05.03.2019 - 01:30 | Son Güncellenme:
ELİF ALTIN / İstanbul
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında iş adamı Osman Kavala, oyuncu Mehmet Ali Alabora ve gazeteci Can Dündar’ın da bulunduğu 2’si tutulu, 16 sanık hakkında hazırladığı iddianame, gönderildiği İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, Kavala, Alabora ve Dündar’ın da arasında bulunduğu 16 sanığın “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve çeşitli suçlardan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 658 yıl ile 3 bin 70 hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
‘Etki ajanlığı yaptılar’
İddianamede Osman Kavala ile Memet Ali Alabora arasındaki telefon görüşmesine yer verilerek, Kavala’nın, “...Avrupalılar her gördüğüm şey soruyor iyi tamamda hani bu siyasi durumu nasıl değiştirecek diye sorup duruyor...” dediği öne sürüldü. Kavala ve Alabora’nın ‘Etki ajanlığı’ yaptıkları iddia edildi.
Arap Baharı’na değinildi
Arap Baharı’na da değinilen iddianamede şu değerlendirmede bulunuldu: “Ülkemizde ise bu olayların farklı bir yansıması ve uyarlaması olarak, hakkında iddianame tanzim olunan şüphelilerce İstanbul Taksim Bölgesi Yayalaştırma projesi kapsamında, Taksim Gezi Parkı’ndaki bazı ağaçların 27 Mayıs 2013’te başka yere nakledilmesi bahanesi ile başlayan protesto eylemleri, provokasyonlarla birlikte ülke çapında olaylara ve şiddet içerikli eylemlere ve hükümete yönelik bir kalkışmaya dönüşmüştür.”
İddianamede, bu zamana kadar 78 ilde 746 gösteri yapıldığı, olaylarda yapılan tespitlerde 58 kamu binası, 68 MOBESE kamerası, 337 işyerinin tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç, 240 polis aracı ve 45 ambulansın kullanılamaz hale getirildiği, birisi CHP binası olmak üzere 14 parti binasının zarar gördüğü, toplam zararın 140 milyon TL olduğu belirtildi.
27 Mayıs benzetmesi
İddianamede Gezi Parkı olayları ile ilgili şu ifadelere yer verildi: “Gezi olayları olarak adlandırılan kalkışma hareketinin sahada 27 Mayıs 2013 yoğun biçimde başladığı tarih olmuştur. O gün başlayan ve birkaç haftalık süreçte 27 Mayıs 1960 darbesi öncesini hatırlatan gelişmeler yaşanmış, halkın oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükûmet tıpkı 27 Mayıs darbesi öncesinde olduğu gibi sokak hareketleriyle baskı altına alınmak ve devrilmek istenmiştir. Kalkışma hareketinin asıl sebebinin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin izlediği iç ve dış politikalar ve ayrıca ülkemizde inşa edilmeye çalışılan büyük alt yapı atılımları ve projeleri olduğu anlaşılmıştır.”
‘Gezi’nin provası yapıldı'
İddianamede, Memet Ali Alabora, eşi sanatçı Ayşe Pınar Alabora, Defne Anter, yazar Handan Meltem Arıkan, reklamcı Melin Osasogie Edomivonyi’nin 07 Temmuz 2012’de birlikte uçakla Mısır’ın başkenti Kahire’ye gittikleri ve 15 Temmuz 2012’de Türkiye’ye döndükleri belirtildi. İddianamenin devamında şu ifadelere yer verildi: “Söz konusu şahıslar ülkemize geldikten hemen sonra 30 Temmuz 2012’de “Mi Minör” isimli bir tiyatro oyununun provalarına başlamışlardır. Handan Meltem Arıkan’ın yazdığı ve Memet Ali Alabora’nın yönetmenlik yaptığı Mi Minör, izleyiciyi sosyal medya aracılığı ile örgütleyip sergilenecek oyuna davet eden ve seyircinin de interaktif olarak katıldığı bir tiyatro oyunudur. Nisan 2013’e kadar gösterimde kalan oyunda izleyici sosyal medya aracılığı ile örgütlenip, temsili ülkenin başkanına karşı ayaklanmaya teşvik edilmektedir. Gerek oyunun içeriğine gerekse oyuncuların yaptığı açıklamalara bakıldığında oyun çerçevesinde adeta Gezi Parkı eylemlerinin provasının yapıldığı anlaşılmıştır.”