16.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
MÜJDE YAZICI
Melisa Önel imzalı ‘Kumun Tadı’ bugün 33. İstanbul Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak. Filmin ses tasarımları ve müzikleri Berlinale gösterimi sonrası Berliner Zeitung’ta övgüler almış, Hollywood Reporter’da ‘Olağanüstü ses çalışması’ olarak yorumlanmıştı. ‘Kumun Tadı’nın bu olağanüstü müziklerinin arkasındaki isim Erdem Helvacıoğlu... Helvacıoğlu ile Türkiye’de, dünyada film müziği konusunu konuştuk.
‘Kumun Tadı’ filminin müziklerini hazırlama sürecin nasıl oldu?
Senaryoyu okuduktan sonra Melisa ile konuşup müzikteki genel estetiği belirledik. Çekimler sırasında da birkaç fikir ortaya çıkarmıştım ancak tüm müzikler final halini, montajın kesinleştiği tarih olan geçen yaz aldı. Bir yandan gergin, diğer yandan da hüzünlü atmosferi yansıtabilmek için minimal bir tasarım üzerine odaklandım.
Film müziği yapmak müzisyen için başka bir çalışma sistemi. Senin de “Kavramsal düşünmeyen bir insanın film müziği yapması çok zor” şeklinde bir tespitin var.
Sadece kendi yaptığı müziğe odaklanan bir müzisyenin film müziği alanında başarılı olması pek mümkün değil. İyi bir film müziği bestecisinin donanımlı ve algısı açık biri olması gerekiyor. Öyle ki, o aynı zamanda hem bir nevi sosyolog, hem bir psikolog, hem bir tarihçi, hem de bir düşünür olmalı. Filmde geçen hikayenin, olayların, karakterlerin özelliklerini derinlemesine anlaması iyi bir film müziği bestecisinin olmazsa olmazlarındandır. Film müziği bestecisi her türlü yeni deneye ve fikre açık olmalı.
Yakında New York’a gidiyorsun, orada film müzikleri üzerine çalışacaksın. Neler yapacaksın?
Film müzikleri yapan ABD’li besteci dostum Nathan Larson’la ortak projeler üreteceğiz. Ayrıca dünyaca ünlü çağdaş müzik topluluğu Bang on a Can All-Stars grubunun üyeleri Vicky Chow, Ashley Bathgate ile çalışmalarım olacak. The Cardigans grubunun solisti Nina Persson ve Nathan Larson ile bir araya getirdiğimiz 777 adlı grubumuzun albümünü finalize edeceğiz.
Bizde film müziği 80’lerin estetik anlayışında ilerliyor
Bir filmde müziği ‘duymak’ iyi bir şey midir?
Film müziğinin ana işlevi görüntüde anlatılan hikâyeye işitsel olarak katkıda bulunmaktır. O bakımdan film müziği hiçbir zaman görsel boyutu ezecek şekilde yoğun bir karaktere sahip olmamalı. Ancak hem görselleri ezmeyen, hem de bir albüm olarak yayınlandığında kendi başına dinlenebilen ve anlamı olan çalışmalar en iyi film müziğine örnektir.
Görüntü kalitesini yukarıya taşıyan Türk sineması sence film müziği alanında dünyada nerede duruyor?
Görüntü kalitesi, yönetmenliği açısından Türk sineması kanımca çok iyi bir noktada. Ancak film müziği estetiği açısından aynı sözleri söyleyemem. Türkiye’deki film müziği 1960’lar, 70’ler ve 80’ler estetik anlayışında ilerliyor. Ekranda hissedilen duygunun noktasal bir şekilde olabildiğince çok vurgulandığı ve müzikal anlatımın tınılar üzerinden değil de melodiler üzerinden ilerlediği bir yapı bu. Dünya sinemasında bu anlayış uzun seneler önce ikinci plana düştü.