Dünya turuna çıkmak çoğu kişinin hayallerini süslüyor. Ancak kimileri zamansızlık kimileri de maddi yetersizlik sebebiyle hayallerini erteleyebiliyor. Genç yaşında biriktirdiği paralarla tek yön bilet alarak hayallerine adım atan ve yıllarca da dünyayı gezen Mert Aktaş ise herkese "İmkansız değil" mesajı verenlerden. Farklı kıtalatda bulunan 28 ülkeyi gezmeyi başaran Aktaş, seyahatlerinin büyük çoğunluğunu parasız ve çok düşük bütçelerle yapıp, ülkeler arası otostop çekerek seyahat ediyor. Dünya turu seyahati için gereken bütçeyi genel olarak gittiği ülkelerde sokakta bileklik satarak ve Youtube kanalına içerik üreterek kazanıyor. Bu hayattaki en büyük zevki ise sürekli yeni ve farklı ülkelere seyahat etmek, yeni kültürler keşfetmek ve yeni bir şeyleri yaşayarak öğrenmek.
Dünya turuna başlamadan önce Türkiye’yi gezerek tecrübe kazanıp sonrasında dünya turuna çıkma kararı alan Mert Aktaş, “Macerasever olduğum için ilk yapacağım Türkiye turuna bisiklet çıkma kararı almıştım. Bir bisiklet satın aldım ve 2-3 aylık hazırlık ve antrenmanlar sonucunda tek başıma yola koyuldum. Ancak özel hayatımda yaşadığım bazı sorunlardan dolayı Türkiye turum kısa sürdü. Sonrasında 2-3 ay kadar çalışıp biriktirdiğim parayla 2018 yılında Tayland’a tek yön uçak bileti aldım. O gün sadece otostopla devam edeceğim dünya turuna başlamış oldum” açıklamasında bulundu.
SON PARASIYLA 5 ŞİŞE SU ALIP SOKAKTA 3 KATINA SATTI
Dünyayı gezmeye ilk Asya kıtası turuyla Tayland'dan başladığında cebinde yaklaşık 2 bin 500 dolar olduğunu fakat turunun ikinci ayında Endonezya’da büyük bir talihsizlik yaşadığını dile getiren Mert Aktaş, “İlk önce siber saldırıya uğradım, telefonum ve bilgisayarım çökertildi. Aradan birkaç gün geçti ve sahip olduğum tüm bütçemi kaybettim. Dünya turumun 2'nci ayında tecrübesiz ve beş kuruş parasız, yapayalnız dünyanın diğer ucunda kalmıştım. Cebimde sadece 6 dolar vardı. Büyük bir psikolojik rahatsızlık yaşadıktan sonra güçlü ve pozitif durup bir yolunu bulmam gerektiğini düşündüm” dedi. Önce babasını arayarak tüm parasını kaybettiğini ve zor durumda olduğunu söyleyen Aktaş, “Babam da bana para göndereceğini ve Türkiye’ye olan ilk uçağa bilet alacağını söyledi. Ancak babama yardım istemediğimi, kendi başıma bir şeyler başaracağımı söyledim ve yoluma devam ettim. Cebimdeki 6 dolarla marketten 5 şişe su satın aldım ve sokakta 2-3 katına satarak para kazanmaya başladım" bilgisini paylaştı.
'SOKAKLARDA YATTIM, SİNİR KRİZLERİ GEÇİRDİM'
Türkiye'de iş ortağı tarafından dolandırıldıktan sonra dünya turunda çok zor zamanlar geçirdiğini söyleyen Mert Aktaş, “Sahip olduğum her şeyi çaldırmak ve üstüne bana ait olmayan banka kredilerinin benim üstüme bırakılması hayatımda beni sarsan ve üzen en büyük olay oldu. Dünya turuna başlamadan önce Türkiye’de 7 yıl boyunca çalıştığım yerden dünya turuna çıkmak için istifa etmiştim. 2019 yılının sonlarına yaklaştığımızda Türkiye’ye dönmüştüm ve Güney Amerika turuna çıkmak için hazırlanıyordum. Brezilya’ya tek yön uçak biletini almış ve uçağın kalkış tarihini bekliyordum” dedi ve ekledi:
“Uçağıma iki hafta kala eski patronum beni aradı ve yüzde 50 iş ortaklığı teklifinde bulundu. Ben de bu iş teklifini kabul edip Brezilya’ya olan uçak biletini iptal ettim. İkimiz büyük bir iş kurmuştuk. Sezonu sorunsuz bitirip Brezilya için uçak bileti almıştım. Ortağıma seyahate çıkmadan önce bana paramı ve banka kredilerini ödemesini söylemiştim. Ancak o beni sürekli geçiştirdi. Cebimde 2-3 bin lira param vardı."
"Ben Brezilya’dayken 1 hafta sonra param bitip hakkım olan parayı istemek için iş ortağımı aradığımda telefonlarımı açmadı. Beş kuruş parasız, Brezilya’da yapayalnız kalmıştım" diyen Aktaş, "Dolandırıldığım ve her şeyimi çaldırdığım için psikolojim çok bozuldu. Her gün aç ve susuz bir şekilde sokak kenarlarında uyumaya başladım. Sinir krizleri geçirmeye başlayıp ruh sağlığımı kaybetmiştim. Pes etmeyip güçlü durmaya çalıştım. Bu berbat halimle yüzlerce bileklik yapıp sokakta sattım. Bir ölüden farkım yoktu. Sağ olsun ailem ve bazı takipçilerimin maddi destekleriyle ayakta durmaya başladım. 9 ay boyunca hiç durmadan Brezilya, Amazon Ormanları, Kolombiya, Peru, Bolivya, Arjantin, Uruguay ve Paraguay’ı gezmeyi başardım" diye konuştu.
