad dünyaya gelmiştir. Eşi Anadolu’da Gürcü Hatun adıyla tanındı. Gürcü Hatun’a olan sevgisini bastırdığı paralarla gösterdi. Bu paralarda bulunan ars- lan-güneş tasvirinin kendisinin (arslan) ve karısı Gürcü Hatun’un (güneş) sembolleri olduğu ileri sürülür.
Keyhüsrev, saltanatının ilk yıllarında güvenmediği devlet adamlarını Sadeddin Köpek’in telkinleri ile birbir etkisiz hale getirdi; hatta eski veliaht İzzeddin Kılıçarslan ile annesi Adile Hatun’u da öldürttü. Nihayet Türkiye Selçuklu tahtı üzerinde hak iddia eden Sadeddin Köpek'i de öldürttü (1239).
Daha önce yönetimde etkili olan emirlerin yeniden işbaşına geçmesiyle devlet eski düzenine kavuştu, dış ilişkileri düzeldi. Eyyubi melikleri, Nikea'da (günümüzde İznik) hüküm süren Bizans imparatorları (İznik İmparatorluğu) ve Kilikya ile Mardin Artukluları II. Keyhüsrev'e bağlılıklarını sürdürdüler. 1240'ta Diyarbakır, Türkiye Selçuklularının eline geçti.
Bu arada Moğolların önünden kaçarak Anadolu'ya sığınan göçebe Türkmenler, Anadolu'daki yerleşik devlet düzeni içinde yeni sorunlar yaratmaya başladı. Bu koşullarda Baba İshak'ın başlattığı Babai ayaklanmasıçok hızlı ve kanlı bir şekilde gelişti. Beyşehir Gölü üzerindeki Kudababad Sarayı’na sığınan Keyhüsrev, Moğol tehlikesine karşı ülkeyi savunmak üzere Erzurum sınırında bulunan orduyu çağırarak ayaklanmayı bastırabildi (1240). Bu olay neticesinde devletin gücü önemli ölçüde sarsıldı.
Keyhüsrev, 1241’de ordusunu Kayseri’de topladı. Dımaşk Eyyubi hükümdarı ile güçlerini birleştirip Silvan Eyyubi hükümdarının üzerine yürüdü. Silvan Eyyubi hükümdarı da Germiyanlı Türkmenler’in ve Harizmler’in desteğini sağlamıştı. Yaklaşan Moğol tehlikesi üzerine Abbasi hükümdarının araya girmesiyle iki ordu arasındaki savaş önlendi. Silvan hükümdarının yeniden Selçuklulara tabi olması şartıyla barış yapıldı.
Türkiye Selçuklularının zayıflamasından yararlanan Moğollar 1242'de Erzurum'u ele geçirdiler. Kösedağ Savaşı'nda da Anadolu Selçuklu ordusunu yenilgiye uğrattılar (1243). II. Keyhüsrev savaştan sonra Batı Anadolu'ya kaçtı. Moğollar Sivas’a girdi ve şehri üç gün süreyle yağma ettirdi. Ardından Kayseri’yi kuşattılar, kahramanca direnmesine rağmen şehri ele geçirip büyük bir katliam yaptılar. Azerbaycan’a dönüşleri sırasında aynı şekilde Erzincan’da katliam yaptılar. Bu olaylar sırasında Keyhüsrev'in annesi ve ailesi Halep’e gitmeye çalışırken yakalanıp Moğollar’ a teslim edildi.
Amasya’da bulunan Vezir Mühezzebüddin Ali Moğol komutanı Baycu Noyan’a gidip Selçukluları Moğollara vergi verir bağımlı bir devlet haline getiren ağır bir anlaşma imzaladı. Moğollarla barışın sağlanmasının ardından Konya'ya dönen sultan bundan sonra devlet işlerini bütünüyle veziri Şemseddin İsfahani'ye bıraktı. Vezir, Sultanın ailesini Moğollar’a teslim etmiş olan Ermeni Krallığı üzerine sefere çıkarak Tarsus’u kuşattı. Bu sırada Alâiye’de bulunan sultan, içki içmekte iken veya baktığı vahşi hayvanların ısırması sonucu öldü. Henüz yirmi beş yaşında idi. Cenazesi Kümbethane’ye kondu. Onun ölümü üzerine Selçuklu ordusu Tarsus kuşatmasını bırakıp Konya’ya döndü. Oğlu II. İzzeddin Keykavus tahta çıkarıldı.