04.10.2022 - 06:54 | Son Güncellenme:
Türkiye, sahip olduğu yetenekler göz önüne alındığında bölgesindeki en güçlü hava kuvvetleri filosuna sahip ülkelerden birisi konumunda. Türk Hava Kuvvetleri’nin mevcut yeteneklerinin korunması için ise yerli çözümler başta olmak üzere birçok adım atılıyor. ABD’nin Türkiye’yi Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alınmasını gerekçe göstererek F-35 programından çıkarmasının ardından, gelecek yapılanmasını bu uçağa göre planlayan Türk Hava Kuvvetleri, şimdi alternatif çözümlerle ortaya çıkabilecek olası sorunları çözmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Erdoğan’ın Türkiye’nin bu konuda alternatiflere sahip olduğuna dikkat çekmesi ve F-16'ların verilmemesi durumunda Türkiye’nin farklı seçeneklere yöneleceğini söylemesinin ardından gözler olası alternatiflere döndü. Havacılık Araştırmacısı Cem Doğut, Türkiye’nin önündeki alternatifleri değerlendirdi.
'YENİ UÇAK ALMAMIZ EGE’DEKİ DENGELER İÇİN ELZEM'
Türkiye’nin çevresinde bulunan ülkelerde yeni uçak alımları gerçekleştiğine dikkat çeken Havacılık Araştırmacısı Cem Doğut, özellikle Yunanistan’ın yaptığı yeni alımların Ege’deki dengeler üzerinde etkili olacağının altını çizdi. Doğut, “Yunan Hava Kuvvetleri’nin Fransa’dan 18 adet Rafale savaş uçağı alımıyla elindeki F-16’ları modernize ederek F-16V seviyesine çıkaracak olması bölgedeki güç dengesini değiştirmek için önemli bir adım” dedi.
Yunanistan’ın almaya başladığı uçakların gelişmiş yetenekleri olduğunu vurgulayan Doğut, sözlerine şöyle devam etti:
"Rafale ve F-16V uçaklarının sahip olduğu gelişmiş radar ve elektronik harp kabiliyeti, bizim mevcut uçaklarımızdan daha üstün hale gelmelerini sağlıyor. Elimizdeki imkanlarla bu uçakları durdurmamız zorlaşmış durumda. Rafale uçaklarında kullanılan meteor uzun menzilli havadan havaya füze kabiliyeti de Yunanistan için önemli bir kazanım olacak. Bu olası tehdite cevap vermek için ya elimizdeki uçakları modernize etmemiz ya da yeni uçak almamız Ege’deki denge için elzem."
'YERLİ ÇÖZÜMLERLE ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE EDİYORUZ'
"Bu dönemde özellikle muharip uçak filosunda zafiyet yaşamamak için envanterdeki F-16’ların modernizasyonu önem arz ediyor. Ayrıca hali hazırda Milli Muharip Uçak projesi de tüm hızıyla sürüyor" şeklinde konuşan Cem Doğut, Türkiye’nin kendi imkanlarıyla yürüttüğü modernizasyon projelerinin çok önemli olduğunu vurguladı.
“Özellikle daha önce kısmen modernize edilen 35 adet F-16 Block 30’lardan başlayarak tüm uçakları yeni radar ve elektronik harp teçhizatıyla donatmak önem kazandı. TUSAŞ’ın F-16 Block 30 uçakları için başlattığı ÖZGÜR projesi en önemli projemiz olarak öne çıkıyor” diyen Doğut, ÖZGÜR projesini ise, "Bu projeyle bir adet F-16C Block 30 uçağının görev bilgisayarı milli görev bilgisayarıyla değiştirildi. Bu bilgisayarda kullanılan yazılım da milli olarak geliştirildi. Bu sayede uçağa herhangi bir kısıtlama olmadan yeni silah ve aviyonik entegre edebilir konuma geleceğiz. Gene bu projeyle mevcut F-16’nın günümüz şartlarına göre geri kalan kokpitteki ekranları yeni ve daha güncel olanlarıyla değiştiriyoruz. ASELSAN’ın geliştirmekte olduğu yeni AESA radarının bitirilmesiyle bu radarın ÖZGÜR projesiyle elde edilen kazanımlarla F-16’lara entegrasyonu sağlanabilecek” şeklinde özetledi.
