20.12.2021 - 11:17 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İlim Yayma Ödülleri törenine katıldı. TÜSİAD'ın açıklamalarını eleştiren Erdoğan, "Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de, cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka ama bizim derdimiz bambaşka" dedi.
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Milliyet gazetesi yazarı Zafer Şahin ve Prof. Dr. Sefer Şener CNN Türk canlı yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TÜSİAD çıkışını Büşra Arslantaş'a değerlendirdi.
"ÇOK YERİNDE VE ZAMANINDA BİR ÇIKIŞ"
Abdulkadir Selvi: (TÜSİAD'ın açıklaması) Evet hükümete saldırıdır. Muhalefet lideri sayın Kılıçdaroğlu "Ben şimdi TÜSİAD'la konuştum, açıklama yapın konuşun" diye bir twit attıktan birgün sonra Sayın Kılıçdaroğlu'nun o twitinde sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili aklı melekelerini kaybetmiş bir şahsın gibi bir ağır ifade kullanıldıktan sonra TÜSİAD'ın bu açıklamayı yapması elbette ki bir meydan okumadır. Çünkü TÜSİAD'ın bir sicili var. Elimde tuttuğum bu açıklama 1979'da Ecevit hükümetini düşürmekle gazetelere ilan verdiği açıklamadır. 7 açıklama hazırlanmış gazetelerde yayımlanmış ve Ecevit hükümetini düşürmüştür. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu çıkışını çok yerinde ve zamanında bir çıkış olarak görüyorum.
Bunun iki yüzü var. Bir TÜSİAD'ı ilgilendiren tarafı var. Bir de piyasaları ilgilendiren tarafı var. Çünkü cuma gününden itibaren çok organize bir şekilde dezenformasyon yapılmaya başlandı. Hükümet sermaye kontrolü getiriyor. serbest piyasadan çıkacaklar' şeklinde bir söylenti yayılmaya başlandı. İkincisi finans piyasalarına yönelik olarak sayın Cumhurbaşkanı açıklamasında da yer aldığı şekliyle bir panik, kaos havası oluşturmak için 'pazartesi günü insanlar bankalara gidecek döviz mevduatlarını çekecek. Bankaların önüne yığılacak' şekilde cuma gününden itibaren tam ateşin yükseldiği bir sürede Cumhurbaşkanı piyasalara güven vermek TÜSİAD'a da gerekli cevabı vermek için bu açıklamayı yaptı.
"HEDEF YİNE SEÇİLMİŞ HÜKÜMET"
Zafer Şahin: Kesinlikle hükümete bir saldırıdır. Aynı zamanda psikolojik bir savaşın da başlatıldığının bir işaretidir. Tarih çok öğreticidir. Sayın Selvi de hatırlattı. 1979 yılında TÜSİAD mayıs-haziran döneminde 7 gazete 1 dergide ilan yayınlıyor. O günün parasıyla 5 milyon liralık bir reklam bütçesi ayırıyor. Ve CHP'nin kurduğu son hükümet olan Ecevit'in devrilmesinde bu ilanlar çok etkili oluyor.
Yine dönemin Başbakan'ı rahmetli Ecevit'in kendi ifadesi var. O zaman bu süreç niye gelişiyor? Türkiye'de aslında hep olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmak zorundasınız. Görüntüde her ne kadar ekonomi olsa da Ecevit'in anlatımıyla o dönem TÜSİAD'ın hükümeti yıkmak için harekete geçmesinin sebebi soğuk savaş dönemi, ABD, Sovyetler Birliği'ni gözlemlemek için Türkiye'den casus uçaklarını havalandırmak istiyor. Ecevit buna izin vermiyor. Ve yine Ecevit'in anlatımıyla dönemin güçlü ABD'li iş adamı Washington'da TÜSİAD'a gazete ilanlarıyla hükümeti hedef almaları için talimat veriyor. Bütün açık kaynaklarda var bu.
Sadece 1979 yılı değil. Biz bunu 28 Şubat 1997 yılındaki TÜSİAD'ın o zamanki izlediği politikalardan da yine görebiliyoruz. O zaman her hafta çıkıp açıklama yapan STK'lar söz konusuydu. Bunlardan bir tanesi de TÜSİAD'dı. O zaman da benzer bir oyun oynanıyordu. 'Bir şeriat geliyor' tehlikesi sözde kamuoyunu ikna etmek için kullanılıyordu. Sonra ne oldu? 2001 krizi geldi. O arada Türk ekonomisi bankacılık sektörü üzerinden hedef alınmış. 60 milyar bankalardan hortumlanmış. Hem siyasi hem ekonomik istikrarsızlığın temeli atılmıştı. Hedef yine seçilmiş hükümet.
