Gündem‘Dil anlaşılmasa da his anlaşılıyor’

‘Dil anlaşılmasa da his anlaşılıyor’

24.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

İkinci albümü ‘Hata Payı’ piyasaya çıkan Jakuzi Grubu solisti Kutay Soyocak, Milliyet Sanat’ın nisan sayısına verdiği röportajda, yurt dışı konserlerinde şarkılarını Türkçe söylemeyi tercih ettiğini belirterek, ‘His dil anlaşılmasa da dinleyiciye geçiyor’ dedi

‘Dil anlaşılmasa da his anlaşılıyor’

Türkiye’nin alternatif müzik sahnesinden Jakuzi, ikinci albümünü “Hata Payı” adıyla yayınladı. Grubun solisti Kutay Soyocak, yeni albümü Milliyet Sanat’ın nisan sayısında anlattı.

Haberin Devamı

- İsterseniz yeni albüm sürecinden başlayalım. ‘Hata Payı’nın kaç senelik bir hikâyesi var?

İlk albümü yayınladıktan sonra aslında ufak ufak demolar yapıyorduk. Hiçbir zaman total bir süre belirlemedik kendimize. Tabii zaman ilerledikçe aklımızda bir zaman sınırı da oluştu. Fakat acele etmedik. Tüm bu sürecin yaklaşık olarak iki yılı bulduğunu söyleyebilirim.

- Kayıtlar nerede gerçekleşti?

İlk albümde olduğu gibi yine evde kaydettik. Çünkü, bunu daha rahat buluyoruz. Akustik davul kayıtları Kadıköy’deki Vibes stüdyosunda oldu. Vokal kayıtları da Moda’daki Mayday stüdyosunda gerçekleşti. Vokal ve davul dışındaki tüm sesleri ise -gitar dahil- evde kaydettik.

‘Yarı yarıya yaptık’

- ‘Biz’ diyorsunuz ama son iki klipte sizi görüyoruz. Sanırım Taner Yücel artık ekibe dahil değil. Ekip düzeni ne durumda şu an Jakuzi’de?

Haberin Devamı

Aslında Taner ile bu albümde de tıpkı ilk albümde olduğu gibi paslaşarak ürettik. Taner sadece sahneden ayrıldı. Prodüktör ve besteci olarak hâlâ yer alıyor. Bizim Taner ile paslaşma dinamiğimiz genelde karşılıklı oluyor. Onun demosuna ben söz yazabiliyorum. O benim demolarımı aranje edebiliyor. Aslında tamamen yarı yarıya. Bu albümü de gerçekten bıçakla kesmiş gibi yarı yarıya yaptık. Beş beste benim, beş beste ise onun. Teknik anlamda yüzde 100 benim sırtlandığım bir durum yok. Ama tabii Taner’in sahne kısmından ayrılmasıyla bir tekillik de oldu. Bu imaja ve fotoğraflara yansıdı. Hiçbir zaman kendimi solo olarak lanse etme isteğim olmadı. Mevcut durum bunu getirdi diyebilirim. Bundan da çok şikayetçi değilim. Ama ben grup estetiğini her zaman tercih ediyorum, seviyorum.

- ‘Hata Payı’ zaten biraz daha yalnız bir albüm olacak sanki. Ne dersiniz?

Evet. İlk albüme göre daha tekil hissi var. Parodik durum daha az burada. Yalnız olma hissi ve kapakta da sadece benim olmam başka bir mizanseni getirdi. O yolda ilerliyoruz.

‘Dil anlaşılmasa da his anlaşılıyor’
- ‘Hata Payı’ Berlin merkezli plak firması City Slang aracılığıyla yayınlanıyor. Yurt dışında konserler verdiniz, devamı da gelecektir. Ancak şarkı sözleriniz Türkçe ve Türkçe sözlü şarkılarla sınırın ötesine gidiyorsunuz. Moda olan bunu İngilizce yapmak değil mi?

Haberin Devamı

City Slang süreci kendiliğinden gelişti. Evet, İngilizce global bir dil. Herkese daha hızlı ulaşabileceğin bir dil. Ancak beni heveslendiren, bana heyecan veren şey kendi dilimde, Türkçe ile ifade kalıbı arıyor olmaktır. Yurtdışında çaldığımız zaman insanların tepkilerini görüyorum. Bunun oryantal bir etki dışında daha mistik ve global olabileceğini fark ediyorum. Artık sosyokültürel olarak bunu bir kazanımmışçasına elde etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Oralarda sahne alırken şarkıyı hissederek söylüyorum ve o his dil anlaşılmasa da dinleyiciye geçiyor. Ben İngilizce şarkı yazmak istemiyorum. İngilizceyi bir çıkış bileti olarak hiçbir zaman düşünmedim. Nereye çıkış olacak ki? Benim sevdiğim yer burası, yaşantım burası. Bu konuda çok korumacı ya da gelenekçi değilim. Dünyaya açığım elbette. Gittiğim zaman çok zevk alıyorum o insanlarla şarkıları paylaşıyor olmak beni mutlu ediyor.

Haberin Devamı

‘Kendi ifade alanımı yaratmak istedim’

- Yerli sahnede bir çizgi var ve o çizgiyi aşabilmek için büyük mücadele veriliyor. Jakuzi çizgiyi geçti. Artık görece büyük sahnelere çıkmak için umutsuz e-mail trafiğine ihtiyacınız yok. Bir önceki projeniz Peygamber Vitesi’nde de güçlü sesler ürettiniz ama o meşhur çizgiyi geçemediniz. O dönem sizde bir hırçınlık yarattı mı?

Bir hırçınlık oldu, evet. Müzik yapmaya çalışan insanlar kötü yerlerde konser veriyor, iş bilmeyen insanlarla muhatap oluyorlar ve yıllarca aynı döngüde yer almak üretim açısından bir bıkkınlık ve hayal kırıklığı yaşatıyor. Benim için müzik dışında bir yol yoktu. Heykel bölümü mezunuyum, ama heykel yapmak istemiyordum. Müzikle kendimi ifade edebildiğimi fark ettikten sonra kendi ifade alanımı yaratmayı istedim. O bahsettiğin hırçınlık biraz buradan geliyor. Bunu tatmin ettikten, çizgiyi geçtikten sonra işler biraz daha yumuşuyor. Bende bu hırçınlık biraz yumuşadı. Jakuzi’nin karşılık görmesine benim insani olarak ihtiyacım vardı. İşin test edildiği zaman, sınandığı zaman bir yere oturuyor. Ürettiğin şey ne tepki veriyor, nereye çarpıyor, bunların tamamı çok önemli.