20.06.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
İHSAN DİNDAR / İstanbul
Türkiye’de önemli bir hayran kitlesi bulunan İsviçreli grup Kadebostany, Midsommar Festivali kapsamında 22 Haziran Cumartesi akşamı Küçükçiftlik Park’ta İstanbullu müzikseverlerin karşısına çıkacak. Festivaldeki performansları öncesi grubun kurucusu Guillaume de Kadebostany Türkiye tutkusundan Eskişehirspor’a kadar tüm sorularımızı yanıtladı.
- Bundan yıllar önce kurduğunuz bir Kadebostany Cumhuriyeti var. Ne anlama geliyor?
15 yıl önce Kadebostany Cumhuriyeti’mi yarattım. O dönemde kökenlerime dair araştırmalarda bulunuyordum ve ideal köklerimi bulacağımı düşünüyordum. Bu konsept içerisinde araştırmalarıma devam ederken o sırada gerçek köklerimi keşfettim. Cezayir!
‘İş birliğini severim’
- “Mind If I Stay” adını taşıyan şarkınızın klibi Kapadokya’da çekildi. Klipte Âşık Veysel’e de bir selam var. Türk halk müzik geleneği hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Âşık Veysel’e ait müziğin klipte olmasını bana yönetmen Hasan Kuyucu tavsiye etti. Bana, Âşık Veysel’in hikâyesini anlattı. Klipte o şekilde kullanmak da bir doğallık kattı. Türkiye’de günümüz müziğini de takip ediyorum. Gaye Su Akyol’dan Selda Bağcan’a, Sezen Aksu’ya kadar...
- Eskişehirspor tribünleri “Walking with a ghost” şarkınızı marş yaptı. Dinleme fırsatınız oldu mu? Neler hissettiniz?
Muhteşem hissettim. Bununla gurur duyuyorum. Şarkının sözlerini çok etkileyici ve duygusal bir biçimde değiştirip uyarlamışlar. Benim şarkımı seçip bu hikâyeye dahil ettikleri için çok mutlu oldum. Geçtiğimiz aylarda Eskişehir’i ziyaret ettim. Orada bizi kral ve kraliçe gibi karşıladılar. O yakınlığı hiçbir zaman unutmayacağım.
‘Türkiye 2. evim’
- Türkiye’de önemli bir hayran kitleniz var. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Türkiye’ye sık sık geliyoruz. Bu kimi zaman konser kimi zaman DJ’lik için olabiliyor. Geçtiğimiz dönemde Kapadokya’da yönetmen Hasan Kuyucu ve fotoğraf yönetmeni Firar Güney Kayran ile birlikte video klip de çektik. Bu ülkeyi gerçekten çok seviyorum. Türkiye insanına büyük saygım var. Sıklıkla Türkiye’nin Kadebostany Cumhuriyeti’nden sonraki ikinci evim olduğu hissine kapılıyorum.