GündemErdoğan O’nun için dua etmiş

Erdoğan O’nun için dua etmiş

18.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Milliyet yazarı Can Dündar, gazeteci Mehmet Ali Birand’ın yaşam öyküsünü “Birand: Bir Ömür, Ardına Bakmadan” adını verdiği kitapta kaleme aldı

Erdoğan O’nun için dua etmiş

Can Yayınları’ndan çıkacak kitap, otobiyografik bir eser olmanın ötesinde, okuyucuya Türkiye yakın tarihine kısa bir yolculuk fırsatı da sunuyor.
Kitapta yer alan bazı bölümler şöyle:

Bu çocuk nereden geliyor?
“Birand ailesinin soyunu yıllarca merak etmemiş. Ta ki oğlu Umur doğuncaya kadar... Eşi Cemre, ailenin köklerini öğrenmek için Birand’ın dayısı Mahmut Dikerdem’e bir mektup yazıp, ‘Bu çocuk nereden geliyor? Kökleri nerededir?’ diye sormuş. Gelen cevaba şaşakalmışlar: Mehmet Ali Birand anne tarafından Kürt’müş. Dedesi Şerif Bey, şimdi Elazığ’ın bir ilçesi olan o zamanlar Diyar-ı Bekr vilayetine bağlı Ergani Madeni sancağının Palu kazasındanmış.”

Milliyet’te ilk haberi
“Amerika, Vietnam’da askeri etkinliğe başlıyor; Avrupa Avrupa Ekonomi Topluluğu ile kendine bir gelecek kurmaya çabalıyordu. Meslek hayatını bu konulara adayacak adam ise gazetede işe magazin haberleriyle başlıyordu. Abdi İpekçi ilk görüşmede Birand’a, ‘Sen şimdi yukarı git, Adnan Tahir Bey’i bul’ demişti. Adnan Tahir Tan, altıncı sayfadaki sanat haberlerini de yöneten magazin müdürüydü. Heyecanla çalışıyor, bir yandan aklı erdiği kadar sanat, magazin haberlerini izliyor, bir yandan da topladığı haberlerden sayfa yapmaya çalışıyordu. Bu servisteki ilk haberi 29 Mayıs 1964 tarihli Milliyet’in altıncı sayfasına manşetten girdi. Sanat haberlerinin verildiği bu sayfa için Robert Kolej’de müzik festivalini izlemiş ve yazmıştı.”

‘Bizim için sakal bırak’
“Uluslararası haberciliği içinde en unutulmaz anları Vietnam’da yaşadı. Döndüğünde izlenimlerini bir yazı dizisinde kaleme aldı. Orada konuştuğu ihtiyar Budist rahip kendisine, ‘Git yavrum; daha çok gençsin. Biz nasıl olsa ölüme mahkum edilmişiz bir kere... Fakat bizi unutma! Fransızlara karşı mücadele ederken hepimiz sakal bırakmıştık. Benim için, şu zavallı halk için bir ay sakal bırak’ demişti. Birand o gezide ilk kez sakal bıraktı. Dönüşte de kesmedi. Artık onu ömür boyu çenesinde taşıyacaktı.”

‘Affet beni Abdi ağabey’
“Brüksel’den gelip birden bire Milliyet’e genel yayın yönetmeni olunamayacağını anlamış, yöneticiliğin kendi işi olmadığını görmüştü. Kariyerinde ilk kez başarısızlığa uğramıştı. Buna hazırlıklı değildi. Hazmetmesi zordu. O hayal kırıklığıyla odasına, yani Abdi İpekçi’nin eski odasına daldı, usta saydığı adamın tuvaletine kapandı, ‘Yapamıyorum Abdi Ağabey, affet beni, yapamıyorum’ diye hüngür hüngür ağladı.”

Kanser olduğunu öğrendiği an
“11 Şubat 2011 Cuma günü Birand’ın Kanal D’deki çalışma odasında 28 Şubat belgeselinin toplantısı vardı. Saat 17.30’da telefon çaldı. Konuştukça yüzü düştü. Hayatı, o konuşmayla değişmişti. Toplantıya devam etti. Bitince Cemre’yi (Birand) aradı. ‘Bende lezyon varmış. Anlamadım tam. Doktor aradı, yarın hastaneye çağırdı. İstersen sen aç görüş’ dedi Birand. Cemre kaygılandı. Bu, kanser alametiydi.”

‘Eyüp Sultan’da sana dua ettim’
“Her gazetede kendisini seven sevmeyen köşe yazarları, düşmanları, dostları, yetiştirdiği evlatları, ondan sevgi sözcükleriyle bahsediyor, zamanında en sert laflarla kendisine saldıranlar özür diliyor, her partiden her görüşten parti liderleri, politikacılar övüp moral veriyordu. Arayanlar arasında Başbakan Erdoğan da vardı. ‘Geçmiş olsun’ dedikten sonra çok ilginç bir sır verdi:
‘Ameliyatından önceki gece, gece yarısı uyandım. Zorladım, uyku tutmadı. Baktım Emine Hanım da uyumuyor. Kalktık. Kızımızı da aldık. Gecenin o saatinde Eyüp Sultan’a gittik. Orada sana dua ettim.’ Birand, bundan çok etkilendi.”