14.06.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan
Her kesimde görülüyor
İstismar suçunun her sosyo ekonomik ve kültürel düzeye sahip kesimlerde görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Karakaya; “Çocukluk döneminde maruz kalınan istismar depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozukluklarının yanı sıra, düşük benlik algısı, yalnızlık ve utanç hissi, güvensizlik, madde bağımlılığı, impulsif tutumlar, kompulsif bozukluklar, psiko(paranoid özellikli), duygu durum bozuklukları, yeme bozuklukları, ilişki problemleri, uyku problemleri, zarar verme isteği, intihar girişimleri gibi belirtiler ile ortaya çıkıyor” diyor.
Çoğu aile içinden
İstismarcıların çoğunlukla aile içinden kişiler olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Karakaya, uyarı ve görüşlerini şöyle sıralayor: “İstismarcıların ortak yanları, sabıkalı, ilgisiz ailede yetişen, daha önceden cinsel tacize uğrayan, kişilik bozukluğu olan kişiler olmaları. Ailelerin çoğu ise çocuklarını korumak, aile yaşantılarını bozmamak için yaşananları saklama eğilimi gösteriyor. Ancak bu durum çocukta çok daha yıkıcı sonuçlara yol açıyor. Mağdur çocuk bu kez anne, babasına karşı kızgınlık, güven kaybı, adaletin olmadığına inanmaya başlıyor. Kimi aileler ise yine koruma içgüdüsü ile çocuklarının tüm sosyal yaşamlarını kısıtlamaya gidiyor. Oysaki çocuğun olabildiğince hızlı bir şekilde alışık olduğu düzene dönmesi iyileşme için çok önemli. Aileler her zaman çocuklarını dinlemeli, söylediklerini dikkate almalı, istismar şüphesi halinde mutlaka adli makamlara ve ruh sağlığı profesyonellerine başvurmalı.”
Yılda 8 bin çocuk
Türk Psikiyatri Derneği’nin hazırladığı “Çocuk Cinsel İstismarı Bilgilendirme Dosyası”nda yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel istismar mağduru olduğuna dikkat çekiliyor: “İstismar olgularının yalnızca 10’da biri uzmana bildirilirken, olguların yaklaşık yarısında yineleyici cinsel istismar söz konusu. Ayrıca yaşamları boyunca en az bir kez cinsel saldırıya maruz kalan ergenlerin oranı yüzde 21 seviyesinde ve cinsel istismarın yaklaşık yüzde 20-25’ini ensest olgular oluşturuyor. İstismar olgularının yüzde 1’inde dokunma, yüzde 5’inde anal ya da vajinal ilişki söz konusu. Erkeklerin yüzde 42’si anal ilişki ya da ilişki girişimiyle karşılaşırken, kızlarda bu oran yüzde 72 seviyesinde.
YÜZDE 60 TANIDIK
Dosyayı hazırlayan psikiyatrist Dr. Suzan Saner’in tespit ve görüşleri şöyle:
- Türkiye genelinde kadınların yüzde 26’sı 18 yaşından önce evlenmiştir.
- Türkiye’de kadınların yüzde 9’u 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır.
- Çocukluk çağı cinsel istismarı kentsel yerleşim alanlarında kırsal bölgelere göre üç kat daha sıktır.
- Bölge düzeyinde; en sık İstanbul yüzde 9 ve Akdeniz yüzde 8.5 bildirilmiştir.
- Saldırganların yüzde 60’ı tanıdık biridir.
- 18 yaşından önce evlenen kadınların yüzde 19’u, 18 yaşından sonra evlenen kadınların yüzde 10’u cinsel şiddete maruz kalmıştır.
- İki şiddet türü bir arada değerlendirildiğinde, erken evlenen kadınların yarısı fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalırken,
18 yaşından sonra evlenen kadınların ise üçte birinin şiddete maruz
kaldığı görülmektedir.
- Güneydoğu Anadolu’da istismar veya ihmal nedeniyle yasal işlem yapılan 103 çocuk ve ergenin yarısından fazlası, küçük
yaşta evlenen kızlar.
Avrupa’da en fazla çocuk gelin Türkiye’de
Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin 2016 yılına ait araştırmasından çıkan sonuçlar:
- UNICEF raporlarına göre her yıl 70 bin kız çocuğu hamilelik veya doğuma bağlı hayatını kaybediyor.
