GündemDışişleri'nden dikkat çeken açıklama

Dışişleri'nden dikkat çeken açıklama

19.03.2014 - 21:47 | Son Güncellenme:

Ankara'nın kaygısı: Kırım'da yeni Stalin zulmü olmasın!

Dışişlerinden dikkat çeken açıklama

Lenin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği'nin lideri ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olan Josef Stalin'in 31 yıl süren iktidarı döneminde meydana gelen Kırım Türklerin trajik sürgünü, Kırım'da yaşanan son gelişmelerin ardından yeniden gündeme geldi.
Dışişleri Bakanlığı'nın bu akşamki açıklamasında, dikkat çeken bir cümle vardı. "Soydaşlarımızın halen ikamet etmekte oldukları bölgelerden çıkartılacakları yönünde resmi makamlara atfen yayınlanan haberleri de bu meyanda kaygıyla karşılıyoruz" ifadesi, Stalin'in acımasız politikalarının uygulandığı dönemde Kırım'da 1944 yılında yaşanan ve soykırım iddialarına neden olan sürgün dikkate alındığında ayrı bir anlam taşıyor.

Putin imzaladı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım'ın Rusya'ya bağlanması ve yeni federal bölgeler oluşturulması anlaşmasını imzaladı. Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde pazar günü yapılan referandumda, sandık başına gidenlerin yüzde 96,77'sinin Rusya'ya katılmak için oy kullandığı açıklanmaştı.

Açıklama cinayet üzerine yapıldı
Türkiye, bu referandumu tanımadığını duyurmuştu. Dışişleri Bakanlığı'ndan bu akşam yapılan açıklamada, diplomatik ve örtülü ifadelerle yeni bir sürgün kaygısı dile getirildi. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması şöyle:
"Geçtiğimiz günlerde Kırım’da ortadan kaybolan Kırım Tatar Türkü Reşat Ametov’un öldürüldüğünü büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Dün toprağa verilen Ametov’a Allah’tan rahmet, başta yakınları olmak üzere tüm Kırım Tatar Türklerine başsağlığı diliyoruz. Ülkemiz kamuoyunda ve özellikle Kırım Tatarı kökenli vatandaşlarımız arasında infiale yol açan bu cinayetin içyüzünün bir an önce açıklığa kavuşturulmasını ve faillerin yakalanarak adalet önüne çıkarılmasını bekliyoruz. Tarihte büyük acılara maruz kaldıktan sonra vatanlarına dönebilen Kırım Tatar Türkleri, görüşlerini ve taleplerini barışçıl zeminlerde dile getirmektedirler. Soydaşlarımızın bu sorumlu tutumlarına rağmen referandum sürecinde ve sonrasında baskı ve tehditlere maruz kalmalarını, hatta can güvenliğinden yoksun bırakılmalarını kabul edilemez buluyoruz.

Sürgün endişesi
Kırım Tatar Türklerinin başka kışkırtmalara maruz kaldığı yönünde de bilgiler almaktayız. Soydaşlarımızın halen ikamet etmekte oldukları bölgelerden çıkartılacakları yönünde resmi makamlara atfen yayınlanan haberleri de bu meyanda kaygıyla karşılıyoruz.
Kırım’da mevcut sıkıntılı durumu daha da zorlaştıracak provokasyonlara mahal verilmemesi beklentimizi yineliyoruz. Kırım Tatar Türklerinin huzur, refah ve güvenliklerinin yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz."

Sürgün Stalin döneminde yapıldı
Kırım'daki tarihi sürgün konusunda Vikipedi'de yer alan bilgiler şöyle:
"Kırım Tatar Sürgünü, Kırım Tatarlarının 1944 yılında Özbekistan SSC ve Sovyetler Birliği'nin diğer bölgelerine devletin aldığı kararla organize bir şekilde sürgün edilmesidir. Buhar makinesi sürgünün sembolüdür. 1783 yılında Kırım'ın Rusya İmparatorluğunca ilhakıyla birçok kez Rus devlet adamları tarafından sürgün kararı konusunda görüşülmüştü. İkinci Dünya Savaşı'nın 1941 - 1944 yılları arasında Alman işgali altında olan Kırım'da, Kırım Tatarlarının bu zaman içerisinde Almanlar ile işbirliği içinde olduğu gerekçe gösterilerek 1944 yılında Sovyet hükumeti tarafından (işbirlikçilerin oranının diğer etnik gruplardan bir farkı olmamasına rağmen) toplu sürgün kararı çıkarıldı.
Sürgün, 18 Mayıs 1944 tarihinde tüm Kırımlı yerleşim yerlerinde başladı. Eyleme 32.000'den fazla NKVD birliği katıldı. Toplamda 193.865 Kırım Tatarı sürgün edildi. 151.136 kişi Özbekistan SSC'ye, 8.597 Mari ÖSSC'ye, 4.286 Kazakistan SSC'ye, geriye kalan 29,846 kişi ise Rusya SFSC'nin çeşitli oblastlarına sürgün edildi.

Nüfusun yüzde 46'sı öldü
Mayıstan 10 Kasım'a kadarki süreç içerisinde Özbekistan'a sürülen Kırım Tatarlarından 10.105 kişi açlıktan ölmüştür. NKVD verilere göre yaklaşık 30.000 (% 20) kişi, bir buçuk yıl içinde sürgünde öldü. Kırım Tatar aktivistlerin verilerine göre ise nüfusun yaklaşık %46'sı bu zaman içerisinde hayatını kaybetti. Sürgün boyunca toplam nüfusun yaklaşık %45'i açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle ölmüştür. Sovyet muhaliflerinin bilgilerine göre, pek çok Kırım Tatarı, Sovyetler GULAG sistemi tarafından yapılan büyük ölçekli projeler için işçi olarak çalıştırılmıştır. Kırım Tatar aktivistler sürgünün soykırım olarak tanınması için çağrıda bulunmaktadırlar."