"GÜNDEME GETİRİLMESİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ"
Prof. Dr. Sefer Şener: İş insanlarından ziyade daha çok belli nitelikteki sivil toplum kuruluşlarının bu mücadeleyi verdiğini görüyoruz. Bu söylemlerin herhangi bir partinin lideri tarafından söylettirilmesi orası tarafından arandıktan sonra bu söylemlerin ekonomi kısmı ile gündeme getirilmesi düşündürücüdür. Hükümet yeni bir politika uyguluyor. Bu hükümetin tercihidir ve bunu da uygulayacak.
Hükümet üretimi, istihdamı, ihracatı artıracağız cari açığı düşüreceğiz ve kuru da istikrara kazandıracağız diyor. Sayın Cumhurbaşkanı da söyledi. Türkiye’de işletmeler finansmana erişim açısından sıkıntı yaşıyor. Sanayi sektörünün finansmana ulaşımı sağlanmaya çalışılıyorken tepkinin sanayi sektöründen gelmesi ilginçtir. Sadece kısa vadeli krediler geriye çekildi faiz indiriminden sonra. Burada ana hedef sanayicidir aslında. Dolayısıyla sanayicinin finansmana erişimi sağlanıyorken düşük faize sanayicinin tepki göstermesi düşündürücüdür.
"UZUN VADELİ VE SONUÇ GETİRECEK BİR POLİTİKADIR"
ABD ile belki karşılaştırılmayabilir nitelik olarak ABD doları basan bir ülkedir. Avrupa Birliği ve diğer ülkelerle karşılaştırmak faydalıdır. Hükümet bir tercih yapmış bunun faturasını ödeyecek olan politik iktidardır. Kalkınma modelini bu şekilde benimsiyor hükümet. Bu eleştirilebilir şu sonuçlar elde edilmeyebilir ya da şu sonuçların bir kısmı için beklemek gerekebilir. Uygulanmaya çalışılan politika uzun vadeli ve sonuç getirecek bir politikadır. Kısa vadede TÜSİAD gibi iş dünyasını temsil ettiğini söyleyen bir kurumun ekonomi ile ilgili kaygılarını değil de siyasi iktidarın tercihini sorguluyor olması bir soru işaretidir aslında.
Özellikle ana muhalefetle birlikte hareket ediyor görüntüsü. Aslında TOBB’dan da geldi mesela bu noktada çekincelerini belirtti. TOBB daha büyük bir organizasyondur aslında ama hükümetten büyük bir tepki gelmedi. Eleştirileriniz ekonomiye dönükse bunun nasıl açıkladığınızın da önemi var. TÜSİAD’da büyük bir iş dünyasını temsil ediyor. Vereceği her mesaj toplumun öngörülebilirliğini değiştiriyor bu da piyasada kargaşaya neden oluyor. Hükümet politika uyguluyor bunun beklenmesi ve pozitif düşünülmesi gerekiyor. 2023’te seçime gidilecek.
"HEM SİYASİ HEM DE EKONOMİK OLARAK DEĞİŞİMLERE BAŞLAYACAK"
Seçime giden bir hükümet böyle bir politika uyguluyorsa herhalde kimse kendine ve millete zarar verecek bir politika yoluna girmez. Bunun en azından belli nitelikleri desteklemiyorsa bile en azından bu bir tercihtir ve bu tercih ışığında bundan sonraki politikaların belirlenmesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı pandemi öncesinde bunun mesajını verdi. Pandemi ile birlikte küresel çapta ciddi değişimler başlanılacak denildi. Hem siyasi hem de ekonomik olarak değişimler başlayacak.
Dünya eski dünya değil. Sayın Putin ile Biden görüştü biliyorsunuz. Orada öne çıkan mesajlar tamamıyla Putin’e yönelik olarak asgari girişiminizi engelleriz denilmedi. Ekonomik olarak yaptırım uygularız denildi. Dünyada konsept değişti. Çin’in dünyada gelmiş olduğu nokta politikaların açığa çıkmasıdır. Trump da attığı tweette ekonominizi mahvederim açıklamasında bulunmuştu.