Sağlık sorunlarının gün geçtikçe daha da ilerlediğine değinen Mert Aktaş, hem ameliyat olmak hem de yaşadığı dolandırılmanın peşine düşmek için Türkiye’ye dönmek zorunda olduğunu biliyordu ama bilet alacak parası yoktu. Para kazanabilmek için Youtube kanalına 90 gün boyunca her gün hiç aksatmadan düzenli video paylaşan Aktaş, “Brezilya’ya ikinci kez döndüğümde sadece Türkiye’ye olan uçak biletini satın alabilmek için 3 ay boyunca Youtube kazancımı biriktirdim ve 3'üncü ayın sonunda uçak biletini alabildim. Türkiye’den ayrılırken 72 kiloydum ve Türkiye’ye döndüğümde 58 kilo olarak geri döndüm. Psikolojik olarak çökmüş ve hayattan kopmuş bir insan olarak geri geldim. İlk iş olarak sağlık sorunlarıma yöneldim. 3 ameliyat geçirdim” detayını paylaştı.
3 KEZ SOYULDU
Dünya turu sırasında Brezilya, Kolombiya ve Peru olmak üzere 3 kez bıçaklı kişiler tarafından soyulan Mert Aktaş, Brezilya’dakini en vahşi ve kötü, Kolombiya’dakini komik ve Peru’dakini ise sıradan olarak adlandırıyor. En kötüsü olan Brezilya’daki soyulmasında üç kişi olduklarını dile getiren Aktaş, yaşadıklarını “Brezilyalı kız arkadaşım Mayara ve Özgür abi ile birlikteydik. Öğlen saatinde işlek bir caddede yürürken, 2 bıçaklı soyguncu arkamızdan sessizce gelip saldırdılar. Üstümdeki çantayı çekiştirmeye başladılar. Özgür abiye Mayara’yı alıp kaçmalarını söyledim. Ben ise boğazımda ve belimde iki adet bıçakla tek başıma kaldım. 10 saniye kadar boğazımda bıçak olmasına rağmen direndim ve çantayı vermemek için elimden geleni yaptım. Ancak maalesef daha fazla direnemedim ve cep telefonu, 30 dolar kadar nakit para, şarj aletleri, kimlik ve banka kartlarını kaybettim” şeklinde anlattı.
Kolombiya’da ise 3 soyguncuyla yaşadığı olayın oldukça komik olduğunu söyleyen Mert Aktaş, “Cebimdeki cep telefonum dışında bir şeyim yoktu. 2 tanesi beni tutuyor, üçüncü soyguncu ise cep telefonunu almayı çalışıyordu. Birkaç adım yürüdükten sonra benim cep telefonumu yanlışlıkla yere düşürdü. Telefonumun yerde olduğunu gördüğümde anlık bir refleksle sanki futbolda profesyonel bir kaleciymişim gibi telefonumun üstüne atladım. Hırsızdan önce yerden telefonumu alıp ayağa kalkıp tüm gücümle koşarak kaçmaya başladım. Şanslıyım ki peşimden gelmediler ve öncesinde telefonumu çaldırıp sonrasında geri almayı başardım” dedi.
'SIRP ŞOFÖR TARAFINDAN KAÇIRILDIM'
Bunca soygunun üzerine bir de Balkanlar’da kaçırılan Mert Aktaş, “Daha 26 yaşındayım ve başıma gelmeyen kalmamış. Acaba nasıl hala ölmedim, şaşırıyorum. Kaçırılma olayım da tam bir macera. Karadağ’dan Arnavutluk tarafına otostopla gitmeye karar verdim. Sabah erken saatlerde otostop çekmeye başladım” ifadelerini kullandı.
Birinci bindiği araçta 20 yaşlarında birine denk gelen Mert Aktaş, 10-15 km kadar yol gittikten sonra araçtan indi. İkinci araba da ise 50 yaşlarında, bodyguard görünümünde, uzun boylu, aşırı iri ve çok öfkeli bir adama denk geldi. Selam verdiği anda adamın Sırpça bağırmaya başladığını ve gaza bastığını dile getiren Aktaş, “Korkmaya başlamıştım. Neredeyse yola hiç bakmıyordu ve gözü hep benim üstümdeydi. Bana bağırarak nereli olduğumu sordu. Türk olduğumu söyledim ve bağırmaya devam etti. Arabayı durdurmasını söyledim. Youtube için otostop videosu çekiyordum ve cebimde kameram olduğunu hatırladım. Beni kaçıran adamın gizlice videosunu çekmeye başladım ama kameramı görünce almaya çalıştı” diyerek şunları söyledi:
"Elimden kamerayı almayı çalıştı ama başaramadı. Arabayı kaza yaptırıp kaçmayı bile düşündüm ama diğer masum insanların ne suçu vardı. Üstelik bir tarafımız uçurumdu. Adam bir anda telefonla konuşmaya başladı. Ben de hızlıca onun elindeki telefonu aldım ve telefondaki kişiye kaçırıldığımı ve onun kötü birisi olduğunu söyledim. Amcak telefonu geri aldı ve kapattı. Bağırıp küfürler etmeye başladı. 15 dakika kadar sonra şansıma aniden arabayı kenara çekti ve 'Gidebilirsin' dedi. Çok korkmuştum. O gün için otostopla devam etmekten vazgeçtim. Şehre geri dönmeye karar verdim ve şans eseri buraya gelirken aracına bindiğim gence denk gelip ona durumu anlattım. Geldiğim yere böylece güvenle döndüm."