İHA sistemlerinin de muharebe sahalarında her geçen gün önem kazandığına dikkat çeken Cem Doğut, Türk savunma sanayi şirketlerinin bu alanda yürüttüğü çalışmaların önemli olduğunu belirterek, “Son dönemde özellikle BAYKAR tarafından geliştirilmesi devam eden 'KIZILELMA' platformu bizim açımızdan önemli bir proje. Bu projeyle jet motorlu, yüksek hız ve manevra kabiliyetine sahip, radarlar tarafından tespit edilmesi daha zor olan bir muharip insansız uçak sistemine sahip olacağız" açıklamasını yaptı.
'TÜRKİYE'NİN 3 ALTERNATİFİ VAR'
Türkiye’nin ara alım kapsamında 3 farklı alternatife sahip olduğunu belirten Doğut, “Mevcut alternatifleri üçe ayırabiliriz. Bunlar Amerikan, Batı ve Doğu bloğu (Rus-Çin) uçakları. F-16 nedeniyle ABD ile sorun yaşarsak doğal olarak diğer Amerikan menşeli uçakları almamız mümkün olmaz. Batı bloğu tarafından üretilen 3 uçak var. Bunlar Fransız yapımı Rafale, İsveç yapımı Gripen ve Almanya, İtalya, İspanya ve İngiltere ortak üretimi Eurofighter uçağı. Fransa ve İsveç ile olan siyasi sorunlar nedeniyle onların ürettiği uçakları almamız mümkün değil. Buradaki en güçlü aday Eurofighter uçakları. Almanya haricinde diğer üç üretici ülke ile ilişkilerimizin iyi olması bu uçağı ciddi bir aday haline getiriyor. Teknolojik olarak da bizim mevcut uçaklarımızdan daha üstün bir uçak olduğu için Türk Hava Kuvvetleri'nin kabiliyetini ciddi olarak artıracak” sözleriyle Batı menşeli uçak alternatiflerini sıraladı.
"Rus uçaklarına gelecek olursak kâğıt üstünde iyi uçaklar olmalarına rağmen fiiliyatta maalesef iyi değiller" yorumunu yapan Cem Doğut, Rus uçaklarının Ukrayna savaşında iyi bir sınav veremediğine dikkat çekerek şunları ekledi:
"Özellikle son Ukrayna-Rusya savaşına bakacak olursak Rus uçaklarının çağımız muharebesinde yerinin olmadığını görüyoruz. Daha önce Rusya’dan uçak alan ülkelerin tecrübelerine de bakacak olursak üreticinin uçaklarını desteklemekte zorlandığı, yeni mühimmat entegrasyonunun zor olduğunu en önemlisi de işletmesinin yani uçakların bakımının zor olması gibi durumlar görüyoruz."
Bu durumu Malezya ve Hindistan üzerinden örneklerle açıklayan Doğut, “Malezya’nın tecrübesi buna çok iyi bir örnek. Hem Rus menşeli Su-30 uçakları hem de ABD menşeli F-18 uçakları kullanılıyor. Su-30 uçaklarının harbe hazırlık oranı yani istenildiği zaman uçuşa hazır, arızasız, problemsiz uçak sayısı çok düşük. Aynı acı tecrübeyi Hindistan da yaşadı ve şu an Batı menşeli uçaklar almaya başladı" detayını paylaştı.
'LOJİSTİK VE ALTYAPI ANLAYIŞI FARKLI'
Türkiye’nin halihazırda kullandığı Batı menşeli uçaklar ile Rus uçaklarının farklı anlayışlar temelinde tasarlandığına dikkat çeken Cem Doğut, iki ekol arasındaki en büyük farkın lojistik ve altyapı anlayışı olduğunu vurguladı. "Rusya kendi savaş doktrini gereği nitelikten çok niceliğe önem veriyor. Yani ucuz, kolay üretilebilen silah sistemlerini tercih ediyor. Uçakların nitelikleri düşük olduğu için daha fazla kayıp vermeyi göze alırken bu zafiyeti çok üreterek telefi etme yoluna seçtiler" diyen Doğut'a göre Türkiye’nin böyle bir lüksü yok. Cem Doğut, "Uçak gibi çok pahalı olan silah sisteminden yüksek adetlerle alamayız. Onun için az sayıda ama çok kabiliyetli uçaklar bizim için daha değerli. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra savunma sanayinde çok kan kaybeden Rusya yeni sistemler (uçaklar) üretmek yerine mevcut sitemleri modernize etmek yoluna gitti. Ancak bu modernizasyonlar, teknolojik olarak hem Batı’nın hem de Çin’in gerisinde kaldığı için istenilen seviyede olamadı" şeklinde konuştu.
