01.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı, 2006’da 8 yaşındaki Enes Ata’nın gaz fişeğiyle vurulup öldürülmesine ilişkin iddianamede, Gezi olaylarından diğer toplumsal olaylara kadar uzanan tartışmaları sonlandırabilecek ceza talepleri yer aldı. İddianamede, 3 polisin, gaz silahının öldürücü olduğunu ve nasıl kullanmaları gerektiğini bildikleri halde ölüme neden olabilecek şekilde kullandıkları ve kasıt olmadan ölüme yol açtıkları kaydedildi. Bu nedenle olağan koşullarda cinayet suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almaları gereken polislerin “olası kast” suçundan müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi. Olası kast yorumunun mahkemece de kabul edilmesi halinde, gaz fişeği ile ilgili eleştiriler ve bu nedenle açılan davalarda bir ilk yaşanmış olacak.
Diyarbakır Başsavcılığı’nın Ata’nın ölümünün üzerinden 7 yıl geçtikten sonra hazırladığı iddianamede, gaz fişeği kullanımı konusunda şu ifadeler yer aldı:
“18 yaşından küçük olan maktulün Diyarbakır Vakıf İlköğretim Okulu 1. sınıf öğrencisiyken dışarıda bulunduğu sırada güvenlik güçlerinin ateşli silah kullanması sonucu yaşamını yitirdiği. Maktülün otopsisinden gaz fişeğinin elde edildiği, ölüm sebebinin gaz fişeği yaralanması olduğunun anlaşıldığı, bu tip silah ve gaz fişeğinin şüpheliler tarafından kullanıldığı ancak ölüme neden olan fişeğin kim tarafından atıldığının tespit edilemediği, şüphelilerin toplumsal olayları bastırmak üzere kolluk görevlisi olarak görev yaptıkları, olayda kullandıkları gaz fişeği atar silahların öldürücü özelliğe sahip olduğunu ve nasıl kullanacaklarını bildikleri halde öldürme kastı olmadan, silah kullanma koşullarına aykırı olarak maktulün ölümüne neden oldukları yukarıdaki delillerden anlaşılmaktadır. Aynı olayla yine yaşı küçük olan Mahsum Mızrak’ın ölümüyle ilgili olarak şüpheliler hakkında Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığı, aralarında fiili irtibat bulunduğundan davaların birleştirilmesi ve şüphelilerin cezalandırılması kamu adına talep olunur.”
Olası kast
İddianamede, sanık polislerin, “Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları gerektiği ancak eylemde çocuğun kasıtlı olarak hedef alınmadığı belirtildi. Buna karşın silahın öldürücü olduğunun ve nasıl kullanılması gerektiğinin bilindiğine işaret edilerek, polislerin TCK’nın 21/2. maddesindeki, “Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir” hükmü gereğince, olası kast suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
Olası kast, bir eylemin olası sonuçlarının bilinmesine rağmen eylemde bulunulması halinde uygulanıyor. Bu olayda da polislere, gaz silahını silah gibi kullanmaları durumunda öldürücü olabileceğini bilmelerine rağmen kullanmaları nedeniyle bu suçtan ceza talep edildi.
Genellikle yaralama sayılıyor
* Yrd. Doç. Dr. Öznur Sevdiren: Olası kast-doğrudan kast yönünden deliller tartışılmamış olmakla birlikte, Cumhuriyet Savcılığı’nın iddianamede fiili kasten öldürme olarak değerlendirmesi son derece isabetli. Kolluğun neden olduğu öldürme fiillerinin Türk Ceza Kanunu 256. maddesi çerçevesinde kasten yaralamanın ağırlaşmış hali veya taksirle öldürme olarak nitelenmesi (ne yazık ki) olağan yargı pratiği. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesi, yaşam hakkı bakımından anayasallığı çok tartışmalı bir düzenleme öngörse de, bu madde sınırları içinde dahi polisin zor ve silah kullanma yetkisinin, ancak orantılı ve kademeli bir biçimde kullanılması gerektiği düzenleniyor. PVSK 16. madde, polise biber gazı kullanma yetkisi vermekle birlikte, biber gazının silaha eşdeğer bir biçimde kullanılmasına cevaz vermiyor. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi geçen temmuzda Abdullah Yaşa kararında gaz kapsülünün, “doğrudan ve düz atışla” fırlatılmasının ciddi ve ölümcül yaralanmalara neden olabileceğine dikkat çekmişti. Biber gazı bu biçimde kullanıldığında fiilin öldürme olduğu ve TCK 6/f bağlamında silahla işlendiği konusunda kuşku yok.
* ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş: Olası kast 21. maddede düzenleniyor ancak fiiliyatta çok kötü uygulanıyor. Burada savcının “olası kast” demesi bir ilerleme ancak yargılama sırasında mahkemenin olası kastı nasıl değerlendireceği, Yargıtay’ın yorumu önemli. Yargıtay’ın polis şiddetini meşrulaştırdığı bir tutumu var. Bırakın gaz fişeği ile öldürmeyi normal kurşunla öldürmeyi yaralama suçundan ölüme sebebiyet verme olarak değerlendiriyor Yargıtay. Bu davadan da umutlu değilim savcının hazırladığı olumlu iddianameye rağmen.