"ALMANYA'DA 30-40 YILIN REKORU KIRILIYOR"
Hükümette değişen dünya düzeninde yeni bir politika uygulanmanmasının gerektiğini düşünüyor. AK Parti hükümeti yüksek faiz politikasını denedi ve kalıcı bir sonuç olmadığını gördü. Konjontürel olarak bir yön var aslında. Tarihinde ilk defa ABD’de 6.9’luk enflasyondan bahsediyoruz. ABD ekonomisi dolar basan bir ekonomi belki çok karşılaştırılmayabilir. Almanya’da 30-40 yılın rekoru kırılıyor.
ABD’deki enflasyonun yüzde 2’den 6’ya çıkması demek bunun kat kat artması demek orada yansıması. Enflasyon çıksa da 6 seviyesinde deniliyor ancak 2’ye alışmış bir ekonominin 6’ya çıkması küresel çapta bir sıkıntı demektir. Sizin yeni bir pozisyonlar almanız gerekiyor alınan pozisyon netice verecek mi kısa vadede kur üzerinde sorun oluşturduğu ortadadır. Enflasyon üzerinde de sorun oluşturduğu ortadadır. Orta bve uzun vade düşünülüyorsa bu politika geçerlidir. Bundan sonraki süreçte neler ilave edilecektir. Yapısal olarak bu desteklenebilecek mi asıl önemli kısım budur.
"2022'DE KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK"
Bu politika durum dururken her şey normalken ya da eski şekilde faizler yüksek olarak devam edilip de neden böyle bir yol seçildi. Bunun ana sebebi küresel değişimdir. Türkiye’de bu değişime göre yeniden şekilleniyor aslında. Geniş düşünüldüğü bir ortamda hem de hedef üretimken, hem de sanayiciyi korumakken tepkinin sanayi kuruluşlarından gelmesi aslında biraz enteresan diye düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte dünya görecek tedarik sorunları 2022’de kaldığı yerden devam edecek. Enflasyon da ABD’de 6 seviyesini görecek. Haziranda da küresel çapta artışı bekliyoruz. Türkiye’nin yeni bir hedef belirlemesi gerekiyor. Öngörülebilirliğin acil olarak düzeltilmesi lazım.
Bu defa da bu kadar oynaklığın olduğu ortamda KOBİ’ler olsun diğerleri olsun gelecek ile ilgili algıyı değiştiremezseniz bunların yatırım yapma imkanını ortadan kaldırıyorsunuz. Aksi taktirde küresel çapta faizin geldiği noktada Fed faiz artışına Avrupa Birliği faiz artışına gidiyor. Bu kadar yoğun şekilde bir pozisyon alma söz konusu. Bu pozisyon alma ışığında 22 bankadan sadece Türkiye faizleri düşüren olmuş oldu. Şu andaki farkta 7.30 seviyesindedir.
"TÜSİAD'IN BU SÖYLEMİNE BÜYÜK BİR TEPKİ GÖSTERİLDİ"
Hükümet sanayici için düşük faiz istiyor. Fakat bunun zamanlamasının yayılımının ve öngörülebilirliğinin topluma iyi anlatılması gerekiyor. İş dünyasında da yoğun tepki gelmedi ilk etapta. Daha toplum bilgilendirilmeli yoksa bu durumda bunu izah etmeniz gerekiyor. Küresel çapta bir enflasyon artışı var o zaman niye Türkiye bu kadar yoğun enflasyon artışı varken ve faiz artışı hedefleniyorken Türkiye bunu niye tercih ediyor. Konjonktürel olarak bunun küresel çapta bir tercih olduğunun topluma anlatılması gerekiyor.
İhracat 220 milyar dolar aşmış durumdadır. Cari açık 15 milyar dolara düştü gelecek yıl sıfır inmesi hedefleniyor. Büyüme çift haneli biliyorsunuz. Makro veriler kurun geldiği noktayı desteklemiyor. Öngörülebilirlikle alakalı belki de TÜSİAD’ın bu söylemine büyük bir tepki gösterildi çünkü öngörülebilirliği düşürüyorsunuz ve beklentileri negatife çeviriyorsunuz. Bakıyorsunuz alana satana bakıyorsunuz. 235 milyar dolarlık bir döviz tevdiat hesapları var. 2001 krizinde bu rakam yüzde 57 seviyesindeydi. Daha sonra AK Parti hükümetinde bu yüzde 27 seviyesine kadar geri çekildi.
TÜSİAD KAYGILARINI NASIL AÇIKLAMALIYDI?