Ara uçak alımında F-16 dışında bir uçağın tercih edilmesi halinde iki önemli sıkıntı yaşanacağına dikkat çeken Cem Doğut, “Farklı bir uçağın getireceği iki önemli sıkıntı mevcut. İlki eğitim ihtiyacı, ikincisi lojistik alt yapının kurulması. Harbe hazır bir savaş pilotunun bile başka tipte bir uçağı kullanması için ciddi bir eğitim alması zorunlu. Aynı şekilde bakım personelinin de yeni alınacak uçak için eğitim alması gerekiyor, bunun için de zamana ihtiyaç var. Diğer husus olan lojistik işin de paraya ihtiyacınız olur. Yeni uçağın konuşlandırılacağı üslere bu uçak için gerekli malzemenin, yedek parçaların ve altyapı tesislerinin kurulması şart. Batı menşeli uçakların artısı bizim mevcut lojistik altyapımızın da Batı sistemine göre olması. Rus uçaklarının aksine kısa sürede adapte olabiliriz" dedi.
'EUROFIGHTER GEREKLİ KABİLİYETİ KAZANDIRACAK'
ABD Kongresi'nin Türkiye’nin F-16 talebini belirli şartlara bağlamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu konuda alternatiflere sahip olduğuna dikkat çekmiş ve F-16'ların verilmemesi durumunda Türkiye’nin farklı seçeneklere yöneleceğini söylemişti. Açıklamanın ardından Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın da konu ile ilgili yaptığı açıklamada alternatiflere dikkat çekerek, “F-16 satışında bir anlaşma olmaz ise Eurofighter Typhoon gündemimizde" ifadelerini kullanmıştı. Art arda gelen açıklamaların ardından gözler dört ülkenin konsorsiyum olarak ürettiği Eurofighter uçaklarına çevrildi.
"Eurofighter’lar Tranche olarak adlandırılan farklı seviyelerde kabiliyeti olan uçaklar" diyen Doğut bu konuyla ilgili düşüncelerini ise şöyle dile getirdi:
"Şu an İngiltere elindeki Eurofighter Trench-1’leri hizmetten çıkarmak istiyor. Bu uçakları en düşük versiyon olarak düşünebiliriz. Şu an elimizde bulunan F-16’lardan üstün olmayan uçaklardır. Ancak Eurofighter’ın Trench-3 ve 4 modelleri son derece gelişmiş radar, elektronik harp ve silah sistemlerine sahiptir. Bu uçaklar bölgedeki rakiplerimize karşı koymamız için gerekli kabiliyeti Türk Hava Kuvvetleri'ne kazandıracak."
Cem Doğut'a göre eğitim ve lojistik altyapının kurulması için İngiltere’nin elden çıkaracağı uçaklar alınıp Türk Hava Kuvvetleri'ne hızlıca entegre edilebilir. Bu esnada da yeni üretim gelişmiş Trench-4 modellerinden sipariş verilebilir. Böylece uçakların üretimi devam ederken altyapı kurulmuş olur. Eurofighter uçaklarının dört ülkenin ortaklığında üretildiğini de hatırlatan Doğut, “Bu ülkelerle yaşanacak siyasi sorunlar uçakların üretimini ya da kullanımını zora sokabilir, tıpkı Amerika ile yaşadığımız sorunlar gibi. Ayrıca bu uçakta Amerikan menşeli parçalarda bulunuyor, bu da bir soru işareti olarak önümüze çıkabilir” sözleriyle olası Eurofighter alımında siyasi engellemelerle karşılaşılabilme ihtimali olduğunun altını çizdi.