- Gelişmekte olan ülkelerde her gün 3 kızdan 1’i, 18 yaşından önce evlendiriliyor.
- Gelecek 10 yıl içinde her yıl 13.5 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendirileceği öngörülüyor.
- Avrupa’da en yüksek çocuk gelin oranına sahip ülke Türkiye. Dini evliliklerden dolayı bu sayı tam saptanamıyor.
- TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki tüm evlenmeler içinde, çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısı 181 bin 36.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sayısı 2015 yılında 31 bin 337.
- Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarında, öğrenime devam edememe, sosyal sınırlılık, sosyal izolasyon, dışlanma, stres, depresyon, madde kullanımı, sık gebelik, istenmeyen gebelik, gelişme geriliği, davranış bozuklukları, madde
kullanımı görülebiliyor.
- ‘Üniversite Öğrencilerinde Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşam Deneyimleri Araştırması Raporu’na göre; Erkeklerin yüzde 8.7’si; kadınların yüzde 7.2’si çocukluk döneminde cinsel tacize uğruyor.
- İstismarcıların yüzde 9’u mağdur ettiği çocuk ile aynı evde yaşıyor.
- Cinsel tacize uğrayan çocukların yüzde 37.1’i ‘tanıdığı ve evde yaşamayan biri’, yüzde 25.2’si ‘evde yaşamayan bir akraba’, yüzde 11.3’ü ‘evde yaşayan ve akraba olmayan biri’, yüzde 11.3’ü ‘çocuğun güvendiği biri’, yüzde 8.6’sı istismarcının ‘evde yaşayan bir akraba’, yüzde 7.9’u ‘çocuğun bakımından sorumlu olan biri’, yüzde 33.8’i ise ‘bir yabancı’ olduğunu söylüyor.
- Cinsel tacize uğrayan erkek çocukların yüzde 44.9’u ‘tanıdığı ancak evde yaşamayan biri’ tarafından taciz edildiğini bildiriyor. Kız çocuklarında ise tacizi gerçekleştirenler arasında en yüksek oran yüzde 32.9 ile ‘evde yaşamayan bir akraba.’
- Mağdur erkek çocukların yüzde 31.8’i kontrolsüz öfke, yüzde 47.5’i sinirlilik sorunu yaşarken, yüzde 36.3’ü depresyona giriyor.
AİLELER NE YAPMALI?
“Çocuk cinsel istismarıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar” başlıklı bir araştırmaya imza atan Psikiyatri Uzmanı Dr. Sibel Koçbıyık’ın ebeveynlere yönelik öneri
ve uyarıları şöyle:
- Cinsel istismarla ilgili bilgilendirme, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak olabilecek en erken yaşta başlamalı.
- Çocuklara konuşmaya ve isteklerini anlatmaya başladıkları iki yaşında vücut parçalarının isimleri öğretilerek güvenmedikleri, istemedikleri zaman özel bölgelerine dokunulunca ‘hayır’ demeleri öğretilmeli.
- Çocuğu zorla öpmeye, sarılmaya çalışılmamalı, bedeninin ona ait olduğu anlatılmalı, rahatsız olduğunda kendisine dokundurtmama hakkı olduğu öğretilmeli.
- Çocuk ebeveyn dışında birileriyle tuvalete gönderilmemeli, banyo yaptırılmamalı, tanıdık olsa da bir başkasıyla aynı yatağı paylaşmasına izin verilmemeli.
- Ebeveynler çocuğun cinsellikle ilgili sorularını telaşlanmadan konuşabilmeli, ihtiyaç duyduğunda çocuğun kendilerine yaklaşıp, rahatça konuşabilecekleri mesafeyi oluşturabilmeli.
- Çocuk istismara uğradıysa, tehlikeden korunduğuna, istismarcı ile bütün bağlarının kesildiğine, onun durdurulduğuna inandırılmalı ve ailesinin ona inandığı hissettirilmeli.
- Ebeveynler öncelikli olarak istismara uğrayan çocukları ile güvenli bir ortamda, sakin bir ses tonuyla konuşmalı.
- İstismara uğrayan çocuğa son günlerde kendisine hoşuna gitmeyen şekilde dokunan veya hoşuna gitmeyen şeyler yapmaya zorlayan birileri olup olmadığı sorulmalı.
- Çocuğa olanların onun suçu olmadığı açıkça söylenmeli.