Çözüm önerileri getirebilirdi hükümete dönük bir rapor hazırlar. Madem bu kadar tereddütleri var çözüm önerisi şeklinde yapısal düzenlemeleri de içerecek şekilde verilmelidir. Doğru iletişim budur. Bu modelin işe yaramayacağını düşünebilirsiniz. Ama bunun ekonomik sahiplerle dile getirirsiniz. Ekonomik olarak raporlarsınız hem toplumun hem de hükümetin faydasına sunarsınız. Ben bu şekilde olduğu taktirde hükümetin TÜSİAD’ın öngörülerini de hesaba katacağını düşünüyorum.
TÜSİAD’ın ana görevi sanayicilerine dönük bütün işlemlerin önünün açılmasını sağlamaktır. Bu şekilde siyasi söylemlerden ziyade özel olarak sunum yapar. Bugün TÜSİAD ne zaman isterse hükümet temsilcileriyle görüşebilir ancak bunun daha çok kamuoyuna mesaj şeklinde yapılması bu algıyı negatife çeviriyor. Bu algı negatife çevrildiği sürece sizin uygulayacağınız politika da zora giriyor.
FAİZ İNDİRİMİNİN DEVAM EDECEĞİNİ Mİ ÖNGÖRÜYORSUNUZ?
Merkez Bankası’nın karar metninde gördük. Yüzde 14’e çekildi ve iki üç aylık süreçte Merkez’in pas geçme süreci öngörülebilir oldu. Faiz indiriminin ne gibi sonuçlar getireceği bundan sonraki süreçte piyasaların nasıl ektileneceği ile ilgili ekonomik verilere bakılacak ve bundan sonra yeniden sürece bakılacak. 3 aylık süreçte faiz indirimi gündemde değil. Fed’in faizi artıracağı beklentisi ve varlık alımlarını sonlandıracağı beklentisi fiyatlanıyor. Ondan sonraki süreçte yeniden faiz indirimi görülebilir. Bu süreç devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın verdiği mesajlar bu şekildedir. Hükümet yasa ile fiyat istikrarını veriyor. Fiyat istikrarı hükümet ile ortak yürütülmesi gereken bir karardır. 2-3 aylık süre için pas geçme ihtimali yükseldi ama sonraki süreçte politika istenilen sürece gelirse o zaman bir faiz indirimlerinin devam edeceğini göreceğiz.
Eğer bu istenilenler sağlanamazsa ekonomik aktiviteye bakılarak bu politikaların tam tersi yönünde piyasayı sıkılaştırıcı ya da o şahin duruşu gerçekleştirecek eylemleri meydana getirmesi ortaya çıkar bu da faiz artışı dahil düşünülebilir bir olgudur. Kısa vadede böyle bir şey yoktur hükümet nettir.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD'la ilgili şunları söylemişti; "Ey TÜSAİD ve yavruları size sesleniyorum; siz tek göreviniz var; yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de, cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka ama bizim derdimiz bambaşka. Biz vatan sevgisi ile, millet sevgisi ile yürüyoruz, siz ise acaba biz bu hükümeti nasıl çökertir de isteyeceğimiz, sömüreceğiz bir yönetimi iş başına getirtiriz, bunun için gayret ediyorsunuz. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek. Dün millet olarak kendi canımız ve kanımız pahasına, ülkemizin istiklalini ve istikbalini korumuştuk. Bugün de malımızla, paramızla aynı fedakarlığı yapacağız. Koronavirüs salgını esnasında bu söylediğim kurum, kuruluşlar acaba ne kadar milletin yanında yer aldılar. Acaba kaç tane hastane kurup da devlete yardım ettiler. Biz, en zor anda bile şehir hastanelerimizi kurduk. Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar bunları yaygınlaştırdık, acaba bunlar ne yaptı? Hiç
Türkiye'nin ekonomide olağanüstü hale ihtiyacı olabilecek değerlendirmesi akıl karışıklığının ötesinde bir durum. Bu ülkeyi, emperyalistlerin çizdiği haritaların cazibesine kapılıp bölmeye çalışanların silahlarından çıkan kurşunlara terk etmedik ve terk etmeyeceğiz. Bu ülkeyi 1 dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık bırakmayacağız. İnşallah bu ülkeyi döviz kuru üzerinden yeniden şekillendirmek isteyenlere de teslim etmeyeceğiz. Bu vesileyle, sorunsuz açıklamalarla, milletimizi karamsarlığa sürüklemek, yalan yanlış haberler yayarak piyasaları korkutmak isteyenlere itibar edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum"