18.12.2020 - 14:26 | Son Güncellenme:
AA
Erbaş, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) tarafından Güzel Sanatlar Fakültesi Ahmet Yakupoğlu Amfisi'nde düzenlenen "Olağanüstü Durumlarda Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Sempozyumu"na video mesaj gönderdi.
Tarih boyunca insanlığın pek çok zorluk, sıkıntı, afet ve musibetle karşılaştığını hatırlatan Erbaş, musibet ve meşakkatler karşısında ideal tavrın ve mümince duruşun önemli ilkeleri olduğunu, öncelikle yaşananlara, hayata ve olaylara varoluşun ana prensiplerini dikkate alarak ibretle bakılması ve bunlar üzerinde tefekkür edilmesi gerektiğini söyledi.
Bugün dünyanın ve tüm insanlığın çok ciddi sorunlar ve sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu belirten Erbaş, şöyle konuştu:
"Gözle görünmeyecek kadar küçük bir virüsün tüm dünyada hayatı alt üst etmesi ve insanlığın bu ani değişim karşısındaki acziyeti elbette ibretlik bir durumdur. Bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır ki insanoğlu sahip olduğu bütün imkan ve yeteneklere rağmen temelde aciz ve zayıf bir varlıktır. Karamsarlık, korku ve endişe gibi durumlar bu zayıf tabiatın en belirgin göstergelerindendir. Fakat hayatı yaşanabilir kılan, endişe veya korkudan ziyade güven duygusudur. Dolayısıyla en güvenli sığınak olan Cenab-ı Hakk'ın eşsiz kudretine, ilim ve hikmetine olan inancı bir an bile yitirmeden O'na dayanıp güvenmek ve O'ndan yardım dilemek, hayata dair büyük bir motivasyon sağlayacaktır."
Erbaş, musibetler karşısında mümince tavrın bir ilkesinin de tevekkül ve ilahi iradeye teslimiyet olduğunu, bir yandan tedbir alırken diğer yandan takdire rıza göstererek isyan ve taşkınlık değil, imanla olaya yaklaşmak gerektiğini vurguladı.
"İNSANLIK DİNİ YOK SAYARAK HUZURLU VE MUTLU OLAMAMIŞTIR"
"Tarihi tecrübe göstermiştir ki insanlık maneviyatı dışlayarak, dini yok sayarak huzurlu ve mutlu olamamıştır." diyen Erbaş, "Batı düşünce tarihinde bir dönem hakim olan ve tüm kutsalları birer hurafe kabul eden katı pozitivist anlayışın insanı bir makine ile eş gören çıkmaz bir sokak olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. Buna karşı İslam'da din-bilim, vahiy-akıl çatışması hiçbir zaman kabul görmemiş, tüm kainata Allah'ın ayetleri nazarıyla bakılmıştır." ifadesini kullandı.
Erbaş, insanın maddi tarafından daha da güçlü ve etkili ruhi ve manevi bir yönü bulunduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Bu nedenle insanın maddi, biyolojik, sosyal, psikolojik ihtiyaçları olduğu gibi manevi ihtiyaçları da bulunmaktadır. Şüphesiz her bir yön için konunun uzmanları ve ilgili kurumlara görevler düşmektedir. İnsanın manevi yönüne katkı yapacak ve bu konuda sorumluluk alacak kurumların başında Diyanet İşleri Başkanlığımızın geldiği açıktır. Bu sebeple Başkanlığımız, camilerimizi ve Kur'an kurslarımızı Hz. Peygamber'in Mescidi Nebisi örnekliğinde olduğu gibi kadınıyla erkeğiyle, küçüğüyle büyüğüyle herkesin rahatça gelebildiği birer ilim merkezi ve huzur mekanları yapmak için çalışmaktadır. Bunun dışında Başkanlığımız talep ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak manevi danışmanlık ve rehberlik alanında önemli çalışmalar yürütmektedir. Kronolojik olarak zikretmek gerekirse ceza infaz kurumlarında, aile ve dini rehberlik bürolarında, sosyal hizmet kurumlarında, kadın konuk evlerinde, huzurevlerinde, sağlık kuruluşlarında, bağımlılıkla mücadele alanında ayrıca gençlere, engellilere, göçmenlere, afetzedelere özel eğitimlerle desteklenen personelimiz marifetiyle söz konusu hizmetler sunulmaktadır."