04.09.2019 - 00:34 | Son Güncellenme:
AA
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce hazırlanan ve taraflara dağıtımı yapılan 739 sayfalık gerekçeli kararda, sanık ve müşteki isimleri, sevk maddeleri, mütalaa özeti, gerekçe ve sanık yönünden tek tek değerlendirme ve kısa karar yer alıyor.
Gerekçeli kararda, mahkemece Ergenekon soruşturma ve kovuşturmalarında görev yapan kolluk görevlileri, savcı ve hakimlerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle yapılan soruşturma ve kovuşturma örnekleri incelenerek bu dosyalarda görev yapanların yaptıkları işlemlere şüpheyle yaklaşılmasına ilişkin örneklerin toplandığı ve bu olguların var kabul edildiği belirtildi.
FETÖ'nün toplumda kabul görebilecek ve destek bulabilecek bazı yanlışların yaşandığını iddia ettiği alanlara el atarak gerçeği aydınlatmak, suçluları yakalayıp cezalandırmak, toplum vicdanını tatmin etmek adına girdiği izlenimi vererek kamuoyu desteği sağladığı anlatılan gerekçeli kararda, örgütün bu soruşturma ve kovuşturmalarla elediği kişiler yerine kendi üyelerini ve etki alanındaki kişileri yerleştirerek zemin kazandığı kaydedildi.
Kararda, ''Örnekleri incelenen bazı soruşturmalarda olduğu gibi kamuoyu desteği bulacağı suçlamaları soruşturma bahanesiyle ve bu soruşturmaların içine suçsuzları da katarak hatta soruşturma yetkisinin dışına çıkmak suretiyle başka suçlar ve faillere hukuk dışı yollardan ulaşarak, elindeki dosyaları çöp sepeti gibi kullanıp hepsini içine doldurarak böylece suçluyu suçsuzdan ayırma imkanını soruşturma ve kovuşturma mercilerinin hatta kamuoyunun elinden almak suretiyle çalıştığı, yaşanan süreç sonunda artık bilinen bir gerçektir.'' denildi.
"FETÖ için her türlü yöntem mübah"
"FETÖ, amacına ulaşabilmek için de her türlü yöntemi mübah görmektedir." ifadesi kullanılan gerekçeli kararda, bu manada bazı sanıklar ve avukatlarının "aramalarda ele geçen suç unsurlarını FETÖ/PDY üyesi kolluk mensuplarının yerleştirdiği" iddialarının bir kenara atılamayacağı, fakat bu konuda açıkça bir olayda delil uydurulduğu ispatlanmadıkça o olayla ilgili hükümde zorunlu olarak CMK 223/2-a veya "b" değil de "e" bendi gereğince delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi sonucuna varıldığı kaydedildi.
Kararda, "Şike davası"nın da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kumpasa ilişkin bazı ipuçlarına rağmen CMK 223/2-e maddesi gereğince delil yetersizliğinden beraatle sonuçlandırıldığı anımsatılarak, bu sonucun yasal delil olmadığını kabulün doğal sonucu olduğu vurgulandı.
Bu nedenlerle bu davada da uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamında açıklandığı üzere örgütün kabulüne ilişkin delillerin yasal delil olarak kullanılmadığı anlatılan gerekçeli kararda, ''Bir an için bunlar yasal delil olarak kabul edilse bile bozma ilamında açıklandığı üzere suç örgütünün varlığını kabul için yeterli delil olmadıklarını da belirtmek gerekir. Durum böyle olmakla birlikte ortada iddianamelere konu bazı vakıaların da olduğunu kabul etmek gerekir. Yani soruşturmaların tamamının ortada hiçbir şey yokken ortaya atılmış, tamamen uydurulmuş delillere dayandığına dair de elde somut deliller yoktur.'' ifadelerine yer verildi.
Gerekçeli kararda, örgüt yönünden beraat kararına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:
"(Ordu göreve) pankartının açıldığı cumhuriyet mitingleri düzenlenmesi, Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altında TSK'nin görevi kapsamında olmayan, idarenin alanına müdahale eden işlemlerin yapılması, irtica.org internet sitesinde yayınlananlar, bunlardan bazı haberlerin AK Parti'nin kapatılması davasında delil olarak sunulması, Ümraniye'de el bombalarının bulunması, aramalarda Yargıtay binasının krokisinin bulunması, NATO tesislerinin fotoğraf ve komutan isim listesinin ele geçirilmesi ve bunlara yönelik saldırı hazırlığı iddiaları, sanık İbrahim Şahin'in ilgili adreslerinden bulunan patlayıcı madde, silah ve mühimmatlar, mahkememizce uyma kararı verilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma ilamında yasal delil olmadığı belirtildiğinden hükme esas alınmayan sanıklar Fikret Emek ve Mustafa Dönmez'in ilgili oldukları adreslerde yapılan aramalarda ele geçen silah ve patlayıcı maddeler bulunduğu gerçekleri, sanık Mustafa Dönmez'in ajandasından ele geçen krokiyle ilgili Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi kanaat belirtememiştir.
Yasal delil elde olmaması sebebiyle delil olarak kabul edilmese de iddialara konu teşkil eden bazı vakıaların dosyaya yansıması, sanık Doğu Perinçek ve arkadaşlarına yönelik yapılan soruşturmalarda elde edilen deliller yasal kabul edilmeyerek hükme esas alınmamış ise de bunlarla ilgili yapılan iddiaların şüphe düzeyinde kalması bu iddiaların kesinlikle yalan olduğuna dair de kesin delillerin bulunmaması, irtica ile mücadele eylem planı belgesindeki imzanın sanık Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğu ya da olmadığına dair kesin bir delile ulaşılamaması, keza internet andıcı olayında olduğu gibi TSK'nin görev tanımında olmayan hükümetin yetki ve görevinde bulunan konularla ilgili propaganda çalışmalarının yapıldığının anlaşılması hususları bir arada değerlendirildiğinde gerek Ergenekon adı altında bir örgütün kurulduğu gerekse bu örgüte üye sanıkların olduğu ve bu örgüt faaliyeti çerçevesinde başta anayasayı ihlal ve hükümete karşı suç olmak üzere birçok suçun işlendiği iddialarıyla ilgili delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır."
Gerekçeli kararda, Ergenekon soruşturma ve kovuşturmalarında görev alan kolluk ve yargı görevlileriyle ilgili FETÖ/PDY soruşturma ve kovuşturmalarının yapılması, nitekim 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kanlı bir darbe girişiminde bulunması, sonrasında yapılan soruşturma ve kovuşturmalar dikkate alındığında şüpheli kalan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kovuşturmanın o noktalardan genişletilmesine hükmettiği konuları araştırmanın sonuca etkisinin olmayacağı, dosyada Yargıtay'ın hukuka aykırı delillerle ilgili çizdiği haritaya riayet edilerek, elde mahkumiyete yeter kesin delil olan sanıklarla ilgili mahkumiyet, diğer tüm şüpheli kalan iddialarla ilgili beraat kararlarının verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı vurgulandı.
Kararda, "Ergenekon" adı altında suç işlemek için kurulmuş silahlı bir terör örgütünün varlığına hükmedilemediğinden bu örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak ve üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçlamasıyla yargılanan tüm sanıklarla, Ergenekon örgütü faaliyeti kapsamında, "anayasayı ihlal, hükümete karşı suç" gibi suçlamalarla yargılanan tüm sanıklar hakkında, mahkumiyetlerine yeterli, kesin, somut ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden beraat kararı vermek gerektiği kaydedildi.